-Chanyeol hadi gidelim burada yok işte!
Kapak hızla kapanınca irkildin. Burnun sızlamayan başlamıştı, suyun altında fazla kalmıştın. 'Çabuk gitseler keşke' diye geçirdin. Bu sırada da Chanyeol deponun üstünden indi.
-Hyung burada olmalı.
-Yok işte. Demek ki bizden saniye farkla önce davranmış yine. Burada olsa şimdiye bulurduk.
-AAAAAĞĞĞĞHHHH!
Chanyeol depoya tekme atarken ellerini saçlarına attı. Yixing merdivene doğru ilerlerken konuştu.
-Hadi Chanyeol sokakları arayalım bel_
-Burda bulamadıysak sokakta hiç bulamayız hyung bunu ikimizde biliyoruz.
Dedi Chanyeol Yixing'i geçerken. Chanyeol hızla merdivenleri tırmanıp aşağı inmeye başladığında Lay sabır dileyerek onu takip etti. Sesler azalınca yavaşca sudan çıktın. Nefesini düzenlerken içinden Lay komisere teşekkür ediyordun. Chanyeol de fazla mı kızmıştı ne? İşini yapıyordun sonuçta değil mi ama? (Tabii canııııım ne demessin 😅) Kolun iyice zorlasa da olabildiğince sessizce depodan çıktın. Onları görebileceğin bir yere geçtin, iyiki çantayı deponun iç merdivenine asmıştın yoksa kolunu bir daha temizlemessen iyice kötü olucaktı. Yaranı tekrar sararken bir yandan da savcıyı izliyordun. Chanyeol sinirle arabaya bindiğinde Lay de diğerlerine döndü.
-Kyungsoo, Baekhyun siz birdaha etrafı kolaçan edin. Arkadan gelirsiniz burada fazladan durmanın manası yok, yakında diğer ekipler de gelir zaten.
-Tamam Hyung.
Lay de onları onaylayıp arabaya bindi. Chanyeol'ü daha fazla sinirlendirmemek için hemen yola koyuldu. Kai merakla Luhan'a döndü.
-Caddeleri kontrol etmiyecek miyiz?
-Yine bir şey çıkmaz ki Kai, Anka bu sonuçta.
Kai anladım manasında kafasını sallayarak diğer arabaya geçti Tao ve Luhan da bindiğinde onlar da uzaklaştı. Soo Baek'e bakıp birşey demeden sol tarafa ilerlemeye başladı. Bu "Ben bu tarafa gidiyorum." işaretiydi, Baekhyun da sağ tarafa ilerledi. Kolunu sarman bittiğinde üstündeki ıslak kıyafetleri çıkardın. Onlar arka tarafları kontrol ederken hızlıca yeni kıyafetlerini giydin. İyiki Kara meleği yakına park etmiştin. Hemen burdan uzklaşman gerekiyordu.(Kara melek çok güzel değil mi ama? Motorları çok seviyorum ya. Neyse hadi okumaya devam)
Yavaşca merdivenin oraya ilerledin aşağıyı kontrol ediyordun ki Kyungsoo'yu görünce hızlıca yere yattın. "N'olur görmemiş ol N'olur." Kyungsoo izleniyormuş gibi hissedince çatıya baktı. Birşey göremeyince boş verip ön tarafa doğru ilerledi. Tekrar derin bir nefes aldın. Aksiyonu seviyordun ama bu kadarı fazlaydı anlaşılan. Kalbin deli gibi atarken sessizce ve olabildiğince hızlı bir şekilde merdivenleri indin. Tekrar binaya girdiğinde alt kata inmek için merdivene gelmiştin ama başka ayak sesleri duymanla en yakın odanın birine girip beklemeye başladın. Baekhyun binayı tekrar kontrol etmek için içeriye girmişti. Alt kattaki odaları kontrol ettikten sonra merdivenlere ilerledi.
-Hyung nerdesin?
Baek, Soo'nun sesiyle korkup yerinde sıçradı. Sesini duyurmak için bağırarak konuştu.
-Yah! Ödümü kopardın Soo. Binayı kontrol ediyordum, üst kata bakıp geliyorum.
-Gerek yok, hadi gidelim artık.
-Tamam geliyorum.
Baek dışarı çıktığında Soo çoktan arabaya binmiş onu bekliyordu, o da arabaya bindi.
-Bugün ruhlarımız mı yer değiştirdi acaba.
-O nerden çıktı!
-Soo bu sefer sen gidelim dedin, hem de ben birşey demeden. Hasta mısın yoksa?
Dedi elini Soo'nun alnına koyarak.
-Hasta falan değilim hyung, sadece sabahtan beri kafam ağrıyor. Karakola gidip kahve içmek istiyorum.
-Bir de akşam vardiyası sendeydi geçmiş olsun vala!
-Saol Baek harika moral veriyorsun gerçekten.
-Aman bir şey demedim.
Soo arabayı kullanırken bir yandan da etrafa göz atıyordu. Teker sesleriyle hızla odadan çıkıp aşağı indin, fazla oylanmamak için koşarak arka kapıya ilerledin. Kyungsoo son kez dikiz aynasına baktığında seni koşarak binadan çıkarken görmüştü. Hızla direksiyonu kırarak binanın arka kısmına son sürat sürmeye başladı.
-Yavaş gitsene, hem ters yön_
-Anka arka tarafa geçti.
-Ne! Ama hiçbir yerde yoktu. Hızlı sür D.o.
Kapıdan atlayıp kara meleğin olduğun sokağa girdiğinde hızla gelen teker sesleriyle küfür edip motora doğru koştun.
-Yah! Siz gitmemiş miydiniz? Ah Anka ah. Kontrol etmeden çıkarsan böyle olur.
Motora atlayıp çalıştırmıştın, sokağın başında beliren arabayla son sürat ilerlemeye başladın. İlerlerken arkanı da kontrol ediyordun. Aranızda 2 3 metre vardı. Düz devam edersen kurtulamazdın, karşına çıkan ilk ara yola döndün. Boş sokakta hızını arttırdın. Az ileride bir sokağa daha girdin anayolu görünce mutlu olmuştun. Sen anayola çıkarken Soo da açılan araya rağmen hala arkandan geliyordu. Arabalara makas atarak ilerliyordun. D.o arayı kapatmayı denese de araçlar buna izin vermiyordu. 5 dakika sonra gözden kaybolmuştun, sinirle direksiyona vurdu.
-Aahh! Kayboldu. Karakola haber verdin dimi plakayı.
-Evet merak etme heryerde CCTV var. İllaki bir yerde yakalarlar.
Baek'in telefonu çaldığında hemen açtı.
-Baek İtaewan-Dong tarafında görülmüş, diğer ekiplere de haber verdik.
-Tamam hyung, Soo İtaewan-Dong'a sür.
Soo kafa sallayıp sağdaki caddeye girdi. İlerdeki sokaktan döndüğünde karşı yoldan giden motoru görünce hızla arabayı motorun önüne kırdı. Motor zorla durduğunda Soo ve Baek silahlarını çıkararak arabadan çıktılar.
-Kaldır ellerini hareket etme.
-Be_ben bir şey yapmadım.
Baek motordakinin ellerin kelepçeledi. Motordan inidirip arabaya ilerlerken konuştu.
-Sonunda elimize düştün Anka.
-Ne Ankası, ne diyorsunuz? Ben bir şey yapmadım!
-İnkar etmeyi bırakta arabaya bin.
Motorlu tam itiraz ediyordu ki yine Baek'in telefonu çaldı. Soo telefonu Baek'in cebinden çıkarıp cevapladı.
-Anka'yı b_
-En son Namsan'ın oradaymış ama ormanda kaybolmuş siz neredesiniz?
-Namsan mı? Ama buradaki...
Soo aklına gelen şeyle motorun arkasına ilerleyip plakaya baktı.
-Hay ben_
-Ne oldu Soo?
-Tamam biz karakola dönüyoruz Kai.
Baek sorgulayıcı bir şekilde ona bakarken Soo telefonu cebine koydu.
-Serbest bırak hyung. Anka Namsan tarafında izini kaybettirmiş.
-Anka burda ya işte!
-Baek plaka başka bu Anka değil.
-Hadi ama! Dedi Baekhyun kelepçeyi açarken.
-Affedin sizi biriyle karıştırdık. Bugün elimizden kaçan biri gibi giyinmişsiniz biz de_
-Önemli değil. İşinizi yapıyordunuz.
-Anlayışınız için tekrar teşekkür ederiz iyi akşamlar. Dedi Soo selam vererek. Arabaya binip karakola gitmek için yola koyuldular.
Namsandaki ormanda yolunda izini kaybettirmiştin. Korede CCTV lerin fazla olması sana fazla zorluk çıkarıyordu. İyiki geçen sene Seul'ün belli yerlerinde kendine saklanacak yerler ayarlamıştın. Şimdide ormandaki gizli yerine geldin. Garaj gibi bir yerdi. Burayı aldığında arka tarafında mini mutfak oturma odası ve yatak odası yapmıştın. Ön tarafta tamirhane tarzı bir yerdi. Arada rahatlamak için buraya gelirdin. Ateş ve Kara melek bozulduğunda burada kendin tamir ediyordun. Askeriyede fazla şey öğrenmişti ki okul zamanında tatillerde çalıştığın yerler sayesinde de neredeyse her konuda bilgin vardı. Çantanı kenarda bulunan masaya bırakıp sessize aldığın telefona baktığında bisürü mesaj ve cevapsız aramayı görünce korkmuştun. Çünkü hepsi He Ran'dan dı ve bu sefer haber vermemiştin. Daha fazla sinirlendirmemek için hemen He Ran'ı aradın.
-(adın) nerdesin? Kaç saattir arıyorum seni. Meraktan çatladık burda.
-İşim vardı. Haber vermeye zamanım yoktu.
-Ben ne dedim sana? İki elin kanda dahi olsa bana haber vereceksin demedim mi? Ah beni bir dinlesen! Nerdesin şimdi?
-Namsandaki eve geldim. Yardımına ihtiyacım var.
-Ne gibi bir yardımmış o!
-Çantan yanında mı?
-Tamam ben yarım saate oradayım.
-Bir şey daha istiyeceğim senden. Gelirken garajdaki plakalardan birini de getiriversene.
-Neden?
-Kara meleğe lazım işte.
-Offf tamam.
Telefonu kapattıktan sonra xxx şirketinin ceosunu aradın. Hemen flaşı verip bu işten de kurtulsan iyi olurdu. Bir kaç çalıştan sonra telefon açıldı. Duyduğun kadın sesi ile şaşırmıştın.
-Alo!
-Sen kimsin? Suga nerede?
-Ah, o banyoda şuan. Çıkınca ben ona söylerim. Kim aradı diyim?
-Tamam gerek yok ben sonra tekrar ararım.
-Peki.
Telefonu kapatıp arka tarafa geçtin. Ketıla su koyup ceketini çıkardın. Lavaboda elini yüzünü yıkadıktan sonra alt dolaptan pamuğu çıkardın. Sıcak suyu kaseye koyup oturma odasına geçtin. Kolundaki sargıyı kuruyan kanın yüzünden zorla çıkardın. Pamuktan parça koparıp sıcak suda ıslandıktan sonra kuruyan kanı temizlemeye başladın. Daha yarısını anca temizlemiştin ki kapı çaldı. He Ran gelmiş olmalı diyerek ön tarafa geçtin. N'olur n'olmaz silahı hazırlayıp arkana saklayarak kapıyı açtın.
-Sehun!? Senin burda ne işin var?
Selam minikagolarım. Nasılsınız?
Ben iyi gibiyim de kötü gibiyim de böyle ortaya karışık birşey. PENTAGON KARD JBJ95 STRAY KİDS... hepsi birden comeback yapınca hangi birine yetişcem çözemedim yahu. Hepsi ayrı ayrı çok güzeller. Siz nasıl buldunuz?Heyecanlı başladık hikayeye bakalım neler olucak?🤔
Bölümleri haftada bir atmaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz.🤗😘❤️❤️
Buraya da harika bir grubun harika bir şarkısını bırakıyorum. Şu sıralar Fantasy kalbimi fazlasıyla çarptırıyorlar.
Hele Rowon😍 Canım biasım. SF9'u dinlemiyorsan bence dinlemelisin. Harika bir grup. Enerjileri, dansları, müzikleriyle ışık saçıyorlar resmen. Onlara bir şans vermelisin bence. 😉
Fazla konuştum bu sefer galiba. Tamam daha fazla uzatmıycam. Kendinize iyi bakın minikagolarım. Sizi çoooook seviyorum. ❤️❤️😍😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ [Chanyeol OC]
FanfictionGururum "İmkansız" dedikçe kalbim biraz daha yaklaştı sana. Mantığım "Riskli" dedikçe "Pişman olacaksın" dedi yüreğim. - Biz olamayız. Senin için senden vaz...