1

5.2K 136 50
                                    

Yağmurun altında kolayca ıslanan saçlarımı elimle alnımdan uzaklaştırdım. Alnımda ki yara elime bulaşarak kendini belli ettiğinde elimi sertçe pantolonuma sürttüm. Kapüşonlumu hafifçe başıma yerleştirip ellerimi ceplerime soktum ve sabahın altısında önümde yürüyen bir kız ve çöpün altına saklanmış bir kediyle aynı sokakta yürümeye devam ettim. Sabahın altısında henüz hava bile aydınlanamamışken yürüyecek tek manyağın ben olduğumu sanıyordum. En azından yaşadığımız semtin verdiği bir gerçekti bu. Kadın olmanın gözlere her şekilde batıyor olduğu bir semt. Kadın olmanın zor olduğu bir semt. Böyle bir semtte kulağımda çalan nocturne ile yürürken düşüneceğim şeyler beni yağan yağmurun bıraktığı su birikintilerinin içine daha fazla batırıyordu.

Hızlanıp sadece arkasından gördüğüm bu kızın yüzünü görmek istedim. Neden istediğimi bilmiyorum. Sadece hayatıma kısacıkta olsa merak ve heyecan katacak her şeyi deniyordum.

Önüne geçerken kısa bir bakış attığım suratında tedirgin bir ifade vardı. Aralık pembe dudakları hafifçe kıvrıldı. Bana gönderdiği gülümsenin sebebini düşünmeden gözlerimi rahatsız edici bakışlarından ayırdım ve onu sokakta yalnız bıraktım.

Okula girip binlerce anlayamadığım insanın arasından geçerken sabahın altısında nasıl bu kadar enerjik olabildiklerini düşünüyordum. Erken kalkmayı sevmediğimden değil. Fakat hava bile aydınlanmamışken okula gelmek bütün enerjimi emiyordu. Olmayan enerjimi.

Çantamı sertçe sıraya fırlatıp kafamı sıraya yasladım. ''Sana da günaydın.''

Sıkıntıyla nefesimi verirken kafamı hafifçe kaldırdım. ''Yarın akşam doğum gününü kutluyoruz değil mi?''

''Meave gerçekten hiç halim yok so-''

''Kabul etmiyorum. Yarın akşama her şeyi ayarladım. Ölmediğin sürece ertelenemez.''

Kafamı salladığımda kaşlarını çattı. ''Bu yarada ne?''

''Sabah... kapıya çarptım.''

''Aptal kız, dikkat etmelisin biraz! Yarın çekeceğimiz fotoğraflarda koca bir yara izi olacak!''

Meave biraz aptaldı. Saçmasapan şeyleri önemser saçmasapan şeyler için yaşardı. Benimle gram alakası olmadığı halde benimle takılırdı. Ne kadar sert davranırsam davranayım dibimden ayrılmıyor, devamlı yeni ayakkabılarının eteğiyle ne kadar uyumlu olduğundan, sevgilisinin çok seksi olduğundan ve seks hayatlarının ne kadar mükemmel olduğundan kesinlikle benimde bir erkek arkadaş edinmem gerektiğinden bahsedip duruyordu.

''Ne büyük dertler var...''

İngilizce hocasının klasik sınıfa girişiyle Meave'in gereksiz tartışmaları yerini deneme sınavındaki sıkıcı sorulara bırakmıştı. Ta ki zil çalıp kendimi Meave'in çekiştiren kollarına bırakana kadar...

Bahçeye bütün diğer insanların ve küçük kız grubumuzun yanına çıktığımızda gözüme sabah gördüğüm rahatsız edici gözlerin sahibi ilişti. Hafifçe zayıf vücudunu incelediğimde gördüğüm en berbat tondaki sarı gözleri gözlerime odaklandı. Bakışları şeytaniydi ve bu sizi ona bakmaktan alıkoyan bir özellikti. Gözlerimi özensiz saçlarına çıkardım. Ardından düzgün bir burun ve büyük dudakları göze çarpıyordu. Güzel olabilecek özellikleri onda birleştiğinde ortaya çok rahatsız edici bir yüz çıkarıyordu. Gözlerimi olabildiğince çabuk ondan uzaklaştırıp yanımda konuşmakta olan kızlara yönelttim.

''Kimleri çağırdınız?''

''Ben, Eliza, Loren, Alec, Boris ve Sylvia''

''Sylvia?''

Arkasını döndü ve etrafa bakınıp durdu. ''Ah, orada! Sylvia! Gelsene...''

Dönüp seslendiği yere baktığımda şeytani gözleriyle karşılaştım. ''Tanrım, onun ne işi var? Tanımıyorum bile!'' Fısıltıyla seslenmem üzerine gözlerini büyülttü. ''Çocuklaşma Estelle!''

Yanımıza gelip gülümsediğinde sivri dişleri kendini gösterdi. Sevmediğim tüm her şeyin birleşimi biriydi. Ses tonu bile irite edici derecede bebeksiydi. ''Selam!'' dediğinde cevap vermek yerine telefonumu oturduğumuz yerden alıp okula ilerledim. ''Hey!'' Yanıma koşarak geldiğinde yürümeye devam ettim. ''Bir sorun mu var?'' dediğinde alayla güldüm.

''Hayır, sadece senden pek hoşlanmadım.''

forgot love u gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin