~☝🏻~
~Bu bölüm, hikayeyi ilk yayımladığım andan itibaren tüm samimiyetleriyle yanımda olan tüm KBD severlere ithafımdır...~
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Her Bitiş, Yeni Bir Başlangıç...
Bazen birlikte susmak da güzelmiş. Yanında olmasını istediğin kişiyle aynı eylemi yapmak, o eylem susmak bile olsa güzelmiş...
Gecenin bir buçuğunda, ay ışığı altında sessizce oturmaktan hafif bir mayışma moduna geçmiştik ikimizde. Uykumun geldiğini fark etmesin, sıkıldığımı düşünmesin diye, esneme isteğini bastırmaya çabalıyor, dişlerimi sıkarak engel olmaya çalışıyordum.
‘Gel de biraz konuşalım’ diyerek davet edip dut yemiş bülbül misali suskunluğu seçmesi biraz enteresandı ama sanırım o da konuşmak hususundaki başarısızlığımızın bilincinde olduğu için ortamın huzurunu bozmak istemediğinden söze girmiyordu.
Yarım saattir hareketsiz bir şekilde sandalyede oturunca ister istemez insan biraz tutuluyor tabi. Kollarını iki yana açıp gerinince bende bir heyecan, kalbimde bir hızlanma... Romantik komedi yapımlarını izlemeye ara vermeliyim sanırım. Zira hoşlandığı kıza sarılmanın türlü türlü yollarını arayan şapşik aşıkların yaptığı gibi yapacak ve kısa süreli gerinmesinin akabinde kolunu omzuma atacak diye düşünmüştüm. Peki ne mi oldu? O gerneşince omzumuzdaki battaniye düştü! Battaniyeyle birlikte benim de hayallerim suya düştü tabi!
Yalnız, sakin sakin gerinirken battaniyenin kaymasıyla telaşlanarak panikle tutmaya yeltenmesi çok komikti.
Onu izlemekten aldığım keyifle pişkin pişkin gülerken göz göze geldik. ‘Ne gülüyorsun, gülünecek ne var!’ tarzında bir çıkışma beklerken tam tersine onun da gülmeye başlamasıyla bendeki haykırma isteği şiddetlendi.
Elimize ağzımıza bastırarak sesimizin çıkmaması için mücadele ederken aynı zamanda karşılıklı kıkır kıkır gülüyorduk. Hani çocukken olurdu ya, sınıfta öğretmen varken ufacık tefecik şeylere gülüp yakalanmamak için susmaya çalıştıkça daha da güldüğümüz anlar, sesimiz babaanneme ulaşmasın diye kendimizi tutmaya çalışırken şu an bizde de durum tam olarak aynıydı. Aslında ortada bu kadar gülünecek bir durum yoktu ama, ya sessiz olmamız gerektiği için şeytan gıdıklıyordu ya da beraber gülmekten çok eğlenmiştik de bir türlü kendimizi durduramıyorduk. Neticede biz yıllar sonra ilk kez aynı olaya gülüyorduk...
Birlikte susmak, birlikte gülmek, gülebilmek, susabilmek...
Aniden gülüşüne son verdi ve düşünceli bir edayla “Hatırlıyor musun!” diye sordu. 'Neyi?' diye sormama fırsat vermeden, yaklaşık altı yaşlarımızdayken yaşadığımız bir anımızdan bahsetti.
“Ben yan evin terasında, sen kuzenlerinle burada, karşılıklı birbirimize kâğıttan uçak atmaya çalışıyorduk. Aşağıda koca bir kâğıt yığını oluşmasına rağmen hiçbirini birbirimize ulaştırmayı başaramamıştık”
Zihnimin tozlu raflarından inerek hayal meyal gözümün önüne serilen bu sevimli anı, içime tatlı bir hissin yayılmasına sebep olmuştu.
“Ay, evet ya! O uçakları yapmak için hani sen Mehmet dayının biz de babaannemin kışın sobada yakmak için biriktirdiği takvim yapraklarını araklamıştık” diyerek geçmişimize dair çıktığı yolda eşlik ettim ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bir Dokunuş ~Tamamlandı~
ChickLitZıt kutuplar birbirini çekerdi, onların arasındaki çekim de tam olarak buydu... Genç kız "Küçük şeylerle mutlu olmayı bilmelisin" dedi. Delikanlı "Mutluluk denilen şey sadece bir aldatmacadır" diyerek cevap verdi. Genç kız mutlu olmaktan vaz geçmedi...