~☝~
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bir Fincan Kahve...
"İtiraz istemem, şurada bir kahve içmeden dönmüyoruz Mehpare sultan!" diye diretmiştim yapmacık bir sinirle kaşlarımı çatarken."İyi madem deli kız" demişti o her zamanki sevimli gülümsemesi eşliğinde. Şimdilerde ilk zamanlara nispetle daha sık gülüyor olsa da yine de çok gülen birisi değildi. Fakat ne zaman gülse gözleri kısılıyor ve neredeyse görünmez bir hal alıyorken yanakları da utanmış gibi kızarıyordu. Yüzünde sanki mahcup olmuş gibi oluşan ifade ona muazzam bir sevimlilik katıyor ve ben bu ifadeyi görmekten de, izlemekten de bıkmıyordum. Hatta bağımlılık yapıyordu diyebilirim.
Bugün bana karşı ısrar limitini doldurduğunun farkında olarak ya da direnmekten kendisi de yorulduğu içindir bilinmez, çok fazla üstelemeden kahve içme teklifimi kabul etmişti.
Ne mi olmuştu bizi bu denli yoran? Şöyle söyleyeyim, inanması zor ama şu an birlikte bir Avm'deyiz! Sanırım buraya gelmeye onu ikna etmek için neler çekmiş olabileceğimi az buçuk tahmin etmişsinizdir. Hele bir de buraya Yaprak ablamın düğünü için ona kıyafet almaya geldiğimizi söylesem!
Büyük bir mücadele ile getirmiştim onu buraya. Düğün için giyecek bir şeyler bakmam gerektiğini, Yaprak ablam çok meşgul olduğu için bana eşlik edecek kimsem olmadığını söyleyerek saatlerce dil dökmüştüm. Ama onu ikna eden, kurduğum "Zaten ailemin özlemi beni çok zorluyor, şimdi bir de kimsesiz gibi beni tek mi göndereceksin" cümlem olmuştu. Bu cümleyi kurup biraz tripli rolü yaparak odama geçtiğimde kısa bir süre sonra yanıma gelip "Saat kaç gibi çıkarız evden?" diye sormuştu. Ben onun güzel kalbini seveyim. Dayanamamıştı üzülmeme. Tabi ben de onun yorulmasına dayanamayacağım için hem kendim hem de onun için aslında günler belki de haftalar öncesinden başlamıştım kıyafet bakmaya... Sonunda her ikimiz için de uygun bir kaç modelde karar kılınca direkt o mağazalara giderek kısa sürede tamamlayabileceğimiz bir alış veriş turu hazırlamıştım.
Her şey tamamdı tamam olmasına da onu kendisine yeni bir kıyafet almaya ikna etmek için verdiğim çaba, buraya getirme çabamdan daha zorlayıcı olmuştu tabi ki de. Mağazanın orta yerinde, o kadar insanın içinde bir çocuk gibi ısrarla diretmişti. Gerçi bizimki bir hayli ters bir tabloydu ya. Çocuk almak için diretir, bu almamak... Ayrıca yaş farkı da var tabi... Neyse belki benzetmem uygun olmadı ama gerçekten halimiz görülmeye değerdi. Gerçi almak için direten ben olunca, misaldeki çocuğu ben olarak varsayabilirdik. Neyse neydi. Mağazadan çıkarken her şeye rağmen onu ikna edebilmiş olmanın haklı gururunu yaşıyordum.
Şimdi ise Avm'de bir kafede kahvelerimizi yudumluyorduk ki bu benim bile gördüğüm halde inanmakta zorlandığım bir tabloydu. E, tabi ben durur muyum, durmadım ve bu anı sonsuza kadar hatırlayacağımız bir anı haline getirmek ve belki biraz da ailesine de gösterebilmek adına fotoğrafımızı çekip altına "Sevginin gücü" yazıp Insta'ya atıverdim.
Çok değil kısa bir zaman sonra Yaprak ablam Toprak'ı da etiketleyerek yorum bırakmıştı. Onu etiketlemişti zira beyimiz hala beni takip etmiyor olduğu için başka türlü bu gönderiyi görme olasılığı yoktu. Gerçi BlueDream'da görürdü ama o hesaptan Yaprak ablamın haberi yoktu muhtemel. Çok gariptir ki ikimizde birbirimizin gerçek hesaplarını sahte profillerden takip ediyorduk ve bu, ciddi anlamda kafamı karıştırıyordu. Bazen hangi profilimde neyi paylaşacağım, nelere dikkat etmeliyim diye gelgitler yaşıyordum. Aslında açık vermekten çok korktuğum için oluyordu bu denli karmaşa ya, neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bir Dokunuş ~Tamamlandı~
Literatura FemininaZıt kutuplar birbirini çekerdi, onların arasındaki çekim de tam olarak buydu... Genç kız "Küçük şeylerle mutlu olmayı bilmelisin" dedi. Delikanlı "Mutluluk denilen şey sadece bir aldatmacadır" diyerek cevap verdi. Genç kız mutlu olmaktan vaz geçmedi...