N'

6.9K 607 578
                                    

Alarm çaldı fakat Jin umursamadı. Aklında bir sürü soru işareti ve boynundaki kızarıklıkla öylece kalakalmıştı. Taehyung'un gidişi ve onun öylece kalışı aklından gitmiyordu.

Taehyung'u durdurması yanlış mıydı?

Sonradan pişman olacağı şeyi yapması gerekli miydi?

Daha Taehyung'u sevip sevmediğini bile bilmiyordu ki. O kendinden başka kimseyi sevmemişti. Bir anda bir başkasını sevebilir miydi?

Telefonu çaldığında kendine geldi. Amk Namjoon'u yazısını görünce boğazını temizledi. Şimdi yine hiçbir şey olmamış gibi davranacaktı.

"Buyrun, Dünyaca ünlü yakışıklılıkta olan Kim Seokjin'in telefonu."

Namjoon'un iç çekişini duyduktan sonra Namjoon konuştu.

"Neden hala okul bahçesinde durup herkese hepinizden yakışıklıyım bakışı atmıyorsun? Yoksa bugün okula gelmiyor musun?"

Jin gözlerini devirdi fakat Namjoon'un bunu göremeyeceğini fark ettiğinde nefesini üfledi.

"Sanane amk salağı?"

"Artistlik yapmayı kes de gel. Devamsızlığın benim uzun boyumu bile aşmış durumda."

Jin yavaşça nefesini üfledi. Belki de böyle bir arkadaş edinmemeliydi. Kendisini bu kadar tanıması sinirlerini bozuyordu.

"İyi be! Kapat da en az yüzüm kadar güzel olan yüreğimi okula geleceğime hazırlayayım."

Namjoon, Jin'in aptal hallerine gülerken Jin telefonu Namjoon'un suratına kapattı ve bulduğu kıyafetleri geçirdi üstüne. Aynaya bakınca keyfi yerine gelmişti. Neyse ki yakışıklıydı.

Jin geç kalmamak için hızla evden çıktı. Okulla evinin arası yakın olduğundan on dakika içinde okulda olmuştu. Namjoon'u bahçede direk seçerken gözlerini devirdi. Koskoca okul bahçesinde sadece bu salak ders çalışıyordu.

Jin, Namjoon'un yanına gidip Namjoon'un ensesine vurdu. Namjoon küfür ederek kafasını kaldırdığında kendisine otuz iki diş sırıtan arkadaşını gördü.

"Kafama ya da kafama yakın olan yerlerime vurma, yüzü dışında başka hiçbir yerine özenilmemiş insan! Beyin hücrelerimi öldürüyorsun."

Jin gözlerini devirip Namjoon'un yanına oturdu. Namjoon test çözmeye devam ederken Jin kendi kendine söyleniyordu.

"Uykusuzum, açım, susuzum, mutsuzum... Ah, tek tutunacağım şey sensin..."

Namjoon kafasını kaldırıp Jin'e baktı. Jin'in kendisine böyle bir şey söylemesi onu duygulandırmıştı. Jin'in tek tutunacağı şeyin kendisi olması Namjoon'u şaşırtsa da, aynı zamanda duygulandırmıştı.

"Böyle düşünmen çok güzel, Jin. Sen de bazen, arada sırada, böyle sadece birkaç saniyeliğine falan benim tutunacak bir dalım oluyor-"

Fakat Jin, Namjoon'u dinlemeden cümlesini tamamladı.

"Yakışıklılığım."

Namjoon anlamayarak gözlerini kırmıştır dığında Jin umutsuzca nefesini üfledi.

"Ah, yakışıklı da olmasam ne yapacağım acaba?"

Namjoon'un ağzı 88 metre açılırken 412 sayfalık test kitabını Jin'in kafasına vurdu. Okul bahçesi Jin'in bağırışıyla inlerken, Namjoon'un bedduasıyla da tamamlandı her şey.

"Bir ucu ısıtılmış olan demirin ısıtılmamış tarafı götüne girer de, ısıtılmış tarafını tutamazsın bu yüzden çıkaramazsın inşallah!"

KISS NOW -TAEJİN- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin