KARANLIK SOKAK

-3- Kanka

 MERHABA ARKADAŞLAR. BİLGİLENDİRME OLARAK ARTIK YENİ BÖLÜM HER HAFTA CUMARTESİ-PAZAR YAYINLANACAK. BU HEDİYE BÖLÜMDÜR. ^_^

MULTİMEDİA: EGE :)

İYİ OKUMALAR! ^_^

Sabah hava yeni yeni aydınlanmaya başlayınca göz kapaklarımı yavaşça araladım bugünün cumartesi olduğunu banyoya giderken hatırladım. Dağınık yatağımı öylece bırakıp odamdaki küçük lavaboya girdim.

Tipime baktım ve Allah çarpmış kız tiplerine girdiğimi farkettim. Musluğu açıp yüzüme soğuk suyu çarptım elimi geri suya götürünce sıcak olduğunu anladım ve 'Ah!' diye bağırarak elimi çekip emdim.  Her zaman yaptığım birşeydi. Sıcak tarafı açtığımı fark edince suyu tamamen kapattım.

Bağırmam beni uyku sersemliğinden çıkarınca kendime geldim. Uyanır uyanmaz kahvaltı etmeyi sevmezdim bu yüzden telefonumu masamdan alıp salona yöneldim ve bugün okul kıyafetlerimi almam gerektiği aklıma geldi.

Allahtan Ege'nin numarasını almıştım. Rehbere girip Egecim yazan kişiye tıkladım. Sonra adına kendi kendime güldüm. 3 çalışta cevap veren Ege, hiçte yeni uyanmış gibi değildi.

''Alo?''

''Ege? Günaydın naber?''

''Sanada günaydın iyiyim kanka, senden naber?'' 'kanka' dediğini duyunca yüzümde ister istemez samimi bir gülüş oldu.

''İyiyim, bugün benim okul kıyafetlerimin alınması lazım. Benimle gelir misin? Sanırım tek gitmek istemiyorum.''

''Hımm..'' itiraz edicek sanırken mutlu bir sesle ''Tabikide gelirim kanka.'' dedi.

''Teşekkür ederim, nerde buluşucağımızı sana mesaj olarak atıcağım.''

''Gerek yok ben seni evinden alırım görüşürüz.'' dedi ve kapattı.

Evimden alıcağını öğrenince sevindim. Kesinlikle aramızda aşk gibi birşey yoktu ama gerçekten iyi bir dosttu. Eminim yani umarım oda benim hakkımda böyle diyordur.

Acıktığımı anladım ve mutfağa yönlendim. Buzdolabından süt ve dolaptan mısır gevreğini çıkarttım. Kaseye sütü doldurduktan sonra mısır gevreğini de üstüne ekledim. Kaşık çıkartıp, kaseye daldırarak onu bir güzel yemeye başladım. 

Ama aklımda hep Çağrı vardı. Birşeyler oluyordu ama ben hala farkında değilmişim gibi hissediyordum. Animasyondaymışım gibi.. Kafamın üstünde hep bir baloncuk var ve karanlık sokağa gittiğim günden beri yaşadığım şeyleri film şeridinden geçiriyordu sanki. Aslında o kadar şey yaşamadık ama yinede tedirgindim. Daha önce bu kadar takılmazdım bu tür konulara. Acaba onunla yine karşılaşırmıyım? İstemiyorum çünkü zaten oldukça karizmatik aşık olunmucak gibi değil bildiğin gel bana aşık ol diyor..

Nereye geldi bu konu?! Ne diyorum ben? İçimdeki ses 'Çabuk zıkkımlan ve kalk git hazırlan.' diyordu. Onu uslu bir kız gibi dinleyip kasemi lavabonun içine koydum 'Gelince yıkarım' düşüncesiyle. Lavaboya girip dişlerimi fırçaladım.

Odama çıkıp dolabın karşısına geçtim. 5 dakika önünde durdum ve aklımda kombin yaptım elimi dolabıma daldırdım. Hemen üstüme siyah bir şort tulum altınada siyah conakers'lerimi giyinince gerçekten tatlı ve hoş göründüğümü farkettim. Aynamın karşısına geçip eyeliner sürüp makyajımı tamamladım. Aslında buna makyaj denmezdi. Çünkü çok makyaj yapmayı sevmezdim. Şöyle bir kuralım vardı; Ya tam makyaj yapılacaktı yada sadece eyeliner sürülecekti, bu kurala hep uymuşumdur.

Telefonumu elime alıp Egecim'e;

''Ben hazırım evin önüne iniyorum.''  diye mesaj attım.

Hava soğuk değildi gayet güneşliydi bu yüzden üstüme hırka felan almayacaktım. Elime küçük gri tonu bir çanta aldım ve içine telefonumu, kredi kartımı attım. Kapıyı kilitleyip anahtarıda çantamın içine attım. Kafamı kaldırınca Ege'yi gördüm. Gözlerim fal taşı gibi açılırken oda bunu fark etmiş ki;

''Çok dakiğimdir.'' dedi ve; ''Güzel olmuşsun'' diye ekledi ardından göz kırptı. ''Hadi gel kanka, gidelim.'' dedi. Onunla cidden iyi anlaşıyordum. Bu tepkisinin üzerine;

''Sende gayet iyisin. Teşekkürler.'' dedim.

Sohbet ede ede yürüyorduk sohbetleri çok iyi oluyordu arada konuşmalarının arasına kanka lafı girince hiç bir erkekten bu lafı duymadığımı fark ediyor ve bir garip hissediyordum. Ona annemin öldüğünden bahsetmiştim ve gerçektende üzülmüştü bana belli etmesede yüzü benim gibi asılmıştı ama moralimi düzeltmeyi çok da iyi başarabiliyordu.

Eğer arkadaşlığın veya dostluğun böyle olduğunu bilseydim insanlara karşı daha iyi olurdum diye iç geçirdim kendi kendime. Bir an duraksadı ve beni önüne aldı;

''Sana içimi dökebilirim dimi?'' dedi ciddi bir ses tonuyla bende bunu bozmak istercesine;

''Kusmak gibi mi?'' dedim. Bunun üzerine çok iyi bir kahkaha attı ve ''Oda olur.'' dedi ardından 'boşver şimdi şakayı' der gibi ellerini salladı. Yeniden yürümeye başlayınca;

''Ben bir kızı seviyorum kanka ya.'' 

''Kim o?''

''Benim kızım aç kapıyı.'' diye espri patlattı bunun üzerine ben kendimi tutamayıp kahkaha atmaya başladım ve oda bana takıldı. Ben de onun hareketini çalarak 'boşver şakayı şimdi' der gibi elimi salladım. 

''Eee, anlat?''

''O çok farklı hatta bizim sınıfta en önde oturuyordu hatırlıyormusun? Hafif esmer ve gerçekten güzel bir kız.'' gözlerimi kısıp düşünmeye başladım sonra hatırladığımı belli edip mimiklerimi kullandım;

''Evet! Hatırladım çok tatlı bir kızdı ve tenefüslerde oda benim gibi oturuyordu. Arada sana baktığını yakalamıştım yalan değil.'' 

''Evet, oda senin gibi içine kapanık duruyor ama cidden samimi.''

''Onunla arkadaş olmamda bir sakınca varmı Ege? Gerçekten iyi bir kız arkadaşa ihtiyacım var.'' dedim hafif yüzüm asılarak.

''Bende sana bundan bahsedecektim. Onunla arkadaş olabilirsin. Oda senin gibi.'' dedi ve gülümsedi.

''Pazartesi onunla sohbet edeceğim.'' dedim gülerek.

''Benim onu sevdiğimi lütfen ona söyleme, sır sözmü?'' dedi göz kırparak.

''Söylemem, söz.'' dedim ona göz kırparak.

Sohbete o kadar dalmışız ki karanlık sokağın girişindeki yaya geçidiğini fark etmemiştim. Bir arabanın yüksek fren sesi ve birinin kollarını belimde hissedip arkaya sertçe çekildiğimi hissetmiştim.