-15- İtiraf

577 28 2
                                    

''Ben bunu istemiyordum.'' dedim ona bakarak, bana şaşırmış gibi bakarken, ''Ben bu sevgiyi saklayıp seni seven ve senin öpüp terk ettiğin kızlardan olmak istemiyordum. Yenilmek istemiyordum.''

''Ama bir sorunumuz var.''

''Sen diğerlerinden değilsen ne olacak?'' hafif buruk bir gülümsemeyle, ''Dalga geçersin yada- bir dakika ne dedin sen?''

''Ben seni seviyorum.. Farklısın dedim. Herkesten.''

O an anlamıştım ki şuana kadar ilk defa bu kadar müthiş hissetmiştim. Kalbim küt küt atarken, ''Olmaz.'' dedim.

''Neden?''

''Hayır istemiyorum beni bana bırak.''

''Sen iyi misin Mısra?'' kendimi hiç iyy. Sadece öylece bakınıyordum. Bunu kabul etmezdim. Batı'nın beni sevdiğini biliyordum. ''İyiyim.'' Deyip eve ilerlerken hala şoktaydım.

''Mısra! Bekle!'' arkamdan geldiğini biliyordum. ''Gelme bir şey yok. Sadece eve gitmek istiyorum.'' diye sesli bir şekilde bağırdım.

Ara sokaklardan birine girip Simay'ı aradım.

''Alo?''

''Simay çok feci şeyler oldu anlatmam lazım.''

''Buluşalım?''

''Tamam anayoldaki büyük alışveriş merkezine gel kapısında bekliyor olurum."

''Geliyorum." deyip telefonu kapattı. Hemen avmye yönelirken çoktan önüne gelmiştim. Simay benden önce bekliyordu. Ne çabuk gelmişti öyle.

''Ne çabuk!''

''Şimdi geldim zaten.''

''Yukardaki terasta bir şeyler yiyip anlatayım mı?''

''Olur bende açım zaten.'' diye bana katılırken avmye girdik. Normalde böyle yerlerden nefret ederdim. Bana bakıp, ''Sen neden okul kıyafetinlesin hala?''

''Anlatacağım sabret.'' deyip gülümsedim. Burger King'den en büyük menüyü alırken terasa geçmiştik.

''Şimdi öncelikle okul çıkışı ben Çağrı'nın yanına gittim. Orada ondan özür diledim. Bana baya şeyler söyledi ama olumlu bir yönde. Sonra dudaklarımı öptü.''

Simay'ın yediği yemek boğazında kalırken öksürmeye başladı. Su verip öksürmesini geçirdim. İri gözlerle bana bakıyordu.

''Daha sonra bende onu sevdiğimi itiraf ettim. O da beni sevdiğini itiraf etti!'' diyip iki elime birbirine vururken gülüyordum.

''O zaman bende sana süper bir haber vereyim.''

Tek kaşımı kaldırıp ona bakarken patateslerimi yiyordum.

''Artık Ege ve Simay yok. Biz varız!''

Bir an ki şokla kahkaha atarken kocaman sarıldım. ''Ee Aras ne zaman dönüyor?'' dedi bana bakarak.

''Bilmiyorum zaten evde durmuyor ki.'' dedim gülerek.

Yemekler bitince kalktık. Simay'ı Ege alacaktı. Sonuçta buralar sapık dolu sevgilisini yedirtmez. Avmden çıktık ve yola ilerledik.

''Aşkım.'' deyip kapıda Ege'ye sarılan Simay'a iğrenir bir şekilde baktım.

''Ne var? Çok seviyorum.''

Gülüp, "Hayırlı olsun arkadaşlar.'' derken Ege, ''Sende gel kanka bırakalım senide.''

''Hayır ben yürümek istiyorum sağolun.''

Tamam anlamında kafalarını sallarken bende el salladım. Arkamı dönüp giderken ileride Batı ve bir erkek daha gördüm. Yanlarına gitmeyip konuştuklarını dinlemek istedim.

Arkalarındaki banka oturduktan sonra kulağımı kabarttım.

''Çok seviyorum ama abi o kadar aptalım ki açılamıyorum.'' Batı bu sözü olduğundan fazla üzgün söylemişti.

''O gün beni yanağımdan öptüğünde kalbim durucak sandım.'' yanında ki erkek gülerken Batı ciddiydi.

Çağrı gibi birine aşık olarak hata mı yapmıştım? Yoksa Batı benim kadar kötü birine aşık olarak mı aptallık etmişti?

''Git aşkını itiraf et belki çıkarsınız.''

''Gözlerine bakmaya kıyamıyorum nasıl bir şey bu ya?''

Yana dönük yüzüm iyice sararırken ne yapacağımı bilemedim. Batı fazla iyi bir çocuktu ve kalbi hemen kırılırdı. Onarılmasıda zor olurdu.

''Bak Batı. Bende aynı şeyleri yaşadım. Sevdiğim kız başka bir erkeği izlerken ben onu izliyordum. Bu ne kadar acı biliyor musun?''

Gözlerim sulanırken kalbim sızlıyordu. Dokunsalar ağlayacak derecedeydim.

''Ne yapacağım ben?'' isteksiz ve umutsuzdu ses tonu.

''Sen adam gibi sevgini ona ilet. İster kabul eder ister kabul etmez. Sen böyle daha çok acı çekersin.''

''Ondan ayrı olduğum her zaman acı çekiyorum. Kabul edememesini kaldıramam.''

''Dayanıklı olman gerektiğini bil. Tam tersi örnek veriyorum sevdiğin kızın başka birini izlediğini değilde seni izlediğini yakalaman kadar iyi bir his de var kardeşim.''

Kısa bir süre sessizlik olduktan sonra Batı, ''Biraz daha zaman gerekli.''

Ayağa kalkıp sessizce ilerlerken ayaklarımın altı titriyordu. Aklıma onca şey geliyordu ki. Yürüyecek halim kalmamıştı.

Ben kimsenin kolay kolay kalbini kıramaz, korkarken şimdi zorla ve bilerek onu üzecektim.

Sokağın başında ki parka gidip çardaklardan birine oturdum. Şuan ne yapıyor, ne düşünüyor acaba diye düşündüm. Batı da Çağrı da?

Eve gitseydim duvarlar üstüme üstüme gelicekti. Zaten şuan da pek fark yoktu.

Boynuma sıkı sıkı sarılan bir çocuk hissettiğim de arkamı döndüm ve Burcu'yu gördüm.

Yaşadıklarımızdan sonra onu görmek beni ağlatmıştı. ''Seni çok özlemişim.'' dedim fısıltıyla.

''Neden ağlıyorsun? Sen dayanıklı bir kızsın abla.''

''Olamıyorum artık. Yıprandım. Hayatla karşılaşmaya ve yenilmeye başladım.''

Burcu önüme oturup, ''Sen tek bir şey için değil önünde destanlar kadar sorun olsa bile gülümseyebilirsin, ama artık kendini ona o kadar inandırmışsın ki şuan gözlerinde ki tek kavram; mutsuzluk ve umutsuzluk.''

Kafamı kaldırıp küçük çocuğun konuştuğu lafları analiz ettim. Bu inanılmazdı.

''Babam ben ağladığımda böyle derdi.'' diye gözlerime baktı.

''Annenler kızmayacak mı? Hava çok soğuk.''

''Seni bırakmak istemiyorum.''

Kocaman sarılıp kucağıma oturttum ve, ''Bir insana olumsuz bir şey dediğinde kalbinin kırılmaması için ne yapmamız gerekir Burcu?'"

''Olumsuz şeyi demeyerek.'' buruk bir gülümsemeyle kafamı omzundan çektim. Ve gözlerine baktım.

''Söylememiz gerekirse?''

''Olumsuz cümleni edip ardından hep yanında olacağını ve onu çok sevdiğini söyle. Ya da olumsuz cümlen ne içeriyorsa onu onun üzüleceğini bildiğin halde yapma.''

Haklıydı. Tek özet vardı;
Çağrı'yı sevicektim o da beni sevicekti ama sevgili olmayacaktık.

KARANLIK SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin