-19- Katil miyim?

484 23 5
                                    

''Ne diyorsun sen be?''

''Oğlum senin yüzünden öldü. Katilsin katil.'' 

Yüzüme kapanan telefonlar ve hakaretler bir adamdan geliyordu.Batı'nın babasıydı sanırım. Sabahtan beridir arıyordu. Ve üzüntümün üstüne üzüntü katıyordu. Haklı değilmiydi sanki?

''Ne oldu Mısra?''

''Batı'nın babası arıyor sürekli. Katil olduğumu bana hatırlatıyor. Dayanamıyorum.''

''Saçmalama. Katil felan değilsin?''

''Adam psikopat sanırsam.Ya polise haber verirse?''

İç ses: Hak ettiğin cezayı dibine kadar öder ve Batı'nın yanına gidersin.

''Öyle bir şeyi yapamaz çünkü üstünden kaç gün geçti, yapsaydı ilk günden polise şikayete giderdi.'' pekde emin olmayan bir sesle. Yüzünü kırıştırıp başka bir tarafa döndü.

''Ne oldu?''

''Bilmeni istediğim bir şey var ama senin aklına kötü şeyler sokmak istemiyorum.''

''Kötü veya iyi artık umrumda değil Çağrı. Söyle lütfen.''

''Bu adam psikolojik tedavi görmüş. Eskiden hep babasından dayak yermiş. Oğluda ona en büyük miras kalmış, yani Batı onun için çok değerliydi.''

''Allah'ım.'' ellerimle yüzümü kapattım. ''Bak böyle bir şey yapamaz, yapsa bile suçsuz çıkarsın.''

''Suçsuz muyum gerçekten Çağrı?''

''Öylesin.''

-

Hala yatakta yatıyordum. Bir elimde telefon arama sesleriyle tavanı izliyordum. Hiç durmadan arıyordu. Okul için Çağrı ve babam Batı öldükten bir gün sonra rapor almıştı. 15 gün okula gitmeyecektim. İşin içine Çağrıgirince akan sular durmuştu.

Çağrı annesinin yanına gitmişti biraz. En sonunda dayanamayıp çalan telefonumu açtım.

''Ne var ne var psikopat?''

''Katilsin katil. Başka kimleri bu türk tekniklerle öldürdün?''

''Bak tamam anlarım oğlun ama-''

''Sus! Konuşma! Hakkın yok! Benden oğlumu aldın! Gün gelir sende sevdiğin birini kaybedersin.''

Daha kimi kaybedebilirdim ki? Babamı da benden almazdı değil mi?

Telefonu kapatıp başımı yastığa gömdüm. Cezamı çekmemi istiyordu. Aşağıya inip babama baktım. Bavulunu kapatıyordu.

''Gidiyor musun?'' koltuğun ucuna otururken bana küçük bir bebekmişim gibi baktı. ''Evet ama aklım sende olucak.'' kapıya doğru ilerleyip bana sıkıca sarıldı.

''Görüşürüz.''

''Kendine iyi bak tatlım.''

''Sende baba.''

Kapıyı açıp arabasına bindi. Yanlızlık kötü birisiydi. Ama bu acıyı çokta tatmıyordum. Çağrı vardı çünkü. Geri koltuğa otururken telefonuma baktım. Batı'nın beni eğlendirmeye götürdüğü günden resimler vardı. Hepsine sırayla bakarken ne kadar mutlu gözüktüğüne baktım. Ağlamaya başlarken,

''Hayır.'' diye tıslayıp telefonu kenara attım. Zil çalınca hizmetçi kadın kapıya yöneldi. Simay ve Ege, ''Mısra.'' diye gelip sarılırken ben hala ağlıyordum.

''Mısra, kendine gel biraz.''

Telefonu elime alıp resimimizi gösterdim. ''Ne kadar mutlu değil mi? Şimdide öyle midir?''

Ege yüzünü başka tarafa çevirip Simay susunca her şey anlaşılmıyormuydu zaten..

''Tamam şimdi ağlamayı bırak. O seni izliyor belki de. Ağlamanı istemezdi.''

''Hepiniz aynı şeyi söylüyorsunuz! İzliyorsa bile tiksinerek bakıyordur bana. Onun ölümüne sebep oldum!''

''Bebeğim bağırma sakin ol lütfen.''Simay ağlamaklı gözlerle ellerimi sıkıyordu.

Kocaman bir sarılışla Simay'a yanıt verdim. Ayrılıp Ege'ye,

''Özür dilerim. Bir an şey oldu işte.''

''Tamam sorun değil.'' gülümseyerek.

''Batı'nın babası bana taktı. Sürekli telefondan arayıp suçlu olduğumu hatırlatıyor.''

''Nasıl yani?''

O sırada Çağrı odaya girdi.  Selam der gibi yanıma oturdu ve konuşmaya katıldı.

''Şöyle ki, Batı'nın babası Hakan amca,  Mısra'nın Batı'ya kendini aşık edip yarı yolda bıraktığını ve ölümünün sebebinin Mısra olduğunu söylüyor.''

''Ciddi olamazsınız. Olayları bilmiyor mu?''

Simay tüm korkusuyla konuşuyordu.  Çağrı ona dönüp,

''Elbette biliyor.  Mısra'nın ceza çekmesi istiyor.''

''Şizofren.'' diye seslendi Ege. Başımı ovalayıp,

''Ne yapacağım ben?''

''Şuanlık hiçbir şey.  Zamanı gelince hallederiz.''

Ege, gülümseyerek, ''Şimdi bunları dert etmeyelim.''

''Siz.'' dedim Simay ve Ege'yi göstererek,  ''Okul devamsızlığınız ne olucak?''

Çağrı elimi tutup,"Ben hallettim onu merak etme sen."

Kocaman sarılışla karşılık verdim.

Çağrı'nın böyle biri olacağını hiç ama hiç ummuyordum.  Karanlık sokak adını verdiğim o sokak benim hayatımı değiştirmişti. Daha önce annem için kendime kıyıp uyuşturucu, sigara,  alkol  bağımlısı bir kızdım. Şimdi ise annemi unutuyordum. Bu yaptığım çok yanlıştı.  Fakat sanki bu bana işaret gibi geliyordu. Eğer annem ölmeseydi ben böyle bir hayata giriş yapamazdım.  Bu büyük kayıp ve sebep benim mutlu bir hayatta olmama sebep olmuştu. Fakat annemin yokluğu bana çok fazla olmuştu.  Buna dayanamamıştım.

-

Evde kimse kalmayıp uyuduğunda bende uykuya ihtiyacım olduğundan yatağıma yattım. Bugün zorlada olsa Çağrı'yı evine yollayabilmiştim.

Tüm günün stresini üzerimden atmak amacıyla yatağıma girdim.

-

Deniz kenarının en temiz en sessiz köşesine oturdum.  Denizin saflığı gözümün önünden ayrılmıyordu. Denizin tam ortasından bembeyaz bir nur çıktı.  Gözlerim parlarken ellerimle ışığı kapattım.

Denizin içinden çıkan bembeyaz tenli,  sarı saçlı tüm saflığıyla annem çıktı.  Yanıma yaklaşırken, yankılanan sesini zorla duymaya çalıştım. 

''Deniz beni senden sebepsiz yere almadı canım kızım.''

Gözlerimden yaşlar akarken,  '' Anne? ''  dediğini idrak etmeye çalıştım.

"Ben varken bile huzuru bulamamıştın bebeğim. Ben seni mutlu edememiştim. Huzuru bulmanı istedim. Yeni hayatında yaşadığın her üzüntü senin için yeni bir kapıdır."

"Anne beni affet. Senin gibi bir anneyi hak etmiyorum.''

"Duaların benimle,  huzur seninle olsun.  Seni seviyorum. ''

Ve deniz masmavi benliğiyle annemi içerisine aldı.  ''Anne?''

Kan ve ter içinde kabus ama bir o kadarda güzel rüyadan uyandım.

KARANLIK SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin