SELAM ARKADAŞLAR. EMİNİM BEĞENİRSİNİZ. HEPİNİZ ÖPÜLDÜNÜZ.
İYİ OKUMALAR ^_^
-
Ne olduğunu bilmiyordum. Kafam karışık elimdeki notu tutuyor ve etrafımda dönüp duruyordum. Dışarıdan birisi görse 'Kesin ölüm haberi almış.' diye bir düşünceye ulaşırdı. Evime bir yabancı girmiş, özellikle ayak izleri bırakmış ve not yazıp masaya bırakmıştı. Bu Çağrı'ydı. Hemde kendisi o sokağa gelmemi istemiyordu. Cidden? Eğer kapı kitliyken bile eve giriyorsa? Hala evdeyse? Ne yapacaktım ben, olanların üstüne bir tane daha dert yüklendi. Ben oysa ki mutlu olarak dertlerimi unutmak istiyordum. Ama tam tersi; dertlerimin üstüne dert yüklüyüp diğer dertlerimi unutuyorum. Kafayı yemiş gibi etrafıma, boş duvarlara bakıyordum.
İstemeyerek elim cebimdeki telefonuma gitti. Ve rehberden 'Çağrı' yazan kişiye tıkladım. Elim isteksizce arama tuşuna gitti ve kulağıma telefonumu koydum. 3. çalışta açıldı ve;
''Evet?'' dedi düz bir sesle.
''Sen ne yaptığını sanıyorsun? Evime girip nasıl böyle piç bir şey yaparsın? O saatte oraya felan gelmeyeceğim. Unut bunu! Seni gerize-'' derken lafımı kesip bağırarak;
''Geleceksin! Anladın mı beni?! Bana küfredemezsin sen.''
''Ederim Çağrı. Şu yaptığına bak. Lanet olsun sana, senden nefret ediyorum kaç gündür zaten sırtımdasın yeter Çağrı yeter.'' ağlamaklı konuşmuştum. Ve bu sefer ben konuştuktan sonra biraz bekleyip;
''Bir kez daha Çağrı desene.'' dedi alayla. Bu lafı üzerine gözlerimi irileştirip şaşkınlıkla kapattım. Kapatır kapatmaz telefonuma mesaj geldi.
'Gelmek zorundasın Mısra. Aksine sen zarar görürsün.' yazıyordu. Dediğini elbette yapacaktım. Ama başıma ne gelicek? Orada ne yapıcam? hiç bir fikrim yoktu.
Bunları bir kenara bırakıp odama çıktım. Saat daha öğlenin biriydi. Üzerime siyah bir tayt ve üstüne askılı beyaz bir tişört giydim. Ayağımada pofuduklarımı geçirdikten sonra karnımın gerçektende adam gibi birşeyler yiyerek doyurmama ihtiyacım olduğunu anladım ve mutfağa ilerlerken saçlarımı da yukardan topuz yaptım.
Çekmeceden kelebek makarna çıkarıp makarna yapacağıma karar verdim.
*
Makarnamı yapmış, çoktan yemiş, hatta televizyon karşısında öküz gibi yayılıyordum. Ders çalışmam gereksede umursamamıştım. Telefonuma saate bakmak için yöneldiğimde saatin 6:00 olduğunu görüp koşarak yukarıya çıktım. Evimiz 2 katlıydı, ben babama ikimiz kaldığımız için abartı olduğunu söylesemde tam tersini söylemişti.
Hemen odama girip dolabımı hızla açtım. Geç kalacağımı biliyordum o yüzden ışın hızıyla hareket ediyordum. Dizleri yırtık siyah bir çorap, şort ve göbeği açık beyaz bir tişört üzerinede siyah hırka giymiştim. Ayağımada vanslarımı geçirip çanta almadan cebime telefonumu attım. Aşağı inerken saçlarımı açıp arkaya atmıştım. Gayet hoş görünüyordum. Genelde hep bu tarz giyinirdim, ben öyle cici bici pembe mor şeyler giyen kızlardan değildim. Dış kapının üstünden anahtarı alıp kapıyı kitleyip evden çıktım. Anahtarı sol cebime attıktan sonra telefonumdan saate baktım. Saat 6:45'ti. Yetişemezdim ama sonuçta geliyordum, bence buna şükretlemiydi zaten.
Büyük koşar adımlarla o korku dolu sokağın başına gelmiştim. Sokak kalabalıkta değildi, hiç kimse yokta değildi. Boğazımda ki yumrunun geçmesi için tükürüğümü yutup ilerlemeye başladım. Nerde olduğunu bilmediğimden Çağrı'yı aramam gerekiyordu. Hemen telefonumu çıkartıp Çağrı'yı aradım ve;

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SOKAK
Teen Fiction''Denizden korkmak çok mu saçma? Tüm hayatımı boğup bir kenara atarken.'' Psikolojik sorunları olan liseli bir kızın hikayesi. Sorunlarını unutup yeni bir hayatamı başlayacak? yoksa.. Sorunlarının üstüne sorun yükleyerek mi sorunlarını unutacak? -FH