Karanlık Sokak'ta büyük bir yol kat ettik arkadaşlar. Her yorum ve her bölümde verilen oylarınızla daha çok yazma hissi uyandırdınız. 20. bölüm baya karışık ama çok değişik bir bölüm olacak. Genelde okuyucular finali soruyor onlara mutlu bir haber vermek istiyorum. Henüz final belli değil. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar ^~^
Multimedia, Mısra.
20. Bölüm HIRS
Kalbimin en sıcak köşeleri bir an buzla kaplanırken ruhumu kaybettiğimi düşündüm. Annem gibi bir kadın asla bu kadar iyi olmayacaktı benim için.
Yataktan kalkıp terden saçlarımın ıslaklığına baktım. Kalbim çok daha hızlı atıyordu. Banyoya ilerleyip yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda annemin söylediği söz aklıma geldi.
Yeni hayatında yaşadığın her üzüntü senin için yeni bir kapıdır.
Bir umut dolusu sepeti koluma takmıştım adeta. Peki ya anneme borcumu nasıl ödeyecektim? Benden dua bekliyordu. İçimden bulutlara bakmak gelince balkona çıktım.
Derin bir nefes alıp, "Yanında ben yokum ama senin benim yanımda olduğunu biliyorum. Küçüklüğümden beridir hiç mutsuz olmamı istemedin. Bana verdiğin her sözü sonuna kadar tuttun. Bir yerlerde, şuralarda bir yerlerde olduğunu biliyorum. Elimi tuttuğunu biliyorum. Başından beridir bir şeyler yapıp beni huzura kavuşturmak istediğini biliyordum.. Ama tek bir şeyi bilmiyordum. Sebepsiz yere ölümünün ardından taze güller çıkacağını. Umarım orada huzura kavuşursun. Benim sende bir hakkım olmasa bile hakkımı helal ediyorum. Senin borcunu asla ödeyemeyeceğim. Mekanın 7 katın üstündeki cennet olsun."
Omzuma dokunan elle yerimden sıçradım. İlk defa ağlamamıştım. Çağrı'ydı.
"Bebeğim."
Kocaman sarılışla yanıt verdim. "Annen seni duymuştur merak etme."
"Biliyorum."
"Hadi gel üşüyeceksin." elimden tutup beni içeriye getirdi. Yatağıma bakıp, "Yeni uyanmışsın demek. Hadi gel kahvaltıya."
Kafamı çevirip trip atar gibi yaptım."Ne oldu?"
"Bir kerecikte sen hazırlasan kahvaltıyı."
"Sanki hep sen hazırlıyorsun." kıkırdayıp aşağıya indi. Tam arkasından inecektim ki, Batı'nın sesi kulaklarımı doldurdu. "Beni bu kadar kolay unutacağını sanmazdım."
Arkamı döndüğümde kimse yoktu. Tekrar konuşan kan dondurucu bu ses tüylerimi ürpertmişti. "Bana dua etmeni bekliyorum."
"Annen yanımda."
"Ayrımcılık yapıyorsun."
"Bana kıyamazdın hani?"
Ard arda söylenen bu sözlerle arkamı döndüm. Kimse yoktu. Ama ses odadaydı. Sanki o da bana düşman olmuş gibi bir ses tonu vardı. Odadan koşarak inip saçlarımı arkaya attım. Çağrı'nın yanına indiğimde, bir tabakta iki kişilik omlet, biber ve domatesler vardı. Büyük bir bardağada süt koymuştu. Bana döndüğünde ben masaya bakıyordum.
"Bir şey mi oldu? Bildiğin ten rengin değişmiş."
"Hayır. Stres."
"Tamam. Şimdi oturuyoruz. Ve yemek yiyoruz."
Sert çocuk Çağrı bir an ev hanımı olmuştu. Beklermiydiniz böyle şeyler? Açıklayın. Bekliyorum.
"Daldın yine, gelsene." gülümseyip yerime oturdum.
Tabağıma konulan kahvaltılıkları yemeye başladım.
-
Telefonumu elime alıp bakındım. Kimse aramamıştı. Ama üç tane mesaj vardı.
"Oğlumu öldüren bir katilin numarası rehberimde kayıtlı."
"Numarasını atmamı istermisin?"
Bundan sonraki mesajda benim numaramı atmıştı.
Psikopat diye içimden geçirirken Çağrı'ya bakmıştım. Evde bugün hizmetçiler olmadığından rahattık. Altında bol siyah eşofmanıyla maç izliyordu. Üstünde hiçbir şey yoktu. Tekli koltuğa yan oturmuş ve kaşlarını çatmıştı. Aşırı tatlı gözüküyordu. Arkasından tuvalete gidiyor gibi yapıp omuzlarından kafamı uzattım. Yanağından öpeceğim sırada yüzünü çevirdi ve dudaklarımız aniden birleşti. Gülümseyip ayrılırken, Çağrı'ya "Arkadaşlarını fazla aksatıyorsun."
"Doğru dedin. Yarın akşam film gecesi yapalım bizimkiler gelsinler."
"Olur."
Yerime otururken, Çağrı, "Evde hiçbir şey yok. Gideyim biraz alışveriş yapacağım ben."
"Bende gelmek istiyorum."
"Lütfen Mısra. Bekle geleceğim. Zaten yorgunsun."
"Peki."
Yanağımdan fıstık alır gibi yapıp üstünü değişmeye gitti. Koltuğa kendimi attıktan sonra gözlerimi kapattım.
-
Zilin ısrarla çalma sebebiyle ayaklandım. Gözlerimi avuşturup kapıya gittim. Delikten bakınca kapıda bir kaç polis görünce kalbimin atışları hızlandı.
Kapıyı açıp, "Buyrun?" dedim.
"Mısra Şimşek siz misiniz?"
"Evet benim."
"Hakkınızda adam öldürme şikayeti var. "
"Ne? Benmi!?" ağlamaya başlarken bunu kimin yaptığını biliyordum. Şimdi cezamı çekecektim.
"Israr etmeyin ve karakola gelin lütfen."
Arkadan Çağrı'nın koşarak geldiğini gördüm. Poşetleri yere bırakıp, "Ne oluyor?" dedi. Endişeliydi. İki polis kollarımdan tutup beni arabaya sürüklemeye başlayınca, Çağrı, "Bırakın her şey iftira!"
"Karakolda anlatır bunları!"
Sertçe arabaya sürüklenip içeriye atıldığımda Çağrı'ya kendi arabasına bildiğini gördüm. Araba hareket edince arkamı döndüm ve Çağrı'ya ağlayarak baktım. Bana teselli edici bakışlar atıyordu.
Önüme dönüp ağlayarak cezamı çekiceğim yerin yolunu izlemeye başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK SOKAK
Jugendliteratur''Denizden korkmak çok mu saçma? Tüm hayatımı boğup bir kenara atarken.'' Psikolojik sorunları olan liseli bir kızın hikayesi. Sorunlarını unutup yeni bir hayatamı başlayacak? yoksa.. Sorunlarının üstüne sorun yükleyerek mi sorunlarını unutacak? -FH