ೃebedâ

373 67 17
                                    

Mayıs 1980

"Ar ettim sakladım uğraşlarımı,Haberdar etmedim sırdaşlarımı,Gizlemek isterken gözyaşlarımı,Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ar ettim sakladım uğraşlarımı,
Haberdar etmedim sırdaşlarımı,
Gizlemek isterken gözyaşlarımı,
Ağlarsın seçtiğim yolları bilsen."

Sessizlik. Affan Dede öldükten sonra mahallede ne bir çocuk sesi ne de annelerin çocuklarına olan azarı duyulur olmuştu. Kuşlar bile eskisi gibi cıvıldamıyordu. Güneş sanki eskisi gibi ışımıyordu. Tümüyle bir sessizlikti bu. Ölüm sessizliği değil gerçek bir ölümdü bu. Taehyung sokaklarda biçare gezmekte sıkılıyordu, üzülüyordu. Kimse ona masal okumuyor, dizlerine yatırmıyor ve çikolata vermiyordu. Nasıl üzülmesin ki?

Günler birbirini kovalıyor, sanki her şey daha hızlı ilerliyordu. Taehyung ise bu akıcı günlerde ara ara Namjoon'a gidiyor, sonra tekrar kimseye görünmeden evinin yolunu tutuyordu. Çocukluk yaşlarından beri yaptığı bu gir gel hâlâ devam ediyordu. Genç olmaya adımlarını atıyordu fakat yıllardan gidip geldiği bu yoldan hiç sıkılmamış ve yorulmamıştı. Çünkü o yol, güzel bir yere gidiyordu. Güzele gidiyordu her şeyden önce. Taehyung'ın en güzeline.

Henüz yaşı pek ilerlemiş değildi. Taehyung, gençlerde aşk denen şeyi böyle mi hisseder diye deli gibi merak ediyordu. Hissettiği şeyin aşk olmamasından korkuyordu. Etrafında böyle biri olsaydı gidip ona sorardı. Aşk nedir? Hissettiği şeyin ne olduğunu pek bilmigordu, tek bildiği şey bu hissi Namjoon'u gördüğü ilk günden beri içinde taşıdığıydı.

Karmaşık, korkulu fakat bir o kadar tutkulu histi bu. Bir ateş onu yakıyor ama o körükle gidiyordu. İkisinin arasındaki ince ama keskin hisler kendilerine isim arıyorlardı. Taehyung bu büyülü tutkuya kapılıyordu. Kiraz ağaçları çiçek açarken, Taehyung Namjoon'u bu güzel yerde düşünüyordu. Onu düşünmek bile tarifsiz bir his uyandırıyordu tüm uzuvlarında. Onu düşünmek bile özeldi ve bu yüzden Taehyung, onu hep güzel yerlerde düşünürdü.

Annesi artık yaşlanıyordu. Kadın yemeğin hazır olduğunu söylemek için oğluna seslendi. Kiraz ağaçlarının arasında ne de güzel görünüyordu oğlu.

"Taehyung, gel hadi." Taehyung onu duyduğunda hemen ayaklanmış ve koşarak önüne gitmişti. "Ayağa kalkmadan gerek anne, hastasın sen. "

Onunla berabe içeri girdikten sonra kendi yemeğini kendisi koydu. "Sana hiç zahmet vermek istemem anne. Elimde olsa tüm bu işlerini kendim yaparım."

Kadın burukça gülümsedi. Yaşlılığın getirdiği ağrıları çekiyordu bir süredir.

Akşam üzerine yakın, Taehyung yeni aldığı kitabı penceresinin önündeki iskemleye oturmuş bir şekilde okuyordu. Kitapta okuduğu bir satıra hayret edercesine kafasını kaldırdığında gözleri köşe başından gelen babasını buldu. Uzun zamandır taktığı kapalı yeşil şapkasından gözleri görünmüyordu bile. Kapıyı açmak için kapıya gittiğinde babası çoktan kapıyı açmıştı. Onunda hafif bir şekilde saygıyla eğildi. "Merhaba baba, nasıl gidiyor ?"

nüktedan ;vmonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin