Kasım 1986
"Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölü bir mezarı,
Ne de şeytan bir günahı,
Seni beklediğim kadar.Yağmur yağdı, hava soğudu. Kuşlar ötüştü ve ağaçlar çiçeklerini açtı. Günler birbirini hayata acelesi varmış gibi kovaladı.
Taehyung, bekledi. Onu çok özlemişti, babasının yanından ayrılmıyordu. Çünkü Patrick'in köşkü hakkında tek haberi ondan alabilirdi.Yine öylesine boş bir gecede gökyüzüne bakıp, duygularını dinlendirmeye karar verdi. Namjoon'un geleceğinden en ufak bir kaygısı yoktu. Biliyordu, Namjoon onu seviyordu ve ne olursa olsun gelirdi. Hava öylesine durgundu ki, Taehyung yaşayan tek şeyin kendisi olduğuna inanabilirdi. Ne ufak bir esinti vardı ne de küçük böcek ötüşmesi. Nereye giderse gitsin, bulunduğu ortam onu sürekli Namjoon'u düşünmeye itiyordu. Sahiden hava, onu güzel düşünebilmesi için mi bu kadar sessizdi?
Onsuz geçen zamanlarda bir delilik yaptı. Onu düşünürken aklından geçen her şeyi bir deftere yazdı. Yazdı, sürekli yazdı ve defteri artık tek kelime almayacak kadar doldu. Ona satırlarca şiirler yazdı Taehyung. Ona en güzel kelimeleri ithaf etti. Kalbini bir kağıda dökmeye çalıştı, yine de içinde büyüyen o tutkunun bir parçasını bile anlatamadığını hissediyordu.
Bir kelebek olup onun yanına uçmak istiyordu. Rengarenk kanatlarıyla onun avucunun içine saklanmak. Bir yağmur tanesi olup onun karamel saçlarının arasından süzülüvermek. Ya da bir koca bir çınar ağacı olup onu gölgesinde dinlendirmek. Üşüdüğünde bir güneş olup onu iliklerine kadar ısıtabilmek.
Ve bunların hiç birini yapamazdı. Aciz kelimeleriyle ona sadece 'seni seviyorum' diyebilirdi. Kalbinde ard arda bir roman oluşturabilecek kadar fazla şey geçsede, aklı kalbine tercüman olamıyordu. Tanrım, bu ne güzel sevgiydi. Bu sadece bir sevgi miydi? Yoksa bir kalbin tutuşması mı?
O ne bir yağmur olabilirdi ne bir güneş ne de kelebek olup ona gidebilirdi. O sadece bekleyebilirdi. Ona olan tüm hislerini, tüm arzusunu paylaşabilmek için onu beklemek.
❁ཻུ۪۪⸙ ͎.
Sabahın erken saatleri. Taehyung erkenden kalktı. Namjoon'a mektup göndereli bir hafta olmuştu ve eğer ondan bir mektup gelirse bugün postaya düşerdi. Uzun zamandır binilmemiş bisikletini evin altındaki hırdavat dolu yerden çıkardı. Onu güzelce sildi. Biraz eskimiş ve kullanılmaz halde görünüyordu. Fakat bu onu postaya götüremeyeceği anlamına gelmezdi. Tekerleklerini de iyice temizledi. Şimdi iyi olup olmadığını test edebilirdi. Ne mutlu ki bisiklette bir sorun yoktu. En son bindiği günkü gibi güzelce ilerliyordu. Taehyung yine de dikkatle sürmeye devam etti. Bisiklette düşüp üzerini başını kirlemek, annesine üzerinin kirlendiğini göstermek ve babasına bisikleti hırdavat odasından çıkardığını söylemek yapmak isteyeceği son şey olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nüktedan ;vmon
Short Story" Umarım kolların hâlâ güçlüdür. Sen geldiğinde omuzlarına öyle bir sarılacağım ki güçlü kolların bile beni tutmakta zorlanabilir. Seni seviyorum saklı çocuk " -Özlemiş bir Taehyung. •fairytale