Bölüm 6: İnleyen Ağaçlık

113 78 4
                                    

Girus kalan kurtları halledip Ji'nin yanına doğru koşmaya başladı. Ji yerde kanlar içinde yatıyordu. Üstündeki kurt da aynı biçim de aynı pozisyon da yatıyordu.

Girus onların yanına geldiğinde iğrenç kan kokusu burnuna keskin bir biçimde geldi. Tiksinti ile Kurdu bir kenara itti. Kurtun iri cüssesi ağır ağır yere düşerek güm diye bir ses çıkardı.
Ji'nin kanlar içinde kalmış vücudu hareketsiz bir şekilde yatıyordu.

Girus ellerini kanlı bölgeye götürüp yarayı aramaya başladı.
Bir anda Ji havaya fırladı ve "Talot" diye haykırdı. Girus kendini geriye doğru fırlattı. Talot aklından çıkmıştı. Etrafa bakındı. Talot'u bulmuştu. Onlardan birkaç metre ötede yarı baygın bir şekilde elinde bir kılıçla duruyordu. Karşısında bir kurt vardı. Kurt Talot'a bir hamle yaptı ama Talot bütün gücünü kullanarak kurdu savuşturdu. Kurt bir kaç metre sağa düştü. Girus hemen onu okuyla vurdu. Kurt hala ayaktaydı ve çok kızgındı bu sefer Girus'a doğru koşmaya başladı. Kurt koşarken dengesi bozularak tökezlemiş ve boyuna yere düşmüştü. Ama bunu sağlayan şey yere takılması değildi.
Ona bir şey vurmuştu. Onu vuran kişi Talot, Ji veya Girus değildi. Onu düşüren şey biraz daha kuzey yönden gelmişti. Girus koşarak Talot'u sırtına aldı sonra Ji'yi kaldırıp etrafı yoklamaya başladı.

Bir ses geldi:

-O çocuk Talot mu?
Girus tedirgin olmuştu. Bu ses çok kalındı ve yaşlı birine aitti.

-Napacaksın? dedi Girus.
Kaba ses yineledi.

-O çocuk Talot mu?
Girus etrafa tekrar baktı. Ama bir sima görememişti. Ve ormanda ki iniltiler onları ürkütmüştü. Gürültülü bir ses aniden etrafı hatta tüm ormanı sardı. Bu bir ağaçtı.

-O çocuk Talot mu? dedi tekrar.
Girus karşısında konuşan kocaman ağacı görünce biraz korktu.
Ji zaten şoktaydı, konuşamıyordu.

-Sargon'a mı çalışıyorsun? dedi Girus.
Ağaç hiddetlenerek köklerini yerden hızla fışkırtıp Girus'u yerle bir etti.

-Sessiz ol diye haykırdı, ağaç. Sonra sesini alçaltarak konuşmaya devam etti. Ben kimseye çalışmam kendi çıkarlarım için yaşarım. Ama onların hepsi Sargon'un habercisi.

Onlar dediği ormandaki diğer tüm ağaçlardı. Ama diğer ağaçlar uyuyordu.

-Bize yardım edecek misin? dedi Girus.

-Elbette dedi ağaç.

-Neden yapıcaksın ki bunu dedi Girus.

-Eğer bu savaşı Sargon kazanacak olursa tüm dünyayı yok eder. Sadece kendi kalıncaya kadar. Bu yüzden sizin tarafta olmalıyım dedi ağaç.

Girus tatmin olmuştu konuyu deşme gereği duymadı. 
Ağaç köklerini salarak korkmayın dedi.
Kökleri ile onları tepesine doğru kaldırdı. Onları en gür dalına koydu ve hareket etmeye başladı. Ağaç birkaç metre ilerlerdikten sonra durdu. Sessizce:

-Ormanın orkları geliyor dedi. Yaklaşık 15 kişiler ve siz onları bu halde halledemezsiniz. Ama onlar sizi bulur. Orkların burunları çok keskindir. Aslında burunları yoktur. Burunları yerine kafasına birleşik düz iki delik çizgi sayesinde koku alırlar. Ama insanların kokusunu çok iyi alırlar. Ha birde çok iyi iz sürerler dedi ağaç.

Ağaç olduğu yerde durmuştu çünkü orklardan biri onun altında bir şey kokluyordu. Pis kokulu mavi ork nefes çekti, "Hıhhh hıığğ" sonra bir kaç dakika daha koklayarak ağaca yanaştı. Köküne doğru eğilip koklamaya devam etti. Bir şey bulmuştu. Kafasını kökten dallara doğru çevirdi. Bir anda  bağırdı.

-Nuntao burdalar herkesi topla.
Ayak sesleri yerlere sürtünerek hışırtılara dönüşüyordu.
Orklar bir alanda toplandıktan sonra koklayan ork onlara dönerek emir verdi:

-Yakın. Şuradaki ağacı kül olana kadar yakın.
Bir ork öne çıkarak itiraz etti.

-Efendim lord onları canlı istiyor.
Komutan kızgın bir ifadeyle yavaş yavaş konuşan orkun yanına geldi. Eliyle boynunu kavradı ve onu havaya kaldırdı. Sivri tırnakları zavallı orkun boyununu delip kanama başlatmıştı. İyice sıkarak onu öldürdü ve haşimle bir kenara fırlattı.

-Yakın diye bağırdı ork komutan.

Ağaç sert ve kalın köklerini savurarak onları püskürttü. Ama ordu hızla toplandı. İçlerinden biri meşalayi ateşe veriyordu. Girus okuyla isabet alarak onu devirdi. Ork meşaleyi yakmak için bir hamle daha yaptı. Girus bu sefer oku onun tam boynuna sıkmıştı. Başka bir ork diğer taraftan ateşi attı ağaç yanmaya başladı. Ama hala ayaktaydı. Girus, Ji ve Talot'u arka köklerini kullanarak yere indirdi. Orklar ateşi daha fazla fırlatmaya başladı. Ağaç yanıp bitiyordu. Ağaç köklerini toplayarak
Talot'u korumaya aldı. Girus ve Ji orklara koşarak onları devirmeye çalışıyordu. Ağaç artık bitmişti dayanamıyordu. Son kez kökleri ile birkaç orka vurdu. İnleyerek yer düştü. Bu çok şerefli bir ölüm olmuştu. Girus onun ölümünü gururla bakarak gördü. Sonra kalan orklara daha kızgın bir şekilde saldırdılar. Orkların hepsini öldürdüklerinde ağaçtan geriye toprağa yılların tecrübesi ile bağlanmış birkaç sağlam kök kalmıştı.

Girus koşarak Talot'un yanına gitti. Ji'ye:

-Onla ilgilen dedi.
Sonra koşarak ağacın yandığı yere gitti. Ağaç ölmüştü. Son bir şey söyledi köklerini kullanarak.
"Dünyayı kurtar ve benim soyumu devam ettir. Ben yaşlı ağaç Yoris."
Girus onun geriye kalan köklerinden sağlam olanları toplayarak çantasına koydu. Sonra ölen orkların sağlam oklarından bazılarını toplayıp ok çantasına koydu. Ji'ye döndü:

- Hızla buradan çıkmamız lazım diğer ağaçlar uyanmadan gidelim dedi
Ji tamam anlamında başını salladı. Talot'u düzeltip kaldırdı. Koşmaya başladılar. Korku doluydu hepsi çünkü diğer ağaçlar uyanırsa sonları gelirdi. Yaklaşık bin iki yüz tane ağaç vardı burada. Yarım saat koşunun ardından ormanın elli kilometre ilerisinde bir kulübe gördüler. Oraya ulaşmak için daha da hızlandılar. Yaklaşık  beş saat sonra kulübenin  önüne gelmişlerdi. Girus pencereye baktı, sarı bir ışık yanıyordu. Kapının tokmağına vurdu.

Üç kere "Dan dan dan" sesi çıktı.
Karşıdan bir ses geldi.

- Hoşgeldiniz Girus ve dostları.
Kapı bir gıcırtıyla açıldı. Girus şaşkındı, Ji'de öyle. Adam şimdi karşılarındaydı.

MTD

Ruh KolyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin