Bölüm 8: Elli Çifte Hanı'nda

81 47 3
                                    

Waldor ve Girus uyanmıştı. Kapı çaldı.

-Hadi kahvaltı hazır aşağı gelin dedi hancı.

-Geliyorum Zeng dedi Waldor.

-Tamam dedi Zeng. Ben iniyorum siz de arkamdan gelirsiniz.

Waldor yerinden doğruldu:
-Çocuğu uyandırın dedi.

Hep birlikte toplanıp aşağı indiler. Herkes oradaydı aynı yemekleri yiyolardı. Sanki bir hapishane kahvaltısıydı bu. Yemeklerini alıp masaya oturdular. Zeng de bir sandalye çekip yanlarına oturdu.

Girus yemeğini bitirip ağızını kapişonunun bittiği yere sildi.

-Talot'u soranlar neye benziyordu? dedi Girus.

Zeng şaşkın ve değişik bir ifade ile:
-Başları kurt başıydı gövdeleri ise orklarınki gibiydi. Birde kuyrukları vardı. Kırmızı gözleri korku ve öfke salıyordu. O tür varlıkları ilk defa gördüm umarım...  umarım bir daha onları görmem. Sen onları biliyorsun sanki?

-Evet dedi Girus onlar Farmirler. Bu kadar erken karşılaşacağımız aklımın ucundan geçmezdi. Offf! İşler çok karıştı. Kötü olansa olaylar bizden bağımsız ilerliyor. Ve aleyhimize...

-Ahh dedi Waldor belini tutarak yaşlanmışım. Ama hala gücüm var. Onlara bir Waldor yeter. Evet onlara bir tek ben yeterim.

-Yetmez! dedi Girus. Sen ne zamandan beri o küçük kulübenden dışarı çıkmıyorsun?

-Yaklaşık yetmiş yıl dedi Waldor. Yetmiş yıl kulağa çok gelebilir ama benim ömrümün beşte biri bile değil.

-Yandık anam dedi Ji. Hemde ne yandık. Sen kulübenden çıkmayalı yollar çok değişmiştir.

-Waldor unutmaz dedi Waldor. Siz yeni yetmeler ne bileceksiniz ki?

Ji boynunu büktü.

Talot etrafa anlamsız ve donuk bir şekilde bakıyor aptal aptal duruyordu. Bu zehir onu
mahvetmişti.

Zeng kalktı elinde iki adet bira ile geri geldi. Birini Waldor'un önüne diğerini de kendi önüne koydu.

Girus'un bakışlarını fark edince:
-Siz daha çocuksunuz dedi.

Girus takmamıştı.
-Bu zıkkımı sevmem zaten. Ağızıma almadım, almamda...

-Aferin dedi Waldor dördüncü birasını devirirken.

-Çok iğrençsin dedi Girus.

-Saol genç dedi Waldor. Hahhaağ aha
Bir kahkaha yapıştırdı. Merdivenlerden çıkamayacak kadar içmişti. Salına salına çıktı.
Bir ara yuvarlanıyordu.
Ama onu Ji tuttu. Geceye kadar hiç odadan çıkmadılar. Çünkü Waldor sarhoştu. Odada şarkı söylüyordu.

Sargon Sargon belan olucağım
Yaşatmıyacağım seni
Alıp asacağım evime
O koca zırhtan kelleni

Ben Waldor kimse bana karşı koyamaz
Karşıma dikilipte hesap
soramaz.

Lala ha la la ha holla
Holla la ha la hulla

Etrafında dönmeye başladı. Belli bir ivme kazandıktan sonra yere düştü. Etraf dönüyordu. Tek gözüyle sallanan etrafı süzdü. Sonra tekrar kahkaha attı "Hahhhayt..."
Gece olmuştu. Zeng'in odaya getirdiklerini yiyip yattılar. Gece olmuştu ama dışarda kıpırtılar hala vardı. Gölgeler koşuşturuyordu. Ama farklı gölgeler. Başka bir varlığa ait olan gölgeler.
-----------

Hanın girişindeki kapı çaldı.
Nöbetçi:
-Siz de kimsiniz.
Cevap gelmedi. Nöbetçi sürgüyü kaydırıp baktı. Bir anda yediği yumrukla yıkıldı. Koşu sesleri geldi. Kapı kırıldı. Bir grup homurdanarak Han'a doğru koştu. Hanın kapısına geldiklerinde ise bir süre beklediler.

Hanın dışından yere doğru uzanan boruyu gözlerine kestirdiler. Tangırtılar eşliğinde çıkarak bir odaya cam sayesinde girdiler. Yatakta baygın yatan çocuğun önünde durup birbirlerine baktılar. Çocuğun yüzü gözükmüyordu. Yorgan üstten çocuğun gövdesini kapatmıştı. İçlerinden biri elini kaldırdı. Eli pençe olmuştu. Yastığa doğru savurdu elini. Bir kaç manevrayla yatağı kana bulamıştı. Emin olmak için yorganı ısırdı ve yatak artık kızıl renk olmuştu. Farmir elini yatağa doğru çevirip yorganı kaldırdı. Yorganın altındaki yüz artık görünüyordu.

MTD

Ruh KolyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin