Bölüm 14: Ragnarok

66 11 1
                                    

"Hala uyanmadı mı?"

"Sus sus! Onu uyandıracaksın."

Kocaman bir sarayın üçüncü katı olan elfçesi Shipton olan ve revir anlamına gelen yerde dört kişilik bir grubun başını beklediği biri boyun üzerine uzanıyordu.

Oda grimsi bir taş olan grezden yapılmıştı. Grez, cücelerin madeni olan Krevya madeninden çıkıyordu. Krevya Madenleri Metefis'in doğusunda bulunan Balfam Cüceleri tarafından işlenirdi. Balfam Cüceleri yoğun bir şekilde madenlerle özellikle grez ile ilgilenen cücelerdi. Onlar Dünyanın kurulumu sırasında yanardağ kuruntularını kazıp maden bularak oluşturdukları şehri son otuz yılda çok hızlı bir şekilde geliştirmişlerdi.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Shipton odasının kapısı ardından sesler geliyordu.

"O hazır değil onu savaşa gönderemeyiz. Bu onun intiharı olur."

"Buna mecburuz Galotor. İnan bana eskiden yaptığın gibi."

"Kusura bakma dostum. Bu onun canı buna o karar vermeli."

"Ahh Galo ahhh! Bunu başarmak zorunda anlamıyor musun? Zaten başaramazsa biz ölürüz. Tüm dünya nüfusu yarıdan aza düşer. Bunu başarmalı. Eğer babası kadar cesursa başaracakta."

Oda kapısı kapandı. Konuşan iki adam uzun merdivenlerden yukarı çıkmaya başladılar.

Galotor düşünceliydi. Bunu çocuğa zorla yaptırma hakkı var mıydı?
Bu çok zor bir karardı.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Başhekim Talot'un başucundaydı. Bir saatlik ameliyat türü tedavi sayesinde zehir vücuttan dışarı enjekte edilmişti. Ama Talot hala baygındı.

Başhekim Calahir zehri inceliyordu. Zehir çok garip bir şekilde insan vücuduna yaklaşınca yapışıyordu. Calahir cam kapa elini yapıştırdı. Zehir hızla cam kapa çarptı. Ama cam kap Calahir'in eline yapışmasına engel oldu.

Calahir Elflerin en meşhur doktoruydu. Gerek büyü gerek tıp ile tedavi yapmayı çok iyi bilirdi. Geçen yıl saraya başhekim olarak atanmıştı.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Maryin, Girus'un başucunda yatıyordu.

-Seni çok özlemiştim dedi Girus. Özellikle o güzel sesini. Bana bir şarkı dinleme şerefini verir misiniz?

Maryin hemen kızardı.

-Ben de seni çok özledim dedi Maryin.

-Ama hala şarkı söylemedin dedi Girus. Eğer o şarkıyı dinlemezsem yatamam.

Maryin'in ağızından yanaklarına kadar kızardı.

-Tabiki söylerim dedi Maryin.

"Dujang atta gezerken
Bir nehir gördü.
At kendini nehire yönlendirip
Su içmek istedi.

Dujang merhametliydi.
Karşı koymadı atına.
Belki de bu sayede
Gördü Nanja'yı.

Dujang görünce Nanja'yı
Kalbi daha da hızlı çarptı.
Nanja'da onu fark edince
İkisi de uzun uzun bakıştı.

Dujang attı ilk adımı
Nanja attı bir sonrakini
İkisi de ortada buluştu.
Aşklarını konuştu.
Bu işe sadece
Bir at vesile olmuştu.

Dujang atı bir daha
Yanından hiç ayırmadı

Nanja ile evlendi
Maryin adında bir kızları oldu."

Girus, Maryin'e daha da sert sarıldı. Uzun uzun kokladı.
-Seni çok seviyorum dedi Girus.

-Bende dedi Maryin esneyerek.

İkisi de uzun merdivenlerden çıkarak mor renk kullanılarak döşenmiş odalarına çıktılar. Ve uzun bir geceye yattılar.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Calahir o gece hiç yatmamıştı. Zehri cam fanusta sallayıp duruyordu. Sonunda Calahir süper bir fikir ile ayaklandı.

"Elbette! Bunu başka bir canlıya enjekte edip değişimi gözlemleyecekti."

Calahir saraydan çıkıp sarayın avlusunun önündeki bahçeye çıktı.
İlk başta  bir  kuş gördü. Kuşu yakalamak için bir adım attı.
Kuş hızla uçup kaçtı.

Calahir bunu bir kuşa enjekte edemeyeceğini anladı.

Calahir düşük omuzlarla saraya geri adım attı. Eğik başı bir anda yükseldi
bulmuştu. Bunu kızıl lav karıncasına enjekte edecekti. Sonra onun değişimini gözlemleyecekti. Calahir karıncayı eldivenle alıp saraya koştu.

Kızıl Lav Karıncası adından da anlaşıldığı gibi kırmızıydı. Isırığı saniyeler içinde bir insanın içine girip bir dakika içinde de öldürürdü.

Calahir sarayın dördüncü katına çıktı. Dördüncü kat Shatty yani labavatuar olarak kullanılıyordu.

Calahir karıncayı bir tüpe koydu. Tüpü alttan ısıttı. Karınca yanma korkusu ile yukarı tırmandı. Ama Calahir yukarıda iğnesini hazır tutmuştu. Calahir siyah iğneyi hızlıca enjekte etti.

İğne saplandığı yerde kaldı. Karınca can çekişmeye başlamıştı. İçindeki bütün zehirleri kustu. Calahir hızla karıncayı ezdi. Bu zehir onun işine yaramazdı.
Öldürdüğü karıncanın ardından kapıyı çekip çıktı.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Talot odada yalnız kalmıştı ve kendi kendine bir şeyler sayıklıyordu.

"Anne sen mi geldin?"

"Anne bunca zamandır neredeydin?"

Rüyasında bir kadın sesi ona cevap verdi.

"Geliyorum oğlum geliyorum"

"Anne! Bana neden öyle bakıyorsun?"

"Oğlum bu savaşta yanlış taraftasın. Seni doğruya çağırıyorum Sargon'a!"

"Annee!"

Talot elini boşlukta sallarken rüyasındaki kadın siyah bir maske takıp kaybolmuştu.

Talot hala uykunun etkisindeydi. Ama onu bekleyen tehlikeler uyanıktı.

Ruh KolyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin