Bölüm 11: Karanlık Yaklaşıyor

55 23 2
                                    

Sargon tahtında oturup karanlık ülkesini izliyordu. Bunu her hafta pazar günleri yapardı. Her hafta pazar günü ordudaki gönüllüleri savaştırırdı. En çok öldüren üç koca kese altın kazanırdı. Ailesi için katılanlar ön plandaydı. Katılan sayısı az olursa ordudakilerin ailesini canlı canlı gömerdi. Sargon güçlü askerler istiyordu. Çelimsiz bok çuvalları onun işine yaramazdı.

Sargon ayağa kalktı. Elini havaya kaldırıp kapadı.

Halk bir anda ayaklandı:
-Çok yaşayın yüce lord Sargon. Çok yaşayın yüce lord Sargon.

Sargon tekrar ellerini açtı. Halk bir anda sustu.

Sargon emin adımlar ile tahta çıktı:
-Onlar gelmiyorsa biz savaşı onlara götüreceğiz.

Halktakiler gülmeye başladı. Onlar için lord bir tanrıdan fazlası idi. Lordun tarafında olan kaybetmezdi.

-Çok yaşa lordum Çok yaşa lordum!

¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Waldor asayı kaldırıp bağırdı:
-Lusta Ro! Lusta Ro!

Asanın üzerindeki küre bir anda ışık fırlatmaya ve ateş saçmaya başladı. Warglar kaçışırken içlerinde yanmaya yüz tutmuş olanları kaderine boyun eğip tekrar saldırıya geçmişlerdi.

Waldor havaya sıçradı. Ve sonra taştan güç alarak tekrar sola doğru sıçradı. Warglar artık yere yığılmış bir kaç saniye içinde de kül olmuştu.

Waldor bir kahkaha attı. Sonra mutluluk dansı yapmaya başladı. İhtiyar yaşına bakmadan bir sağa bir sola zıplıyor ellerini bacaklarının altında birleştirip zıplıyordu.

¤¤¤¤¤¤¤¤

Girus, Ji ve Talot epey yol katetmiş sonunda ışığı ve tünelin sonunu görmüşlerdi. Girus, Waldor'un verdiği fenerimsi şeyi kapattı.
  'Sonunda, dedi.'

Şelalenin gür sesi tünele bile geliyor, kulakları tıkıyordu. Bir süre daha adımladılar ve nihayet tünelin sonuna vardılar.

Tünelin sonunda artık hiçbir şey duyulmuyordu. Bir anda bir hareketlilik ve ses karmaşası oldu.

Girus sivri kulaklarını tutarak bağırdı:
-Aaah! Her şeyi duyuyorum ama sesler! Sesler karıştı! Bir dakika, geliyolar ha? Karanlık Fedailer geliyor arkamızdan ve bizim burada sıkışıp kalmamız?

Atlı Fedailer artık daha da hızlıydı. Atlarını deli dizgin savurup lorda Talot'u teslim edeceklerdi. Ve bu sayede istedikleri rütbeye atlayabileceklerdi. Hepsi bunun hayalini kurarak daha da hızlandı.

Atlılar son metreleri de geçince artık Talot'u görmüşlerdi. Hızla atlarını onların üzerine sürdüler. Artık uçurumun sonuna gelmişti hepsi. Girus'un bastığı toprak bir anda koparak Girus'u coşkun şelaleye düşürdü. Aahhh! Çığlık kesilmişti ve hemen ardından... Foşşşh! Şelale suları havaya sıçradı.

Ji bir an dona kaldı. Ama sonra...
Ji gözlerini kapadı:
-Tanrım lütfen bir şans daha dedi. Daha yemediğim binlerce yemek türü var. Ve daha kurtarmamız gereken bir dünya var.

Ji tekrar gözlerini açıp kapadı. Sırtında Talot ile beraber oda kendini akan şelaleye bıraktı. Düşerken de bağırıyordu.
Aaaaaaah!

¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Sargon boynundaki kolyesini sıkıca avcuna aldı:
-Biz bu dünyayı ele geçireceğiz. Herkes bize tapacak. Herkes önümüzde diz çökecek. Hğhhaaa aha haaa!

Kapı çaldı. Sargon parmaklarını şıklattı. Kapı ardına kadar açıldı.

-Sende kimsin, dedi Sargon.

-E-ee-ffend-im bb-ben elçi Luin.

-Ne istiyorsun dedi Sargon.

Elçinin korkudan beti benzi atmıştı:
-Eff-endim kralımız Tibes ülkem olan Munzaph'tan askerlerinizi çekmenizi
aksi takdirde zorla ç-ç-eke-ceği-iii-ni söylüyor.

Sargon tahtından kalktı. Yavaş ve gösterişli adımlar ile elçinin yanına vardı. Elini elçinin kafasına koyup elçinin kafatasını sıkarak kırdı. Sonra vücudundan kellesini kesip fırlattı.

-Muhafızlar, İçeri! diye bağırdı Sargon.

Muhafızlar içeri girdi.

Sargon tekrar bağırdı:
-Bunun kafasını güzelce paketleyip eski Munzaph kralı Tibes'e yollayın. Ve orduyu hazırlayın. Munzaph'ı almaya gidiyoruz.

Sargon tekrar tahtına oturup bir kahkaha attı.

Ruh KolyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin