🌑🌑🌑
"Sikeyim seni Taehyung. En sevdiğim tişörtümü giyip üstüne nasıl yemek dökersin? Nerenle yiyorsun koduğumun çocuğu?"
Kafamı duvara yaslamış, yatakta yatarken Hoseoka boş gözlerle bakıyordum.
"Ağzımla yiyorum."
Hoseok sinirle yerinde tepinirken bir yandan da bana küfür ediyordu. Okulların bitmesine iki ay kalmıştı ve Hoseok, üzülmesi gereken yerde benimle kavga ediyordu. Pis hain.
"Bana tişört borçlusun. Ucuz bir şey alırsan götüne sokarım."
"Aman be beynimi siktin. Gidiyorum ben."
"Nereye?"
"Irmağa."
"Ne?"
"Otur düşün biraz."
Ayağa kalkıp Hoseokun omzunu sıvazladıktan sonra dolabımdan bir şeyler çıkardım ve giydim.
"Irmak ne alaka ya?"
Bilmiyorum anlamında dudaklarımı büzerken, Hoseok tekrardan küfür etmeye başlamıştı.
"Akşam beni bekleme bebeğim."
Kapıdan çıkarken Hoseoka göz kırpıp öpücük attığımda "Siktir git." dedi.
Yurttan çıkıp otobüs duraklarına doğru yürürken telefonumu elime aldım ve Jungkooku aradım. Üçüncü çalıştan sonra cevap verdi.
"Alo, Taehyung."
"Sevgilim, ne yapıyorsun?"
"Oturuyorum bebeğim, biraz seni özlemiş olabilirim. Sen ne yapıyorsun?"
"Ben de seni özlediğim için yanına geliyorum."
"Neden heyecanlandım?" dediğinde kıkırdadım.
"Çünkü beni çok seviyorsun."
"Çünkü seni çok seviyorum."
"Şimdi otobüse bineceğim sevgilim. Görüşürüz."
"Görüşürüz sevgilim. Dikkatli gel.
"Ehehe tamam."
Telefona milyon tane öpücük attıktan sonra kapattım ve otobüse bindim. Kafamı huzurla cama yaslarken ezbere bildiğim yolların akıp gidişini izliyordum.
Otobüsten indikten sonra eve doğru yürürken markete de uğrayıp yiyecek bir şeyler ve lazım olacak birkaç şey aldım. Özel şeyler işte, anlarsınız.
Eve varıp zile bastığımda Jungkookun kapıyı açması ile birlikte kucağına atladım. Neredeyse her gün görüşüyorduk ama ona olan özlemim bir türlü azalmıyordu. Boynuna sıkı sıkı sarılırken, o da belimi sıkı sıkı kavramıştı.
Kucağından indikten sonra açık kapıyı kapatmış ve Jungkooka sarılmak için yere attığım poşetle içeri geçmiştim. Poşeti bir kenara bırakıp kendimi koltuğa attım.
"Taehyung, şu an çok davetkar duruyorsun." dediğinde kıkırdadım.
"Belki de davet ediyorumdur."
Jungkook yanıma gelip oturduktan sonra beni kucağına çekti. Sonra da dudağıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Bugün olmaz, başım ağrıyor."
Dediği şeye bu sefer kahkaha atarken, kafasına hafifçe vurdum.
"Bunu benim demem gerekiyor."
Kucağına iyice yerleşirken, yüzünü avuçlarımın arasına aldım ve dudaklarımı büzdüm.
"Benimle artık sevişmek istemiyor musun? Sıkıldın mı benden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
no way | taekook
FanfictionGüneşli bir günde, birden yağmaya başlayan yağmur gibi girdin hayatıma. Güneşle birleşen yağmurun oluşturduğu gökkuşağım oldun. Ama sen hayatımı renklendirmedin. Tamamen siyaha boğdun.