BEYAZ EV

1 0 0
                                    


              Aradan 2 hafta geçmişti Aditi bir daha gelmemişti. Aklı fikri o kızdaydı kendine bir şey yapabilirdi neden bu kadar merak ediyordu anlam veremiyordu. Yağmurlar şiddetini artırmış  gittikçe daha da soğuyordu. Kıza yardım edebilecek bir şey yoktu çocuğun defalarca dosyasını incelemiş ama onu suçsuz çıkarak hiç bir sebebi yoktu. Dosyayı kapatıp masanın üzerine bıraktı.  Bıraktığı yerde Aditi'nin de dosyası duruyordu. Eli ona uzandı dosyayı açtı ilk sayfada Aditi'nin habersiz çekildiği bir resmi vardı. Bu resim çok öncelerden çekilmişti o zaman bile yüzünde hüzün vardı. Resme uzun uzun baktı Samar geçmişte ufak tefek yaptığı suçlar vardı dosyada. Bütün bunlara rağmen serbest bırakılması için çok çaba sarf etmişti. Mesainin bitmesine daha çok vardı ama çalışmak istemiyordu. Dosyaları kapatıp çantasına koydu ceketini de alıp dışarı çıktı.

            Samar tek yaşıyordu ve tek yaşamanın vermiş olduğu sorumlulukları vardı.Önce bir markete uğrayacaktı sonra eve gidip yemek yapması gerekiyordu. Dışarıdan yemek hem gereksiz boşa harcamaktı hem de titiz olduğundan kimseye güvenemiyordu.Trafik yoğun olduğundan evine üç dört sokak ötede bir yerde durdu.O marketin sebzeleri her zaman taze oluyordu.Gök delinircesine yağmur yağıyordu.Arabasını park etti aşağı inip bagajdan şemsiyesini çıkardı. Yarı ıslak bir şekilde markete doğru yürümeye başladı. Eline alışveriş sepeti alıp manav bölümüne gitti taze yeşillikler ve birkaç özel baharat aldı. Hep sağlıklı beslenirdi vegan değildi ama et yemeyi pek sevmezdi. Onun yerine balık aldı fırında balık istemişti bu gece belki yanın da kırmızı şarabıyla içerdi. Ağzı şimdiden sulanmıştı. Hesabı ödemek için kasaya gitti. Kasiyer kız gülümseyerek ''Hoş geldiniz Samar bey nasılsınız?''. Sepetindekileri kasanın üstüne boşaltırken ''Teşekkür ederim iyim sizler nasılsınız?'' aynı gülümseyişle cevap verdi. ''Bugün menü de balık mı var? Misafiriniz var sanırım?'' dedi merakla. Ufak bir kahkaha attı ''Hayır tek başıma ziyafet çekeceğim.'' dedi göz atarak. Ödeme işlemi de tamamladıktan sonra poşetlerini eline alıp şemsiyesini açtı arabasına doğru koşar adımlarla gitti. 

              Samar arabanın bagajını açıp elindeki poşetleri oraya koydu.Kapıyı kapatıp ön kapıya yöneldi. Ön kapının kapısını açtı arabaya binmek üzereydi ki marketin köşesinde yerde yatan birini gördü titriyordu. Şemsiyesini kapatmamıştı üzerinde ıslanmış kartonlar vardı. Samar üzüldü belki yardım edebilirdi bu soğukta dışarıda durulacak gibi değildi. Sığınma evleri vardı oraya götürebilirdi. Islanmaktan nefret ederdi ama paçaları çoktan ıslanmıştı. Yatan kişinin yanına gitti hemen ''Bayım yardım edebilir miyim.''. Ses çıkmadı. Biraz daha seslendi ama cevap yoktu eliyle yatan kişiyi dürttü. Şemsiyesini yere bırakıp ıslak kartonları kaldırdı kız çocuğuydu bu. Bu Aditi'ydi. Yüzü bembeyaz ıslak saçları yüzüne yapışmıştı. Hiç düşünmeden hemen kucaklayıp arabasına götürdü. Arka kapıyı açıp onu koltuğa yatırdı ikisi de sucuk gibi olmuştu.Arabaya binip çalıştırdı üşümüştü hızlı hareket etmeliydi ıslak saçlarını aynaya bakarak düzeltti.Isıtıcıyı açtı buz tutmuş ellerini ısıttı önce sonra gaza yüklendi.Eve varmak için hızlı sürdü. Arada arkasına bakıp Aditi'yi kontrol ediyordu. Aditi baygın bir şekilde uyuyordu. Samar özel bir sitede kendine ait lüks villasında yaşıyordu. Site girişinde ilk defa güvenliklere selam vermeden aceleyle içeri girmişti. Kendi evinin önüne geldiğinde rast gele park edip arabadan indi. Kapıyı açıp Aditi'yi kucakladı. Yağmur hala devam ediyordu hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladı. Zorlansa da evin kapısını açmıştı.Evin üst katına çıktı. Odasına girip Aditi'yi kendi yatağına yatırdı. Omuzlarını düşürdü yorulmuştu ve ıslaktı. Aditi'nin ıslak kıyafetlerini değiştirdi .Kendi kıyafetlerinden ona olabilecek olan bir tshirt ve eşofman giydirdi yatağa yatırıp üzerini örttü.Kendine kuru kıyafetler alıp odadan çıktı.

                      Aditi gözlerini açtığında yatakta buldu kendini. Uzun zaman sonra düzgün rahat bir yatakta uyumuştu. Burnuna çok güzel yemek kokuları geliyordu. Dejavu gibi bu anı bir kere daha yaşamıştı ama o gün uyandığında karşısında Nanhe vardı. Bugün ise kim bilir kim çıkacaktı. Ayağa kalktı oda çok temiz eşyalar bembeyaz mobilyaydı. İnsan içini rahatlatan fresh bir odaydı. Hava çoktan kararmıştı. Üzerinde ki kıyafetler ona ait değildi. Bir an aklına kötü şeyler getirmişti.  Korkuya kapıldı odanın kapısını açtı  evin üst katındaydı. Odanın hemen önünde evin içinde balkon vardı alt katı görebiliyordu. Kocaman büyük bir salon vardı. Salonun boydan boya cam duvarından yansıyan, balkonun altında kalan kısmında da mutfak gözüküyordu. Camdan gördüğü adamın kim olduğunu çözemedi.Kim olduğunu görmek için trabzanlara tutunup uzandı. Bu adam polis Samar'dı. Üzerinde ki kıyafetlerde onun kıyafetleriydi. Sol tarafında aşağı doğru inen merdivenleri gördü. Yavaşça ses etmeden inmeye başladı tam kapıya yaklaşmıştı ki arkasından bir ses duydu ''Bir yere mi gidiyorsun?'' Aditi utanarak döndü göz göze geldiler ikisinden de ses çıkmıyordu. Samar komik gözüküyordu üzerinde mutfak önlüğü vardı. Aditi sırıtmasını engellemek için dudağını ısırıyordu kendini toparladı  ''Neden buradayım?'' dedi ciddi bir şekilde.

                     ''Hep böyle soru mu sorarsın sen. Merhaba, nasılsın demek varken.'' Aditi cevap vermedi Mutfak barının arkasına geçip tavada sebzeleri karıştırdı. ''Acıkmışsındır yemek yiyelim önce.''.  Gerçekten açtı bu yüzden ses çıkarmadı. Samar mutfakta masayı hazırlamaya başladı Aditi evi inceliyordu. Samar mutfaktan dün olanları anlatıyordu. Onu nerede bulduğunu, nasıl eve getirdiğini, ıslak olduğunu.. Aditi onu dinliyormuş gibi yapsa da evi geziyordu. Hiç bu kadar düzenli bir ev görmemişti. Sıcak ,temizdi huzur doluydu. Salonun duvar olan kısmında üzerinde bir sürü farklı boyutlarda rastgele ama güzelce yerleştirilmiş beyaz kenarlı çerçeveler vardı. Puzzle gibi..Hiçbirinin içinde resim yoktu bomboş öylece duruyordu. Bu haliyle bile güzeldi. Evi incelerken masanın örtüsüne takıldığının farkında bile değildi. Üzerinde ki birkaç dosya ve vazoyu devirdi.Kırılmamıştı ama çok ses çıkarmıştı. Hemen yere eğilip toplamaya başlamıştı ki dosyanın içinden bir resim gördü. Bu Nanhe'nin resmiydi.Uzun zaman sonra unutmaya yüz tutmuş yüzünü görmüştü Nanhe'nin. İçine amansız bir sancı girdi özlemişti bu yüzü hiç gülmese de bu yüzü seviyordu. Dosyanın ilk sayfasını açtı tek gördüğü 'VELVET CEZA EVİ' gözleri şaşkınlıkla kocaman açıldı.Yaklaşan adım seslerini duydu aceleyle dosyaları toparlayıp vazoyu alıp masanın üstüne düzgünce koydu. Samar dibinde bitmişti  Aditi korkuya kapılarak ''Özür dilerim bir anda oldu.'' o kızmamıştı ''Hadi yemekler hazır soğutmadan yiyelim'' dedi gülümseyerek.

                    Masa itinayla hazırlanmış güzel bir sunum yapılmıştı.Balık güzel pişmiş yanında yeşillikler vardı daha önce çatal bıçak kullanıp yemek yememişti. Yabancıydı böyle masalara. Köşede şarap olduğunu tahmin ettiği koca bir şişe vardı. Masa iştah açıcı olsa da Aditi'nin iştahı çoktan kaçmıştı aklı Nanhe deydi. Gittiği cezaevi Velvet cezaeviydi. Şehrin dışında bir yerdeydi.Orası hakkında hiç iyi şeyler duymamıştı.  Sessizliği ilk Aditi bozdu. ''Nanhe'yi nereye götürdüler''. Samar'ın keyfi kaçmışcasına yüzü düştü. Aditi'yi üzmek istemiyordu ama üstü kapalı bir yalan söyledi. ''Aditi o iyi.Artık onu düşünmeyi bırak.'' Ortam gerilmişti ''Onu görmek istiyorum.''dedi sert bir şekilde. Samar elindeki çatal bıçağı bıraktı ellerini masanın üzerine koydu kararlı ses tonuyla ''Onu göremezsin. Yani görmemelisin. Onunla görüştüğün vakit her şey değişir.'' Aditi sinirlenmişti sesini yükseltip.''Her şey değişti zaten.Artık o yok.''sesi titriyordu ağlamak istemiyordu Samar'ın karşısında. ''Ben onu görmek istiyorum hemde bugün.''. Samar da sinirlenmişti arkasına yaslandı. ''Onunla görüşürsen hayatın tehlikeye girer. Ne sanıyorsun dışarıda ki adamları seni sağ bırakacağını mı? Bu oyunu senin tezgahladığını düşünmeyecek mi? O gün sende oradaydın neden seni de almadılar diyecek ne cevap vereceksin. Görüşe giden başka birileri de vardır onlara seni öldürmesini söylemeyecek mi sanıyorsun.'' acı gerçekleri tek tek yüzüne çarpmıştı hiç böyle düşünmemişti.Gerçekten böyle düşünür müydü? Nanhe öyle biri değildi yapmazdı yapamazdı.Donuk bir şekilde masadan kalktı kapıya doğru yürümeye başladı. Samar kalkıp kolundan tuttu ''Ne olur gitme saat çok geç oldu. Bu gece misafirim ol,yemekleri bizim için yaptım eğer çok gitmek istiyorsan sabah gün doğar doğmaz gidersin.'' Orada öylece kaldı gerçekten de gidecek hiç bir yeri yoktu. Yağmur da devam ediyordu. Salondaki beyaz köşeli koltuğa oturdu yorgun hissediyordu. Samar gelip şarap isteyip istemediğini sordu sadece kafasını salladı içmek istemiyordu. Uzandı gözlerini kapadı uykuya teslim etti kendini üzerine yumuşak battaniye serildi.

MusonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin