Annesi onu doğurur doğurmaz istememişti. Çöp poşetine bağlayıp çöpe atılmıştı. Bunu yetimhanede ki çocuklardan öğrenmişti herkes ona çöp diye seslenirdi. Hiç arkadaşı yoktu. Kimseyle anlaşamaz içine kapanık biriydi. Herkes onunla alay eder itip döverlerdi. Kimseye karşı gelmez sesini çıkarmazdı. Bu olanların bütün suçlusu annesiydi. Ondan nefret ederdi. Annesi arada yetimhaneye uğrayıp onu ziyaret ederdi. Her ziyarette annesine olan nefreti geçer onunla iyi vakit geçirirdi. Gittiğinde tekrar nefret etmeye başlardı.Bir gün annesini kendisi buradan alıp kurtulacağı hayalleri kurardı hep. Her gelişinde bir umutla gidecek miyiz diye sorardı. Bir süre sonra gelmez oldu. Tek sahip olduğu inandığı kişiyi de kaybetmişti gitmişti artık. Aditi odasından çıkmaz cam kenarında oturup annesini beklerdi. İlk zamanlar geleceğine inanırdı. O kadar çok mevsim geçmişti ki annesinin yüzünü bile unutmuştu. O dönmedi artık dönmeyecekti. Aditi o cam kenarından hiç ayrılmadı. Gelmeyeceğini biliyordu ama yine de camın oradan hiç ayrılmazdı.
Aditi 16 yaşına girmişti. Sid diye bir erkek arkadaşı vardı. Yetimhaneye yeni gelmişti. Nedense diğer çocuklardan farklıydı hatta kendisi gibiydi. Kimseyle konuşmaz kendi halinde biriydi zenci kırması melez bir çocuktu. Giderek iyi arkadaş olmaya başladılar. Aditi Sid'i sevmeye başladı. Sid zeki bir çocuktu. Yetimhanede herkesle başa çıkabiliyordu. Her yere birlikte giderlerdi. Okulu ikiside hiç sevmezdi. Aditi hep uyuklardı bütün derslerde. Bir gün yetimhanede yemek yerken kaçmaya karar verdiler. Kendi hayatlarını kurup özgürce yaşamak için. Bir gün okuldan çıkıp bir daha geri dönmediler o yetimhaneye. Sokaklarda yaşamaya başladılar. Sid'in çevresi genişti ama pek tekin arkadaşları yoktu. 4 -5 katlı yıkık dökük harabe evde kalıyorlardı. Orası çok kalabalık kimsesizlerin kaldığı bir evdi. Her gün bir yerleri dökülüyor ya da yıkılıyordu. İçerisi nem ağır sidik kokusu vardı. Yaşlısından gencine çocuğundan bebeğine kadar insan vardı. Çoğunun kötü alışkanlıkları vardı.Alkolü,sigarası,uyuşturucu kullananları, sex çığlıkları ve daha da kötüleri. Aditi sigara bile içemiyordu bir kere kullandı ama beceremedi ve sevemedi ona göre değildi. Zamanla arkadaşlarını kaybetti kimileri ellerinde öldü. Yeni insanlar tanıdı. Farklı şehirlerde kaldı. Bazen uyuyacak yer bulamadı. Yağmurlarda soğuklarda dışarıda ağaç köşelerinde kaldı.Bazen günlerce aç kaldılar. Banyo yapmak için yağmuru beklediler. Ölmek mi yaşamak mı hiç bir anlamı yoktu. Cehennemini bu dünyada fazlasıyla yaşıyordu. Sid her zaman yanındaydı. Tek güvendiği insan Sid'di. Sid'le bu yaşına kadar onunla hiç ayrılmadılar. Sid zeki bir çocuktu kafası tüm çakallıklara çalışıyordu. Bilgisayar işinde uzman sayılacak kadar büyük bir hacker oldu zamanla.
Aditi bir gün sokakta yürürken bir kadın gördü. İlk önce yanıldığını düşündü yoluna devam etti. Sonra dikkatle kadını süzdü uzaktan.O kadın annesiydi. Hiç beklemiyordu bu tesadüfü hazırlıksız yakalanmıştı. Hala inanamadı o değildir dedi kendince. Kadını uzaktan izlemeye başladı yanında da iki küçük kız çocuğu vardı.O kadar uzun zaman olmuştu ki anne kavramını annesini gördüğü andaki hissi anlatılamazdı. Yüreğinin sızladı gözlerine yaşlar doluyordu akmasına müsade etmedi. Göğsü sıkışmaya başladı.
Dudağından anne kelimesi aktığında bir an garipsedi. Bu kelimeye o kadar uzaktı ki. Onlar kız kardeşlerimiydi? Aralarında bir kaç yaş olması gerekti büyük olan 7 küçük olan 4 yaşlarındaydı. Annesi ne güzel ilgileniyordu onlarla. Yolda bıcır bıcır yürüyorlardı. Küçük olan kucağına alsın diye önüne atladı annesinin. Annesi kucağına alıp büyük olanında elinden tuttu. Bu kıskançlık hissimiydi? Hayır orada duran iki küçük kızı mı kıskanacaktı yoksa annesinin ilgisini mi?Acaba tanır mıydı ki yoksa benzetmiş miydi vereceği tepkiden korktu. Kadın çocuklarına trafik ışıklarını öğretiyordu. uzaktan işaretleri ya da renkleri tarif ediyordu belkide. Yayalar için yeşil yanınca karşıya geçtiler. Aditi hemen arkasını döndü annesi ve kardeşleri yanından geçtiler. Evet yanılmamıştı onlar kız kardeşleriydi onları takip etmeye başladı. Annesi evlenmişti mutluydu öyle gözüküyordu. Aditi annesini evine kadar takip etti. Evleri müstakil çekirdek bir ailenin yeteceği kadar büyüklükte şirin bir evdi. Bahçesinde mis kokulu çiçekleri çocukların sallanabileceği salıncak vardı. Aditi büyük acı duydu kalbi sıkışıyormuş gibi oldu.O günden sonra her gün o eve gidip saatlerce gecelerce onları gizlice izliyordu. Ne olurdu Aditi'yi de alsalardı o sessiz biriydi hemencecik ayak uydururdu onlara yardım ederdi. Bu düşüncelere boğulurken arkadaşları da bu durumu fark etti. Sid onu bir gece eğlenmek için dışarı çıkardı. Aditi eğlenmeyi bilmezdi ki hele bu durumdayken kafası doluyken ne yapabilirdi ki.Tek düşüncesi annesiydi. Onunla konuşmalı mıydı? Belki annesi de özlemiştir belki görünce çok sevinecektir? Kafası karışıktı. Mekan çok eski kalitesiz bir yerdi. O kadar çok sigara içen vardı ki sanki sis çökmüş gibiydi. Sid ona bir bira getirdi. İçmeyi bile beceremezdi ama o gün içti. Arkadaşları masada oturmuş sürekli bir şeylere gülüyorlardı. Aditi onların hiç birini dinlemiyordu. Birasından birkaç yudum aldıktan sonra midesi bulanmaya başladı içerisi çok kalabalıktı ter ve sigara kokuyordu.Mekanın tavanına duman çökmüştü. Yüksek ses başını şişirmişti.Kafasını kaldırıp etrafına bakmaya başladığı anda başı dönmeye başladı. Burada ne işi vardı.Midesi gerildi galiba kusacaktı. Masadan kalktı yalpalanarak yürümeye başladı.Etrafında ki sandalyelere yada insanlara tutunarak tuvalete ulaştı. Hemen tuvalete girdi ve klozeti iki eliyle tutup içine , içini boşaltırcasına öğürdü. Kusması bittiğinde olduğu yere çöktü.Başının dönmesi geçmişti. Bir süre oturduğu yerde kaldı burası biraz daha serin ve sessizdi. Nefes nefese kalmıştı. Nefesi düzene girdiğinde gözlerini açıp etrafı incelemeye başladı.Her yer pislikti ve o keskin koku. Keskin sidik kokusu tekrar midesini bulandırmaya başladı burası berbat kokuyordu.Etrafı bok pislik kan götürüyordu.Peçeteler silikon ipler şırıngalar tekrar kusmak istemezdi. Duvarlara tutunarak kalktı tuvaletten uzaklaştı. Mekanın arkasına doğru yürüdü. Kapıdan dışarı adımını attı.Hava serindi derin bir nefes aldı. Bir duvar dibine oturdu. Yıldızları seyretmeyi seviyordu. Gökyüzü açık temizdi. Azıcık kendine geldiğinde etrafı izlemeye başladı. Etrafta büyük siyah çöp poşetleri vardı. Çöp poşetlerinin dibinde bir adam olduğunu fark etti. Sarhoştu ya da ölü gibi hareketsiz yatıyordu. Aditi ilk umursamaz korkak biridir. Uzaktan seslenir ''Heyy''. Ölü gibi yatan adam cevap vermez. Aditi meraklanır oturduğu yerden kalkıp adamın yanına geldi. Nefes alıyor mu diye kontrol etti. Adam yaşıyordur. Aditi adamı eliyle dürttü. Adamın yüzünü saçları örtmüştü bü yüzden yüzünü göremiyordu. .Aditi adamın yanına çömeldi saçlarını eliyle yüzünden çekti. Aditi gördüğü manzara karşısında adeta dili tutuldu. Çocuk gençti yüzü bembeyazdı. O kadar güzeldi ki yüzüne odaklandı Aditi ilk defa birinden etkilenmişti..Kalbinin atışları hızlanmıştı. Aditi çocuğa dalmış onu izliyordu. Çocuk birden gözlerini açmadan hareket etti ve Aditi'nin bileğini sıkıca tuttu. Aditi irkildi ne olduğunu anlamamıştı. Çocuk gözlerini kocaman açtı .Aditi o an sadece çocuğun gözlerini gördü. Simsiyah iri kömür karası zeytin gözleri gördü. Aditi ilk defa böyle hissetti. Neydi bu neden kalp atışları hızlandı ki?. Hayranlıkla gözlerine baktı sadece. Çocuk bir şeyler geveledi ama Aditi onu duymadı duyamazdı çünkü gözlerine odaklanmıştı. Çocuk yavaşça gözlerini kapattı baygın düştü.Şarhoştu ya da hap almıştı. Onu burada bırakamazdı. Etrafta kimse yoktu. Kalkıp mekana geri girdi. Sid başka bir masada oturmuş bir kızla konuşuyordu. Yanına gitti ''Sid dışarıda bir çocuk var bayılmış onu kurtarmamız lazım.'' Sid sinirli bir şekilde Aditi'ye baktı karşısında ki kıza döndü gülümseyerek müsade istedi. Aditi'nin kolundan tutup mekanın girişine çıkardı. ''Ne oluyor Aditi tam kızı düşürcem sen çıkıyorsun banane adamdan.'' Aditi yalvarırcasına Sid'e bakar. ''Onu orada öyle bırakamam. Hem sen kafamın dağılmasını istemiyormusun o adamı götürürsek kafam dağılacak.'' Sid çok şaşırır. Aditi ilk defa biri için bu kadar istekli konuşmuştu. Sid'in aklı kızda kalsa da Aditi'te yardım etmeye karar verdi. Arkadaşlarıyla mekanın arkasına gidip yerde yatan çocuğu sırtına aldı Sid. Eve kadar sırasıyla sırtlarına alırlar.
Yıkık harabe evlerine vardıklarında bir battaniyenin üstüne yatırdı çocuğu. Herkes dağıldı Sid de mekana geri gitti. Aditi hemen başucuna oturdu başına bir yastık koydu. Çocuğun ateşi vardı. Aditi kalktı bir kap bulup içine soğuk su doldurdu. Bir bez parçası bulup kabın içine attı. Tekrar çocuğun başucuna geldi. üzerinde ki sırılsıklam olmuş tşörtünü çıkardı. Çocuğun kaslı vücudu vardı. Islattığı bezi alnına koydu çocuk ilk irkildi. Kalan bezleride koluna ve boynuna serdi. Bu işlemi bezler kurudukça tekrarladı. Her bezi değiştiğinde çocuk bir şeyler sayıklıyordu ama ne dediği anlaşılmıyordu. Aditi çocuğun yüzünü ezberleyecek kadar uzun bakıyordu. Çocuk su diye sayıklamaya başladı. Aditi hemen kalkıp bakır su bardağı buldu içine su doldurup çocuğun yanına geldi. Çocuğun başından tutup su içirmeye çalıştı. Suyunu içerken yine o kömür gözleri yarım yamalak açıldı ve Aditi'ye bakmaya başladı.Aditi yine gözlerine odaklandı ilk defa bu kadar koyu bir çift göz görüyordu. Çocuğun teni o kadar beyazdı ki siyah gözleri çok belirgin duruyordu. Su içmeyi bıraktı çocuğun başını yastığa yavaşça geri koydu. Tekrar göz göze geldiler Aditi kalbinin sıkıştığını fark etti gözlerine bakarken. Çocuğun tekrar gözleri kapandı. Aditi ilk defa bu kadar değişik hissediyordu. Hatta daha önce kimse için bu kadar endişelenmemişti. Sid için bile hatta annesi içinde. Sadece mutlu hissediyordu. Onu çocuk gibi korumak istemişti aslında. Aşk dedikleri bu muydu? Eğer buysa çok güzel bir histi. Ömrünün sonuna kadar bakabilirdi ona. Adı neydi neler yapıyordu nerede yaşıyordu uyandığında ne olacaktı. Belki de sevecekti Aditi'yi evlenselerdi evlilik nasıl bir şeydi. Kafası ona dalmışken öylece uyuya kaldı. Sabah güneş yeni doğmaya başlamıştı. Aditi yerde uyandı başında yastık vardı. Aklına dün yaşadıkları geldi. Yattığı yerden hemen kalktı. Onun için getirdiği yastıkta kendisi uyanmıştı. Gece çok mu içmişti her şey hayal miydi? Hayal olamazdı gece onun için getirdiği bir kap bezler yerde duruyordu. O gitmişti hemde hiç bir şey söylemeden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muson
RomanceBir devir kapanıyor. Yürüyorum sokaklar boş bugün herkes törende olmalı.Kaldırımlar da sararmış yapraklar var.Kocaman iri yapraklar.Üzerimde taba rengi parka hava serin ama parka giyilecek kadar değil..Sanki yürümüyorum adım attığımı hissetmiyorum,u...