Ertesi gün kusmuk kokusu ve geniz acısıyla uyandı. Gözlerini açtığında gözlerini tavana dikti ilk defa bu kadar beyaz ve temiz bir tavan görüyordu. Çok bitkin hissediyordu. Burası neresiydi kimin eviydi.Dünden hiç bir şey hatırlamıyordu. Etrafı inceledi küçük karanlık bir odaydı çift kişilik rahat bir yatakta uyuyordu. Uzun zamandır böyle rahat bir yatakta uyumamıştı.Loş ışıktan seçebildiği kadarıyla köşede küçük bir kitaplık vardı aslında hiç kitap yoktu bir kaç biblo duruyordu. Gözlerini tekrar duvara dikti. Dün geceyi düşünmeye başladı. Yavaş yavaş aklına gelmeye başladı yüzler bulanık, kavga oldu, biri kucaklamıştı en son onu. Hayır düşündüğü şey olmamıştır diye panikle üzerinde ki elbiseleri kontrol etti.Elbiseleri üzerindeydi hatta kusmuk parçaları da üzerinde duruyordu.Kimse bu haliyle sevişmeyi bırak ona dokunamazdı.Kendisi bile tiksinmişti kokusundan. Duş almalıydı ama burası neresiydi. Odanın dışında kim ya da kimler vardı. Yatağın üstünde öylece oturdu. Biri odanın dışında yürüyordu ayak seslerini duyuyordu. Korkmaktan çok merak ediyordu nerede ve kiminle olduğunu. Aniden kapı açıldı dışarıda ki güneş ışığı gözlerinin kısılmasına sebep oldu. Giren adamın yüzünü tam göremiyordu ama ses tanıdık geldi. ''Hala yatakta mısın baş belası.Kalkmayı düşünmüyorsun sanırım.'' baş belası mı bunu söyleyende kimdi. Güneş yüzünden yüzünü seçemiyordu. Aditi hemen yataktan indi. Eliyle yüzüne gelen güneşi önledi. Çocuk pencereye doğru gidip perdeleri sonra da camı açtı. Aditi o an kömür karası gözleri tanıdı hemen. Hem kızmıştı hem şaşırmış ve mutlu değişik duygular yaşıyordu.Çok utanmıştı bu halde karşısına çıktığı için. Çok kötü koktuğunun farkındaydı. Ama kızgınlığını gizleyemedi hatta abartıp kaşlarını indirip işaret parmağını sallayarak ''Sen kim olduğunu sanıyorsun da bana baş belası diyorsun.'' dedi. Çocuk ruhsuz bir şekilde karşısında duruyordu.'' Değil misin bu aralar çok sık karşıma çıkmaya başladın. Çok konuşma da kalk ve git artık'' Aditi böyle bir tepki beklemiyordu neden bu kadar soğuktu. Dün gece ne kadar da tatlı konuşmuştu oysa. Aditi inmiş kaşlarını kaldırmadan ''Görmek istemiyordun neden getirdin beni buraya o zaman'' .Çocuk sinirle dönerek Aditi'nin üzerine yürüdü ''İçmeyi bilmiyorsun ama bara gidiyorsun hadi gittin neden içiyorsun seni uyarmıştım içme diye gördün mü ne oldu kustun hem de üzerime ve senin yüzünden kavgaya karıştım şimdi git buradan hadi''. Bu Aditi'nin bu çocuk tarafından kaçıncı kez kovuluşuydu. Daha önce kimse tarafından bu kadar ezilmemişti. Çocuk odadan çıktı uzun koridoru yürükten sonra mutfağa geçti. Mutfakta masanın üstünde ki ıvır zıvırı toplamaya başladı. Aditi çok utanmıştı yüzü kızarmıştı başını önüne eğip yanına gitti ''Şey ben kavga için kendim içinde özür dilerim'' dedi . Çocuk yüzüne dahi bakmadan ''Hadi git artık bir daha da çıkma karşıma''Aditi kafasını kaldırıp kapıya doğru yöneldi arkasından yine seslendi çocuk ''Bu arada ödeşmiş olduk ben de seni kurtardım bir daha beni arama'' Aditi kapıyı açıp tam çıkacaktı ki vazgeçti bu fırsat bir daha eline geçmezdi. Mutfağa doğru yürüdü kararlı ses tonuyla çocuğun kolundan çekip kendisine çekti. Gözlerinin içine bakarak ''Bu kadar kaba olmak zorunda mısın.Hem daha kahvaltı etmedik açım önce bir şeyler yiyelim''dedi. Aditi çocuğu geri itip kahvaltılık için buzdolabın kapısını açtı. İçinden yiyecekle dolu bir kaç kap çıkarıp masanın üzerine koydu.Çocuk şaşkın bir şekilde onu izliyordu. Aditi bir çift kömür karası gözlerin kendisinin izlediğinin farkındaydı. Bu kadar özgüvenin altında korkuda vardı. Bu adamın ne yapacağı belli değildi. Çocuk iyice kızmıştı ama karnı aç olduğu için sesi çıkmadı.
O sırada eve iki tane iri adam içeri girdi. Çocuk kalkıp yanlarına gitti içeride oturup sessizce konuşmaya başladılar. Aditi konuşulanları duymuyordu ama merak ediyordu. Çaktırmadan sessizce parmak ucunda salon kapısına kadar yürüdü. Kapıda durup dinlemeye başladı. O kadar sessiz konuşuyorlardı ki hiç bir şey anlaşılmıyordu. Adamlar oturdukları yerden birden kalktılar. Aditi koşar adım mutfağa geri döndü yakalanmak istemiyordu. Adamlar dışarı çıkarlarken Aditi onlara bakıyordu. Adamlar sert bakışlı biri şişman biri zayıf tekin olmayan tiplerdi. İçlerinden biri çocuğa dönüp ''Yeni kuryen mi?''dedi. Diğeri sinsice gülümseyerek ''İyi yapmışsın diğerini kovmakla bu iş görür.''dedi ve kapıyı açıp gittiler.Artık baş başa kalmışlardı tanışma vakti gelmişti Aditi kendini öne atıp elini uzattı heyecanla ''Ben Aditi''dedi gülümseyerek. Çocuk uzattığı eline baktı sonra yüzündeki sımsıcak gülümsemeye karşılık vermedi arkasını döndü uzun koridorda uzaklaşırken ''Nanhe '' dedi sadece.
O günden sonra Aditi hiç peşinden ayrılmadı Nanhe'nin. Nanhe duygusuz bir insandı Aditi'ye karşı hep tersti. Her işi birlikte ustaca yapardı ikisi artık ortaktı. Her türlü hap toz uyuşturucu gibi maddeleri alıp teslimatını yaparlardı. İsteyen herkese satardı Nanhe kendisi de kullanırdı. Aditi yaptığı işi sevmezdi ama Nanhe'nin yanında mutluydu. Nanhe zeki biriydi polise hiçbir zaman yakalanmamışlardı. Ta ki bugüne kadar ..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muson
Roman d'amourBir devir kapanıyor. Yürüyorum sokaklar boş bugün herkes törende olmalı.Kaldırımlar da sararmış yapraklar var.Kocaman iri yapraklar.Üzerimde taba rengi parka hava serin ama parka giyilecek kadar değil..Sanki yürümüyorum adım attığımı hissetmiyorum,u...