Uzun ve eğlenceli bir bölüm sizlerle =)
Ben bir kadının yanına gelmem,
Yüreğine al beni, oraya geldim.
Öyle geldim mi de bir kaç güne gitmem.
Hazır mısın yarim, ben o yerin sahibiyim...“Hazar...” dedi Fırat genç adamın odasına girerken.
Hazar her zamanki pencere kenarındaki çıkıntıda oturmuş, dışarıyı izliyordu. “Efendim abi.”“Bu hayatla ve benimle ne zaman barışacaksın? Kendini, bizi suçlamaktan ne zaman vazgeçeceksin Hazar?” diye sinirle söylendi.
“O geri geldiği zaman.”Fırat gözlerini yumdu, “Senin suçun değildi. Benim hiç değildi. Yeter artık.”
Hazar öfkeyle baktı abisine, “İkimizin suçuydu!” diye gürledi.
“Bilemezdim! Seni o halde görünce delirdim. Üstelik evde senden başka kimse de yoktu!”“Ama dönecekti. Biliyordum. Dönerdi. O hep giderdi, ama sonra bana geri dönerdi. Onun benden başka dostu yoktu.”
“Araştırdım Hazar. Kız uyuşturucu bağımlısıydı. Üstelik evde seni öyle baygın bulduğumda ne yapacağımı bilemedim. Sen kaçmadın, ben seni kaçırmadım. Sadece tedavin için gönderdim seni.”“O lanet tedaviyi olmak isteyen yoktu!” diye yeniden bağırdı abisine.
“Olmasaydın ölürdün geri zekalı. Durup ölmeni mi bekleseydim? Bunu mu istiyorsun benden?”
“Onu öldürdün ama!”Fırat onu kolundan tutup, kaldırdı. “Ben onu öldürmedim! Sen bana o ismi verdiğin an araştırdım. Buldum. Ama çok geçti. Senin evinde aşırı uyuşturucudan ölü bulunmuş.”
“Ben olsaydım ölmezdi.”
“Sen olmazdın o zaman.” Sonra Fırat daha sakin olmaya çalıştı, “Bak... Bizden tedavi olmamak için kaçtın. Senin kötülüğünü istiyormuş gibi davrandın. Bütün bunları iyileşememe korkusundan yaptın, kabul. Ama iyileştin işte Hazar. Aramızdasın.”“Ama o öldü! Aşık olduğum, uğruna ölümü göze aldığım tek kadın öldü!” dedi ağlayarak, “Üstelik benim aşkımı bilemeden...”
Fırat onu kendine çekip, sarıldı. “Hayat sürprizlerle dolu Hazar, yeterki sen kendine gel artık.”“Abi, yıllar geçti, ama içimdeki yangın da acı da geçmedi.”
“Geçmeyecek. Ama mutluluklar eklendikçe, alışacaksın oradaki varlığına ve bir bakacaksın ki bir süre sonra acısı sadece bir sızı olarak kalacak içinde. Ama yine de kalacak...”***
“Hayır, insanda biraz edep duygusu gelişir, böyle giyim mi olur Allah aşkına? Sen giydirir misin Dicle’ye? Yok giydirmezsin. Neden? Çünkü aklı başında hiç kimse giydirmez. Ama zaten beni de alakadar etmez.”
Fırat adamın neyden bahsettiğini anlamıyordu. Başını telefonuna gömmüş, kendi kendine konuşur gibi homurdanıp, duruyordu.
“Ne diyorsun Ferzan bir şey anlamadım? Ne giydirmem ben Dicle’ye?”
“Bak işine sen, senlik bir durum yok, zaten bunun da bir şey giydiği de yok.”“Ferzan sen iyi misin abicim? Bir garipsin bu aralar.”
“Ne aşkı? Aşık falan değilim. Sensin aşık!” sesi haddinden fazla huysuz çıkmıştı.Fırat kahkaha attı, “Ben aşık mısın demedim ki. Garipsin dedim.”
Ferzan kaşlarını çattı, “Sizsiniz garip! Asıl ben sizi anlamıyorum. O aşk böceği olan kişi sizden de garip. Zaten ben de İstanbul’a gidiyorum işim var,” diyerek kalktı ve adamın ofisinden çıkıp, gitti.“İstanbul’a mı dedi o? Bence şirkete demek istedi. Ama İstanbul’a dedi.” Başını sağa sola sallayıp, güldü ve dosyasına geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM DÖKÜLÜYOR SANA - Doğu Serisi II -FİNAL
RomanceYüreğini kapkaranlık sularda bırakan küçük bir çocuk... O karanlık sulara altı yılını gömen bir kız... DİCLE VE FIRAT... Aktıkları yerler apayrı olsa da yolları bir yerde birleşecekti. Onları birleştiren ise yine o karasular olacaktı... Daha on seki...