14.BÖLÜM - EVLİ OLMAK

9.6K 953 155
                                    


Bu hayatta her şeye sahip olmak değildi derdim,
Tek derdim yokluğunun siyah günleriydi sevgilim...
Her gün güzel bir güne uyanmaya mecalim de yok,
Bir sabahıma güneşim ol, sonra ölümüm olsun varsın gözlerin...

“Elimizde ne var?” diye sinirle sordu Fırat uçaktan inip gözlüklerini takarken. Murat ile Hazar birbirlerine bakarken bunu nasıl söyleyeceklerini bilemiyor gibilerdi. Fırat iki kardeşine sinirle baktı, “Bak zaten nişanlımı orada aklı bir böcekte olan abisine emanet edip, o doktor bozuntusuyla bıraktığım için çok sinirliyim, o yüzden çabuk konuşun, şu işi halledelim!”
“Şey abi...”

“Ne abi?” derken havaalanında çıkmış, adamından alıp silahını beline takmıştı.
“Aslında pek de silahlık bir durum yok.”
“Neden? Lan kız kardeşim nerede?!” diye gürledi. “Ne bu rahatlık?”

“Kocası kaçırdı. Yani aslında çok da kaçırmadı. Kocası zaten.”
Fırat iki kardeşine öfke ile bakıp, bağırdı, “Heja nerede?”

***

“Günaydın sevgili karıcığım, uyandın mı?” dedi Baran elinde kahvaltı tepsisi ile odaya girerken. “Bak ellerimle sana kahvaltı hazırladım. O kadar da romantik bir kocayım. Ya, sen daha değerimi bilme. Çok ayıp valla. Cehenneme gidersin, sonra orada ayrı düşeriz.”

Kız elleri, ağzı bağlıyken çırpındı. “Ama açıyorum ağzını, bağırıp duruyorsun. Sonra konu komşu aramız bozuk sanacak,” deyip sırıttı. “Daha yeni evliyiz biz. Cicim aylarındayız değil mi ama?” kız tekrar çırpınınca, “Bak ağzını açacağım ama bağırmak, kızmak yok kocaya. Sonra cehennemde yanarsın valla.”

Kızın ağzını açtığında “Ruh hastası, psikopat!” diye bağırdı.
“Bende seni seviyorum birtanem,” deyip kahvaltı tepsisini önüne koydu. Bir dilim ekmek alıp, önce tereyağı, üstüne de reçel sürüp kıza uzattı, ama ağzını yana çevirdi. “Ama yemezsen büyüyemezsin. Hadi aç ağzını.”

“Yemeyeceğim! Abim seni bulsun da o ellerini kırsın inşallah!”
“Biz Murat abinle anlaştık. Ben seni aldım o da kendi karısını.”
“Zorla aldın!”
“Hiç zorlama yok,” diyerek masumca başını eğdi. “Gayet adaletliydim.”

“Adamın karısını zapt ettin!” diye gürledi.
“Onlar da benim karımı zapt etmişlerdi. Dua edin o konağı yakmadım!” dedi bu sefer kendi sinirle.

“Halt edersin. Abimlerin eli de şimdi armut topluyor değil? Sanır mısın ki beni burada tutacaksın? İki saate kalmaz bu evi başına yıkarlar!”
Baran kızın oturduğu sandalyenin arka kısmına bir elini koyup kıza doğru eğildi ve teker teker kelimelerini kıza söyledi, “O zaman ben de Urfa’yı ateşe vermezsem adam değilim Heja. Kimse seni benden alamaz. Sen benimsin!”

“İntikamın ne olacak? Kız kardeşin ne olacak?”
Baran sandalyenin kenarını sıkarken, aynı anda dişlerini sıkıyordu. Alnındaki tüm damarlar belirginleşirken Heja ilk kez ondan korktuğunu hissetti.

“Senin bir suçun yok!” deyip, kızın ellerini çözüp, “Yemeğini ye,” dedi ve odadan hızla çıktı.
Kapıyı kilitleyince kendini avluya atıp derin derin nefesler aldı. Bilerek yapmıştı. Sırf onun canını yakmak, aklını bulandırmak için yapmıştı. Ama Baran artık siyah ile griyi birbirine karıştırmayacaktı. Hele beyazı hiç bulaştırmayacaktı o siyaha. Heja beyazıydı onun hayatının. Bembeyazdı.

***

Fırat delirmek üzereydi konağın ortasında sağa sola gidip duruyordu. “Nasıl ya, aklım almıyor. Bu kız konakta değil miydi? Adam her gün kapıdayken nasıl çıkmasına müsaade edersiniz?”
“Şey konaktaydı abi,” dedi Hazar Murat’a bakıp başını ‘sen yandın’ diyerek sallarken.

KALBİM DÖKÜLÜYOR SANA - Doğu Serisi II -FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin