"Pardon da, ne bok yiyorsunuz burada bu saate?" Jungkook çatık kaşlarıyla tam dibimizde bitip gözleri sürekli ben ve Taehyung üzerinde gezinirken yaptığım tek şey masummuş gibi tatlı tatlı gülümsemekti fakat Taehyung'un aniden çıkan sesiyle korkup ona dönmüştüm. Bu çocuk tam anlamıyla dengesizdi.
"Pardon da, sen bize nasıl hesap sorabiliyorsun Kookie? İki yaş büyüğüz senden." Taehyung adeta bize sinirle bakan Jungkook'un taklidini yaparak konuştuğunda -konuşmaya çalıştı desek daha doğru olurdu sanırım- kazandığımız tek şek küçük olandan daha da sinirli bakışlar ve Yoongi'nin gözlerini devirmesiydi. Gözlerim bir anlığına ona kaydığında sarhoşluğum bile onu gördüğümde heyecanlanmamı engelleyecek kadar güçlü değildi. Asık suratı bile bana dünyanın en güzel şeyiymiş gibi gelirken dudaklarından dökülen kelimelerle mayışacak gibi olmuştum.
"Akıl yaşınızın Jungkook'tan küçük olduğu belli. Hadi kalkın, gidiyoruz." Jungkook, Taehyung'a doğru atılırken kolumda hissettiğim Yoongi'nin sıkı elleri, kolumdan başlayıp tüm bedenime doğru bir çeşit elektrik akımı gönderirken yaptığım tek şey mızmızlanarak kolundan çıkmaktı. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum, canım bir şeyler yapmak istiyordu fakat ne istediğimi kestiremiyordum bile.
"Ya hyung! Siz de bize katılın, gitmek için daha erken." Sızlanarak ikisine baktığımda benden daha da beter olan Taehyung dediklerimle gülerek zıplamaya başlamıştı, Jungkook onu iki kolundan tutup yerine sabitleyene kadar.
"Saat sabahın dördü Jimin, yarın katılmamız gereken bir röportaj var, hatırlatayım." Kolumu bırakmayan eli daha da sıklaşarak beni kendisine doğru çekti ve kısık sesle konuşmadığı halde kulağıma doğru üflemesi tüm tüylerimin diken diken olmasını sağlamıştı. Bunu neden yapıyordu ki? En ufak hareketiyle bile beni nasıl alaşağı etmesini çok iyi biliyordu ve kahretsin ki o daha bunun farkında bile değildi. Sadece bakışlarından anlayabiliyordum bunu, benim varlığımın farkında değildi. Kanımdaki alkol aklımdan geçen ilk düşünceyi yaptırma kudretine sahipti ve ben şimdi de burada oturup ağlamak istiyordum.
"Hasiktir! Ben onu tamamiyle unuttum!" Taehyung şaşkınca ağzını aralayıp ellerini yanaklarına yerleştirdiğinde onu zar zor görebilmiştim çünkü ikimiz de bizi davetsiz ziyaret eden Jungkook ve Yoongi tarafından çekiliyorduk. Hayat garipti, daha dakikalar öncesinde ikisi için ağlıyorken şimdiyse kendimizi onların kolları arasında bulmamızın mantıklı açıklamasını bulmaya çalışıyordum fakat alkol çoktan beynimi adeta bir bulamaça çevirmişti.
"Aklında mıydı ki unutasın Tae?" Jungkook, biz mekandan çıkarken alayla konuştuğunda Yoongi'yle önümüzde oldukları için hareketlerini rahatlıkla görebiliyorduk ve Taehyung'un, kendisini sarıp sarmalayan Jungkook'un kolundan çıkmaya çalışması ve bir süre sonra bunu başardığı anın ilk saniyesinde yere doğru yalpalaması, başımı Yoongi'nin göğsüne doğru eğip kahkaha atmama sebebiyet vermişti. Burnuma dolan has kokuyla hızla gerçekliği kavradım, belimdeki eller olmasaydı ben de dalga geçtiğim Taehyung gibi yere doğru yalpalayabirdim.
Fakat damarlarımda dolaşan alkol yüzünden değildi, Yoongi'nin beni daha da sarhoş eden varlığıydı.
"Kapa çeneni yoksa ben başka yollarla kapatırım Kookie." Jungkook bir anlığına duraksamış ve kolları arasındaki sarhoşun ne dediğini anlamaya çalışırken onlara çarpmamak adına biz de durmuştuk, garip bir atmosfer etrafımızı sararken sarhoş arkadaşımın ne dediğini düşünmeye çalışıyordum ancak itiraflarından sonra aklıma tek bir ihtimal geliyordu.
"Y-yani..." Taehyung'un mahçup bakışları, garip bakışlarımızda gezindikten sonra tekrar Jungkook'a döndü ve beklemeden dudaklarına tam olarak tokadını geçirdi. Hiçbirimiz bunu beklemiyorduk ki Jungkook acıdan ahlamaya başlamış, Yoongi ise gözlerini pörtleterek izlemişti olayı. Bense yerimde sallana sallana gülüyordum. "Dudaklarına vururum, işte böyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wattpad
Fanficpark jimin, min yoongi'ye olan hislerini wattpad hikayelerine borçluydu. couples: yoonmin&taekook