Uyandığımda kendimi fena bir baş ağrısıyla dünden kalma bir halde bulacağımı falan düşünmüş fakat beklediğim gibi bir şeyi yaşamamıştım; yüzüm dünkü gibi Yoongi'nin boynuna sığınmış, kollarım belli ki tüm gece belini sarmalamayı bırakmamıştı. Birkaç saatlik uykuya ve içtiğim onca alkole rağmen kendimi olması gerektiğinden iyi hissediyordum. Buna Min Yoongi etkisi falan mı demeliydim, bilmiyorum fakat onun yanında uyuduğum için bunun etkisi büyüktü.
Bir saniye, onun yanında uyuduğum için mi?
Ben Yoongi ile birlikte mi uyumuştum?
Dünü düşünmeye başladım, aslında her andan aklımda kalan bir şeyler vardı fakat çoğu kesik kesikti. Eve geldiğimizi hatırlıyordum ancak buraya, onun odasına geldiğimizi hatırlayamıyordum. Aniden doğrulurken gıcırdayan yataktan dolayı hala uyuyan Yoongi hafifçe mırıldanmış ve belini saran kolumdan kurtulmasıyla benim olduğum tarafa dönerek uykusuna devam etmişti. Böyle geçen birkaç saniye boyunca onu izledim; onunla beraber uyuyalı epeyce bir vakit olmuştu ve bilirsiniz, zamanında ona karşı bu hisleri beslemiyorken pek de önemsemezdim ancak şu an ise günün ilk ışıkları yüzünde güzelce dolaşırken en güzel manzaranın bu olduğundan şüphem yoktu. Gün içerisinde genellike takındığı bıkmış ifadesinin kırıntısı bile yoktu; alt dudağı hafifçe büzüşmüş, kirpikleri penceren sızan hüzmelerden dolayı hafifçe kıpırdanıyordu. Bir an elimi uzatacak gibi oldum ancak sanki ünlü bir tablo, dokunulmaması gereken bir tarihi eser gibi kendimden sakındım onu. Bencilliğimi dün gecede bırakmış olmalıydım, şu an ise ona dokunamayacak kadar çekingendim.
Kapı büyük bir gürültüyle açılırken yerimden adeta zıplayarak şaşkın bakışlarımı kapıya döndürdüm. Hiçbir şey yokmuş gibi bize bakan Jungkook da beni gördüğü için şaşırmıştı, muhtemelen dünkü halimden sonra nasıl kalkmayı becerebildiğimi düşünüyordu ancak bakışlarım onu bulduğu gibi kaşlarım çatılmış ve salaklığı yüzünden sinirim tepeme çıkmıştı. Boşta kalan yastıklardan birini kapıp beklemeden ona fırlatmıştım, kapıyı kendine adeta bir kalkan olarak kullanırken sinirli halime gülmeye başladı.
"Gerizekalı, sessiz olsana azıcık! Yoongi hyung uyuyor." Kapının arasından omuzlarını silkerken kendini haklı çıkarmaya çalışması daha da sinirlerimi bozmuştu.
"Zaten sizi kaldırmak için geldim de sen nasıl kalktın ya? Taehyung hala fosur fosur uyuyor." Kendi dediğine kendi gülerken gözlerimi devirdim ve elimi gitmesi için ona doğru savurdum.
"Tamam ben kaldırırım, Yoongi hyung'u da kaldırıp geliyorum. Tanrı aşkına, git ve daha fazla ses çıkarmamaya çalış!" Daha cümlemi bitirmemi bekleyemeden koridora adımlarken yüzümü Yoongi'ye döndüğümde dedikleriyle tekrar göz devirmiştim.
"Yarım saate hazır olun, röportaja geç kalacağız yoksa!" Evet, hiçbir şey yokmuş gibi bir de bununla uğraşacaktık. Muhtemelen yakında çıkacak albüm için sorular sorulacaktı fakat az önceki dinçliğimden eser kalmamış gibi omuzlarıma çöken ani yorgunlukla olmam gereken yere geçmek, Yoongi'nin kucağına geri dönmek ve uykumun geri kalanını onun kollarında doya doya çekmek istiyordum fakat onu kaldırmam gerektiğinin farkındaydım. Zaten grupta Yoongi'yi uykusundan kaldırabilen tek insan olduğum için bu görev her türlü bana düşüyordu; zihnimin, yeni uyanmışlığın getirdiği mayışmışlıktan arındığı her saniye aslında arkama bakmadan kaçma isteğim giderek artıyordu çünkü daha demin aklıma düşen düşüncelerden biri de yalnızca dün gece cesur olacağım ile ilgili saçmalıklardı. Burdan anlayabilirdim ki dün gece olmaması gereken bir şeyler olmuştu ve işte, deli gibi korkan tarafım yavaş yavaş kendini gösteriyordu.
"Yoongi hyung... Hey... Geç kalıyoruz Yoongi hyung..." Bana geri dönen şey hafif mırıltılar ve yerinden biraz kıpırdanma olduğu için elim yavaşça ona doğru uzandı. Acelemiz olmasaydı bu işe kalkışmazdım fakat yetişmemiz gereken bir röportaj vardı ve onu hemen uyandırmak için aklıma gelen tek yöntem buydu. Parmaklarım yavaşça yanaklarını es geçip boynuna, hemen ardından kulak arkasına değdi ve tam orayı pek de hafıf olmayacak şekilde okşamaya başladığımda gözleri aniden aralanıp doğruldu. Ani hareketiyle ben de korkup hafifçe geri çekildiğimde gözleri beni buldu. Benimkilerle buluşan bakışlarında ufacık bir sinir veya nefret kırıntısıyla karşılaşmadığım halde tüylerim diken diken olmuştu; size daha önceleri Yoongi'nin gözlerinden ne hissettiğini çıkarabildiğinizi söylemiştim ya, ilk defa dediğimin arkasında duramıyordum. Çünkü öylesine farklı ve öylesine derin bakıyordu ki şu an, bundan ne çıkarmam gerektiğini anlayamıyordum bile.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wattpad
Fanfictionpark jimin, min yoongi'ye olan hislerini wattpad hikayelerine borçluydu. couples: yoonmin&taekook