"Bu 'sorma kardeş gecesi' denen gecede, neler yapıyorsunuz?" demişti Jimin merakla, dudak büzüp koltukta yayıldım biraz.
"Anlayacağına inancım olsaydı, anlatırdım." dediğimde, Min ji koluma vurmuştu.
"Sen ona bakma, Sun yeon işte." diyip gülerek, Jimin'in ağzının içine düşmeye devam etmişti.
Resmen şuan gözümün önünde, vıcık vıcık bakışıyorlardı.
Tanrım! Annem gitti bunlar başladı.
"Ya doktor, alt tarafı tabaklara koyacaksın hazır şeyleri. Amma beceriksizsin be!" diye bağırmıştım mutfağa doğru.
"Gelip yardım etmeye ne dersin?" diye cevapladığında, göz devirmiştim.
Ayağı kalkıp, ayaklarımı yere sürte sürte mutfağa gittim.
"Bensiz bir işide becersen keşke." diyip dudak büzdüm ve yanına ilerledim.
Bir iki büyük kase çıkartıp, içlerine cipsleri döktüm.
Bir yandamda yiyordum tabi ki.
"Yardıma gel demiştim, yemeye değil." diyip güldüğünde, kaşlarımı havalandırdım.
Ardından elimdeki cipsi ağzına tıkıştırıp, omuz silktim.
"Al sende ye o zaman, elini tutan mı var?" dediğimde, gülmüş ve ağzındaki cipsi öğütmeye başlamıştı.
"Ayrıca ben niye sana yardım edeyim ki? Yap işte, hulk gibi adamsın. Yorulmazsın." dediğimde, yanıma gelip tezgaha kalçasını yaslamıştı.
Ben ise dolapdan aldığım soğuk kahveye pipeti sokup, bir yudum aldım.
"Artk yavaş yavaş çözüyor gibiyim seni, bu beni mutlu ediyor. Çünkü garip bir vakasın." diyip, uzanarak soğuk kahvemin pipetini ağzına aldı ve bir iki yudum içti.
