Yağmur
Nahide olan biten herşeyi anlattığında açık olan ağzımı kapatmak için elimle çenemi yukarı kaldırdım. En yakın arkadaşım senelerdir neler yaşamış ama ben bir gün olsun onun ne halde olduğunu görememişim. Kendime şu an o kadar çok kızıyordum ki.
"Hadi silelim göz yaşlarını sana ağlamak yakışmıyor." Bir yandan konuşurken bir yandan da gözyaşlarını elime aldığım peçeteyle sildim. Onu ilk kez böyle ağlarken görüyordum ve içimin acısını engelleyemiyordum. Ağlaması durunca kalkıp bir bardak su doldurdum ve içmesi için ona uzattım. Tam bu sırada çalan zille ikimizde birbirimize baktık. İkimizde birini beklemiyorduk. Nahide elindeki bardağı masaya bırakırken bende kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm kişilerle şoka girmiştim. Güneş ve Tuna ellerinde poşetlerle karşımda dikiliyorlardı. İkisinin bizim evimizde ne işi vardı? Haber vermeden iki tane kızın evine neden geliyorlardı ki?
"Yağmur'cum kapıda ağaç olduk. İçeri almayacaksan söyle daha da beklemeyelim, gidelim." Tuna'nın sesini duymamla yerimde sıçrarken kapıyı girmeleri için sonuna kadar açtım.
"Yok girin, kusura bakmayın sizi görmeyi beklemediğim için şaşırdım." Gerçekten bugün kimseyi beklemiyordum hele ki Güneş'i görmeyi hiç beklemiyordum. Güneş kapıdan içeri girerken beni baştan aşağı süzdü ve muzipce güldü. Önce neden güldüğünü anlayamadım daha sonra üstüme kısaca göz gezdirdiğimde neye güldüğünü anladım. Üstümde ayıcıklı uyku tulumum vardı ve içinde ne kadar komik göründüğümü tahmin edebiliyordum. Elimle yüzümü kapattım utandığımı belli etmemek için lakin Güneş gözlerini hala üstümden çekmediği için yaptığım şeyin hiç bir öneminin olmadığını fark ettim.
"Çok yakışmış." Gözleri öyle bir bakıyordu ki sanki bu tulumun içinde değil de gelinliğin içindeymişim gibiydi.
"Alt üstü bir uyku tulumu ama yinede görüşün için teşekkür ederim." Elindeki poşetleri almak istedim fakat poşetleri elime vermek yerine mutfağa yürümeye başladı. Güneş mutfağın kapısına yaklaşırken aklıma gelen şeyle Güneş'in kolundan tutup onun içeri girmesini engelledim. En son Nahide'yi mutfakta yalnız bırakmıştım ve Tuna'da elindekileri bırakmak için mutfağa gitmişti. Belki ikisi bu sayede biraz yalnız kalırdı, bende eğer başarabilirsem Güneş'in ağzını yoklardım. Güneş kolunu tutmam karşısında şaşırdı ve yüzü çok değişik bir hal aldı.
Elimi kolundan çekerken ,"Şey." dedim. "Benim sana sormak istediğim birşey var." Acaba beni yanlış anlar mıydı? Neden yanlış anlayacaktı ki sonuçta ben arkadaşımı düşünüyordum. Güneş sorumu beklerken ben dilime gelen bir kaç kelimeyi ağzımdan çıkarıverdim. "Tuna nasıl biri ?" Sorduğum soruyu idrak ettiğimde yüzümü buruşturdum. Ben zaten Tuna'yı okul açılmadan 3 ay öncesine kadar tanıyordum sadece çok samimiyetimiz yoktu. Güneş yaptığım salaklığı anlamış olacak ki güldü. Ah be kızım daha yaratıcı olsana, Tuna nasıl biri ne demek. Tamam arkadaşını satmazdı ama en azından ağzından birşeyler kaçırırdı belki.
"Tuna, Nahide için burada merak etme. Sadece herşey çok acele olsun istemiyor bu yüzden yavaştan alıyor bazı şeyleri." Hım demek ki Tuna Bey'de bizim kıza karşı boş değildi. O zaman bu durumu en kısa zamanda Nahide'ye açıklamalıydım ki daha fazla üzülmemeliydi.
"Şey ben onu sormak isteme- aman bildiğin onu sormak istemiştim. Arkadaşımı düşünemem mi ne var bunda? Ama sen onu sormak istediğimi nasıl anladın?" Güneş kahkaha atarken şaşkınlıkla ona bakıyordum.
Kollarımı göğsümde birleştirip "Söylediğim şeyde gülecek birşey bulamıyorum ben ama neyse." dedim.
"Ani ruh değişimine güldüm, ilk kez yanımda böyle davrandın." Kahkahası tebessümme dönerken bu kez ben onun bu haline gülmeye başladım. "Ben senin her halini biliyorum, sana ait herşeyi. Sen benim varlığımı bilmezken ben senin varlığınla nefes almaya başladığım günleri bilirim." Söylediği şeyleri idrak ettiğimde içimin titrediğini hissettim. Beni gerçekten bu denli seviyor muydu? Karşılık görüp görmeyeceğini bilmeden bana bu kadar mı değer veriyordu? Artık fark ettiğim birşey vardı ki o da şuydu, Güneş beni etkilemeye başlamıştı. Evet artık bildiğim tek şey tam olarak buydu. Beni kısa sürede etkisi altına alabiliyordu. Ve ben bunun iyi bir his mi yoksa kötü bir his mi olduğunu bilmiyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/118765813-288-k697202.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş'e Tutuluş
RomantizmYağmur, gözü okuldan başka birşeyi görmeyen genç bir kız. Güneş, Yağmur'un damlalarının altında ıslanırken aşkı ilk kez tatmış olan genç bir adam. "Sana olmaz diyorum, nefesini de kendini de boşuna yorma. Peşimi bırak, arama, sorma, mesaj atma." Ge...