1. bölüm - Berdel

32.7K 628 107
                                    

"Göğsünün tam üst kısmından vurulmuş. Bilinci açık fakat çok kan kaybetmiş." Hemşire Tülin'in verdiği sonuçlarla hastayı direk ameliyathaneye aldık. Ellerimi yıkayıp eldivenlerimi giyerken fazla acele ettiğim için elim ayağım birbirine dolaşıyordu. Bu işe başlayalı henüz altı ay olmuştu. Sanırım bir elli yıl geçse de hep heyecanlı olacaktım.

Zorlukla da olsa hastanın göğsünden çıkarabilmiştim kurşunu fakat hasta dayanamamamıştı. Yirmili yaşlarının ortasında oldukça genç birisiydi. Beyaz teni kana bulanırken daha fazla dayanamayıp gözümden bir damla yaş firar etmişti.

İlk defa böyle birşey yaşıyordum. Altı aydır görevdeydim fakat henüz üç kez ameliyata girmiştim. İkisi gayet başarılı geçerken bu olmamıştı.

Eldivenim kan olmuştu. Peki zihnim? Ben böyle birşeyle nasıl başa çıkacaktım. Bunları en başından bu yana biliyordum. Yeri geldiğinde çok fazla kişiyi sevindirecek bazenleride üzecektim. Ama bu ilkim olduğu için dayanamamıştım. Bir insan dünyadan kopmuştu. Bir annenin, bir babanın yüreği sızlayacaktı. Belkide evliydi. Hamile bir karısı olması muhtemeldi. Bu düşünceler beni üzmekten başka birşey yapmıyordu.

Yapı olarak oldukça kırılgan fakat dik başlı biriydim. En ufak şeye üzülürken bunu karşımdaki insanlara belli etmezdim. Her gece yatağımda, yastığıma sarılarak ağladım günleri ben bilirdim.

Daha fazla dayanamayıp kendimi hastadan uzaklaştırdım. İşaret parmağına takılı olan monitör tek bir ses halinde ötmeye başladı. Beynimde bu ses bana on kat fazla geliyordu.

Ameliyathanede iki doktor üç hemşireydik. Benden daha bilgili olan doktor Yavuz yanıma geldi ve elini omzuma koydu. Kırk yaşında, işinde bilgili bir doktordu.

"Sen yanlış birşey yapmadın. Kurtarmaya çalıştık ama olmadı. Kalp masajına bile yanıt vermedi. Kendini harap etme Gül. Onun vakti buraya kadarmış." Başımı olumsuz anlamda salladım. Yapabilirdim. Kurtarabilirdim. O mermiyi biraz daha hızlı çıkarabilirdim.

"Şimdi git ve ailesine bu haberi ver. Üzülecekler ve kendini buna hazırla."

"Ben bunu yapamam. Dayanamam." Nasıl denirdi bir anneye evladın öldü? Hangi yürek kaldırabilirdi bunu? Kim bilir ne hayalleri vardı.

"Yapacaksın. Bu işi öğrenmek istiyorsan güçlü olmayı da öğreneceksin. Aksi halde hep geride kalırsın." Güç verir bir şekilde elimi sıktı. Ailemi özlediğim için bana babacıl bir tavırla yaklaşması yüzümde gülümsemeye neden oldu. Ne ara çöktüğümü bilmediğim yerden kalkarken eldivenlerimi çıkarıp ellerimi yıkadım. Kan kokusu ilk defa beni sarsıyordu.

Bir anlık gözümün önü kararır gibi oldu fakat hemen toparladım kendimi. Yapabilirsin Gül, sen çok güçlü bir kadınsın. Herşeyi başardın. Bunu mu başaramayacaksın? Sen zorlu şartlar altında okudun. Ailen sana okumaman için baskı yapsada onları karşına alarak bugünlere geldin. Sen başarılı bir kadınsın.

Kendime cesaret verip ameliyathaneden çıktım. Hastanın yakınları hemen başıma üşüştü. Koridor o kadar kalabalıktı ki yutkunmadan edemedim. Toplasak otuz kişi varlardı ve ben birinin belinde silah görmüştüm. Derin bir nefes aldım.

Hastanın annesi tahmin ettiğim kadın ellerime yapışmış ağlıyordu. "Ne oldu yavruma Doktor Hanım? Nasıl durumu iyi mi?" Zorlukla konuşuyordu ve gözleri kırmızıydı. Ağlamaktan sesi gitmişti. Gözlerim dolsa da belli etmedim. Sakin kalmalıydım.

"Hastayı kaybettik." Ağzımdan zorlukla çıkan iki cümle sesli bir çığlığa neden olmuştu. Annesi yere çöküp feryat ederken dudağımı sıkmaktan canım acıyordu. Herkes gözyaşına boğulurken yüreğimde hissettiğim sızı beni öldürecek gibiydi.

Doktor Hanım (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin