Multimedya = İkra
Öncelikle şunu söylemek isterim ki önceki bölüm çok fazla ilgi görmedi yada şöyle söylemek gerekirse okuyan çok Fazla kişiydi fakat oy verip yorum yapan yoktu. Bu yüzden bu bölüme sınır koyuyorum.
120 vote + 70 yorum istiyorum sizden. (Yb yazan yorumlar sayılmıyor.)
Üzgünüm bende böyle yapmak istemezdim ama beni buna 'okuyup yorum veya vote vermeyen kişiler' mecbur etti.
Sınır geçilirse yeni bölüm gelir.
Sizi çok seviyorum..❤
🎉20k olduk🎉
Bu tatili kabul etmekle iyi mi etmiştim bilmiyorum. Ne kadar süre kalacağımızı kimse söylememişti. Belki bir gün, belki bir hafta yada bir ay. Sebepsizce içim hiç rahat değildi. Çınar ile aynı evde yalnız kalacaktım sonuçta. Ne denli rahat olabilirdim ki?
Derin bir iç çekip camdan dışarıya, yoldaki sarı ışıklara bakmaya başladım. Önümüzde tamı tamına onbir saat vardı. Yaklaşık bir gün boyunca arabada yol gidecektik ve ben buna hazır değildim. Genelde uzun yolculuk yaptığım zaman beni yol tutardı ve midemde bulantılar başlardı. Şimdilik öyle şeyler hissetmiyordum. İlerleyen saatlerde olabilirdi.
"Kalacağımız yer şehre yarım saat uzaklıkta. O yüzden ilk başta şehre gidip market alışverişi yapmalıyız."
Bana rapor verdiğine sevindim. Yada konuştuğuna çünkü sıkıntıdan ölmek üzereydim. Yaklaşık iki saattir yoldaydık.
"Neden oraya gidiyoruz ki? Evde nasıl boş boş oturuyorsak orada da öyle olacağız. Bir amacımız yok yani."
Kısa bir süreliğine başını çevirip yüzüme baktı. Sonrasında ise kafası tekrar çevirerek yola dikkat kesildi.
"Tabiki de boş boş oturmayacağız. Atlarımız var orada. At bineriz, yürüyüş yaparız, berrak akarsuyu var, belki piknik yapar ve hemen ardından suya gireriz."
Benim adıma yaptığı planlara dudak büktüm. Güzel şeylerdi fakat Çınar'la yapılacak şeyler kesinlikle değildi.
"Çınar benim sana söylemek istediğim birşey var."
Başını bana çevirdiğinde bu kez onu ikaz ederek yola bakmasını sağladım. İkimizide öldürecek miydi?
"Söyle."
Sesi sakin çıkıyordu fakat az önce dediğim şeylerden sonra rengi kırmızıya dönmüştü. Bu sinirlendiğinin işaretiydi. Pekala, kendini hazırlasın çünkü şimdi söyleyeceğim şeylerle kaza yapabilirdi.
"Ben boşanmak istiyorum."
Yaptığı âni frenle neredeyse cama yapışıyordum. İyi ki arabaya binmeden önce emniyet kemerimi bağlamıştım. Aksi halde şuan hayatta bile olmayabilirdim. Elimi kalbimin üstüne koyup Çınar'ın yüzüne baktım. Düşünceli ve öfkeli duruyordu. Bana bakmıyor oluşu olayı daha fazla korkutucu kılıyordu.
"Sen ne dediğinin farkında mısın?! Beni deli etme Gül. Yemin ederim kendimi tutamam ve sonunda canı yanan sen olursun!"
Sesinin tonu yüzünden fazlasıyla irkilmiştim fakat geri adım atmaya niyetim yoktu.
"Biz anlaşamıyoruz anlasana. Birbirimize alışamadık. Sen beni sevemedin, bende seni. İkimizde ayrı dünyaların insanlarıyız."
Bazen klişeler gerçek olmaktan başka bir işe yaramıyordu. Dediklerimde o kadar haklıydım ki Çınar bunu çok iyi biliyordu. Bir aydır evliydik ve bu bir ay beni çok yormuştu. Sürekli kavga ve didişme içindeydik. Bu evlilikte ters giden çok fazla şey vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Hanım (TÖRE)
Teen Fiction"Benden kaçabileceğini mi sandın? Nereye kaçsan bulurum seni. İntikamımı almadan sana yaşamak yok." O, Çınar Soyluydu. Bir çift yakıcı mavi gözlerin sahibi. * "Ben birşey yapmadım. Yalvarırım boşa beni artık. Bitir bu acıyı." Ben Gül Zaloğlu, berdel...