7. Bölüm - Dudaklar

14K 437 75
                                    


Multimedya= Gül

Bazen küçük bir sır hayatınızı altüst edebilirdi. Siz onu çok iyi sakladığınızı sanardınız fakat işin içinde görgü tanığı varsa işte ozaman sır, sır değildi. Bir laf vardı ya hani, iki kişinin bildiği sır, sır değildir diye. Benimkisi de ona dönmüştü. Bu sır, Kadir babanın, Kadriye hanımın, Çınar'ın ve benim sırrımdı. Aslında bana göre sır bile değildi. Defalarca Emine anneye bunu söylemek istemiştim fakat hep birşeyler bana engel olmuştu.

Korkuyordum. Çınar ile Kadriye hanımın bana davrandığı gibi davranmasından korkuyordum. Bu evde tek dayanağım oydu. Benim arkamı herkesten koruyan fakat oğlundan koruyamayan oydu. Yinede bu yetiyordu bana. Ya o da onlar gibi davransaydı? İşte ozaman çekilmez olurdu bu ev. Zaten cehennem gibiydi. Üstüne biraz daha alev atmaktan başka bir işe yaramazdı.

Gözlerimi birkaç defa kırpıştırdım. Âni gelen baş dönmesi ile dayanamaz hâle gelmiştim. Şimdi ne olacaktı? Emine anne benden soğuyacaktı. Belki bir daha yüzüme bile bakmazdı. Kadriye hanım gibi davranırdı belki. Henüz onu tanımıyordum. Ne yapacağını bilmiyordum.

Masadaki bütün çatal, bıçak sesleri susarken onlar gibi bize de sükût düşmüştü. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Ne kalkıp gidecek mecalim vardı ne de birinin yüzüne bakacak hâlim. Bağırmak istiyordum. Ben yapmadım, neden beni suçluyorsunuz? Demek istiyordum. Bir o kadar da susmak.

"Bu doğru mu Gül?"

Emine annenin söylediği sözlerle birlikte gözlerim hemen onu bulmuştu. Ben sinirlenir sanıyordum fakat sesinde en ufak kızgınlık sezmemiştim. Bu biraz olsun umut düşürdü yüreğime.

"Doğru fakat ben her defasında söylemekten yoruldum. Hasta bana getirildiği..."

"Kes!"

Çınar'ın âni sesi beni sustururken sinirden gözlerim dolmuştu. Ne yapsam inanamayacaktı bana. Hastane raporlarını bile görse inanmayacaktı. Çünkü bir insan neyi isterse, ona inanırdı. Bu yalan yada gerçek fark etmezdi.

Bu kez kalkıp odama doğru koştum. Gözyaşlarımı tutamıyordum artık. Herkesin içinde sözümü keserek gururumu kırması canımı çok yakmıştı. Odaya girerek hızla kapattım kapıyı. Olduğum yere çökerken gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile. Bugün bizim evliliğimizin ilk günüydü fakat bana daha çok cehennemden birgün gibi geliyordu.

Sabahtan bu yana işittiğim lafların haddi hesabı yoktu. Neden bukadar acımasızlardı? Anlayamıyordum. İstesemde anlayamayacaktım.

Kendimi zar zor toparlayıp odamdaki balkona çıktım. Önü avluya bakıyordu. Gözlerim Emine anne ve Çınar'a takıldı. Birşeyler konuşuyorlardı. Sesleri bu kata gelmediği için duyamıyordum. Zaten duymakta istemiyordum. Ta ki Emine anne benim olduğum katı işaret edip Çınar bütün dikkatini bana verene kadar. Bir anlık gözgöze gelişimizle yanmış gibi hissetmiştim. Hızla gözlerimi kapatıp odama geçtim.

Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Biraz olsun ferahlamıştım. Kendimi tekrardan odaya atarken gözlerim saate takıldı. Dokuz buçuktu.

Buralardan erken yatılıp erken kalkıldığı için yatağın örtüsünü açarak içine girdim. Üstümü değiştirmek istemiyordum. Bugün yorulmuş hatta biraz terlemiş olabilirdim. Fakat sıkıntı değildi. Yanımda yatan bir kocam yoktu. Dün gelmediği gibi yine gelmeyecekti. Dün yanımda olmadığı gibi yine olmayacaktı. Olmasını da istemiyordum zaten.

***

Sabah gözlerimi güneş ışınlarıyla açtım. Açtığım bile sayılmazdı aslında. İki dakika kırpıp geri kapatmıştım. Ellerimi kollarımı havaya atarak gerneştim. Uzun bir süre sonra ilk defa böyle uyumuştum. Konağın yorgunluğundan olabilirdi. Şikayetçi değildim. Eğer böyle huzurlu uyuyacaksam, geç saatlere kadar yorulabilirdim.

Doktor Hanım (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin