Multimedya = Gül1.Okuma listelerinize eklediğiniz için teşekkür ederim. 😇
2.Gizli okuyucular, pamuk eller votelere 🙄
3.Yeni bölümü normalde çarşamba günü atacaktım fakat tatile çıkıyorum 😇
4.Büyük ihtimalle vaktim olmaz bu yüzden erkenden paylaşıyorum. İyi okumalar sevgili okurlarım.
İstekler, istekler ve istekler.
İnsanlar neden benden hep bir şeyler istiyorlardı? Hayatımı ve geriye kalan her şeyimi almışlardı benden. Daha benden ne istiyorlardı? Şimdi de bir bebek. Çınar ve benden olacak bir bebek. Yapamazdım. Daha ben bile bu evliliğe alışmamışken hatta Çınar'a bile yakınlık kuramazken ondan bir bebek istemiyordum. Bana yaklaşmasına bile katlanamıyordum. Dokunmasına nasıl izin verecektim?
Korkuyordum. İstemiyorum desem yine bana zorla dokunur muydu? Canımı çok acıtır mıydı? Yüreğimi yaralar mıydı tekrar? Kanatır mıydı yine beni?
Korkuyordum. Bir gün gelirde Çınar'ı severim diye korkuyordum. Bana yaşattıklarını unutmam mümkün değildi fakat ben hep affedici bir insandım. Şuan ayaklarıma kapansa ve bende af dilese affeder miydim? Bilmiyorum. Bu bilinmezlik beni oradan oraya savuruyordu. Ruhuma kelepçeler takıyordu sanki.
"Ben istemiyorum."
Elimdeki çatalı bırakıp ağzımı peçete ile sildim. Öyle bir tepkisiz kalmıştım ki ben bile şaşırmıştım. Havadan sudan konuşuyormuşuz gibi umursamazdım. Halbuki önemli bir olaydı. Bir bebekten bahsediyorduk. Buraya gelin olarak geldiğime göre bir torun vermeliydim. En azından onlar böyle düşünüyordu.
Normal bir evlilikte çocuğu ne zaman istedikleri eşlere bırakılırdı fakat burada aile büyükleri karar veriyordu. Bir de kuma olayı vardı. Eğer ben bu aileye bir çocuk veremezsem başka bir kadın getirilecekti. Böyle bir şey gerçekleşirse benden mutlusu olmazdı.
"Ne demek istemiyorum? Ben istiyorum Gül."
Adımı ağzından duymak tuhaf hissettirmişti. Benden bir çocuk istediğini bilmiyordum. Ben onun gözünde ne olduğu belirsiz bir kadındım sonuçta.
"Senin istemenle olmuyor. Sen benden nefret ediyorsun, benden olan çocuğu nasıl seveceksin?"
Gözlerime bakakaldı. Cevap vermek istiyor gibiydi fakat söyleyecek sözü yoktu. Haklıydım çünkü. Beni gördüğü ilk andan bu yana nefret duyuyordu. Gözlerinde görebiliyordum.
"O benim evladım olacak, elbette onu seveceğim. Görüyorsun ki Betül'ü de sevmiyorum fakat Rüya'yı seviyorum."
Dolaylı yoldan beni sevmediğini söylemişti. Asılan suratıma lanetler okudum. Neden üzülüyordum ki? Bu benim işime gelirdi. Beni sevmemesi, benden her an boşanabileceği anlamına geliyordu. Kararımı vermiştim. Çocuk yapmayacaktım. Eğer Çınar ile bir çocuğum olursa bu evden gitmem zor olurdu. Ne çocuğumu bu evdekilere bırakabilirdim ne de özgürlüğümden vazgeçebilirdim. Her halükarda bu eve hapis olurdum.
“İstemiyorum, anlamadın mı? Senden bir çocuğum olsun istemiyorum. Ben yaşadıkça buna izin vermeyeceğim.”
Gözleri öfkeden kızarırken umurumda değildi. Kızıp, her yeri yakıp yıkabilirdi. Benim kararım netti ve her türlü sonuca razıydım.
“Beni sinirlendirme Gül! Bana karşı gelemezsin, istediğimi zorla da aldığımı bilirsin. Beni buna mecbur etme.”
Yaptığı ima ile bu kez ben öfkelendim. Hışımla ayağa kalkıp karşısına dikildim. O da aynı şekilde ayağa kalkarak karşıma geçti. İkimizde burnumuzdan soluyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Hanım (TÖRE)
Novela Juvenil"Benden kaçabileceğini mi sandın? Nereye kaçsan bulurum seni. İntikamımı almadan sana yaşamak yok." O, Çınar Soyluydu. Bir çift yakıcı mavi gözlerin sahibi. * "Ben birşey yapmadım. Yalvarırım boşa beni artık. Bitir bu acıyı." Ben Gül Zaloğlu, berdel...