17. Bölüm - Kırgın

10.6K 419 107
                                    


Bol pasaj yorumu lütfen aşklarım ❤🥀

Solmuş bir çiçek yeniden açar mıydı? Özüne dökülen bir damla su, onu eskisi gibi yapar mıydı? Bu biraz çiçeğe, biraz da suya bağlıydı. Açmak isteyen çiçek her türlü açar, can olmak isteyen su her türlü can olurdu çiçeğe. Ben yeniden açar mıydım? Çınar ağacının gölgesinde kalmış, güneşi göremeyince solan bir güldüm. Çınar ağacı, minik gül için kesmek istedi dallarını yani duvarlarını. Güneşi görür müydüm peki? Çınar gerçekten buna izin verir miydi? Benim için kendinden ödün verir miydi?

Bu sorular yüzünden cevapsız bırakmıştım onu. Hastaneden çıkalı bir gün olmuştu. Çınar üç gün hastanede zorlukla yatmış çıkma gününü iple çekmişti.

Yine hapishaneme gelmiştim. Bu evi, yuvam olarak benimsemek istiyordum fakat engel olan bir şeyler vardı. Kendimi buraya ait hissedemiyordum.

Yolun yorgunluğuyla beraber kendimi bitap düşmüş hissediyordum. Çınar'ı odasına çıkardım ve yatağa yatması için elimden geleni yaptım. Yatmak istemiyordu bir türlü.

"Üç gündür yatıyorum zaten. Biraz daha yatarsam kriz geçiririm. Hem şirkete gitmem gerek, işlerden uzak kaldım."

Yatakta oturur pozisyona gelip kalkmaya çalıştı. Bedeninden iteleyerek geri yatırdım.

"Saçmalama, korkma batmaz şirket. Senin yokluğunda işler bence daha mükemmel gitmiştir. Senin gibi inatçı ve disiplinli bir adamla çalışmak zordur. Eminim herkes şuan mutlu."

Çınar yüzüme aval aval bakarken gerçekleri söylediğim için mutsuz değildim. Çınar çekilmez biriydi. Birazda şımarık biri olması onu tamamiyen zor biri yapıyordu.

"Ben olmasam o iş yeri ne hâle gelir biliyor musun? Batar!"

"Bilmiyorum çünkü ne iş yaptığını ve nasıl insanlarla çalıştığın hakkında bir fikrim yok."

Haksız değildim. Çınar'ı tam anlamıyla tanımıyordum. Sadece ailesi ile olan ilişkisini ve karakterini biliyordum. Örneğin arkadaşı var mı, varsa arası nasıl? Yada ne iş yapar, oradaki insanlara nasıl davranır? Bilmediğim çok fazla şey vardı. Aynısı onun içinde geçerliydi. Beni tanımıyordu. Ailemle ilişkimi bile bilmiyordu. Benden daha da gerideydi.

"Ayakkabı tasarım, imalat ve satış üzerine bir şirket. Tek bir marka ve her türden ayakkabı tasarlanıp satışa sunuluyor."

Başımı sallamakla yetindim. Onun hakkında bir şeyi daha öğrenmek iyi miydi? Bilmiyorum. Tek bildiğim son günlerde çok sık konuşmamızdı. Bir ay önceki Çınar'la Gül birbirinin yüzüne dâhi bakmıyordu.

"Sen mi tasarlıyorsun?"

Güldü. Komik bir söz etmediğim halde hemde.

"Hayır. Özel tasarımcılarımız var. Ben sadece onaylıyorum."

"Aynı durum. Sonuçta beğenmediğini onaylamıyorsun."

Haklı olduğumu anlayınca cevap veremedi. Ayakkabı tasarlamanın ince bir iş olduğunu biliyordum. Çınar'ın bu işi yaptığına kimse inanmazdı. Bu tür konularda yalan söylemeyen biri olduğunu bilmesem bende inanmazdım.

"Yarın kardeşinin düğünü var."

İlk söylediğinde anlamamıştım fakat söylediği cümleyi kavrayınca hüzün çökmüştü yüreğime. Onun için harcadığım hayatıma rağmen sonuçların hüsran olması acıydı. Bana söylediği son cümleleri hâlâ unutmuş değildim. Bana o sözleri söylerken bile babamın aklını yıkadığını düşünmüştüm. Yine suç kondurmamıştım ona. Şimdi anlıyordum. Gerçekten evlenmeyi istemeseydi, her türlü giderdi o evden. Ona yanıma gelmesini söylediğim halde babamın sözünü çiğnemeyeceğini söylemezdi.

Doktor Hanım (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin