Lütfen okuyun...
Öncelikle kitabım hakkında gelişmeleri bundan sonra duvarımda paylaşacağım. Gecikmesi yada günü gibi vs. Beni takip ederek bildirim kutunuza düşürebilirsiniz.
Not: Oy ve yorumlarını eksik etmeyin lütfen. Emeğime bu karşılığı çok görmeyin 😇 (teşekkürler)
Multimedya: Gül ve Çınar
Çınar'ın dudakları bana o kadar yasaklıydı ki, öpüşme bile sayılmayacak eylemimiz, fazla tatlıydı. Dudaklarını, dudaklarımın üstünde hissettiğim an ben değildim. Yada ben orada değildim. Bütün uzuvlarımı kaybetmiş gibi hissediyordum. Kıpırdayacak hâlim yoktu. Dokunsalar ağlayacak gibi olmuştum. Neydi bu hissettiğim? Hayatımda böyle bir şeyi daha önce hiç yaşamamıştım. Her ne kadar Çınardan nefret etsem de neden hep ilklerim o oluyordu?
İlk defa bir erkekle uyumuş, ilk defa evlenmiştim. İlk defa bir adamla aynı odayı paylaşmış, ilk defa bir adam dudaklarımı öpmüştü. Öpmek bile sayılmazdı aslında. Dudakları dudaklarıma değmişti.
Gözlerimin içine yoğun bir bakışla baktı. Bende öyle bakıyordum. Üstümden itmeliydim onu fakat ellerim tutmuyor gibiydi. Neler oluyordu bana? Ben bu değildim. Bir erkeğin en ufak hareketinden etkilenen bir kız değildim. Benim hiç sevgilim olmamıştı. Bir erkeğe nasıl davranılır bilmiyordum. Babamla aynı ortamda çok bulunmadığımız için bilmiyordum.
Tam onu üstümden itmek için harekete geçecektim ki kapı aniden açılınca içeri Dicle girdi. Çınar ile kafalarımız aynı anda oraya dönünce hızla ittim onu. Geri çekilerek yerde oturur bir hâle geldi. Bu sırada Dicle özür dileyerek çıktı odadan.
Yerde doğrulurken ardından hızla ayağa kalktım. Üstümü başımı hızla düzelterek banyoya gittim. Kapıyı ardımdan kilitlerken olduğum yere çöktüm. Ağlamak istiyordum. Nedeni bilmediğim hâlde hemde. Ellerim çok fazla titriyor ve beynimden alev çıkıyormuş gibi hissettim. Gerçekten, neler oluyordu bana?
Derin nefesler alarak kendimi sakinleştirdim. Yanlışlıkla oldu Gül, bilerek yapmadı, endişe edecek bir şey yok. Son kez derin nefes alıp çıktım banyodan. Çınar odada yoktu. Büyük ihtimalle yemek yemek için aşağı inmişti. Kendimi cesaretlendirip ben de aşağı indim. Herkes yemek masasında oturuyordu. Çınar'a bakmayarak oturdum yerime. Çok, çok utanıyordum. Buna alışık olan kişilerde vardı fakat ben değildim. Ben ilk defa birinin dudakları ile tanışıyordum.
Dicle yüzüme munzur bir ifade ile bakmaya başlayınca yanmaya başladım. Sesli bir şekilde yutkunurken dikkatimi yemeğe vermeye çalıştım. Olmuyordu. Üzerimdeki bakışlarını hissediyordum.
Başka bir şey ile ilgilenmeye çalıştığımda ise Rüya'nın masada olmadığını gördüm.
"Rüya nerede?"
Ortaya attığım soruyla Emine anne gülümsemiş yüzüme bakmıştı.
"Odasında telefon ile oynuyor, sonra yemek istiyormuş."
Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı olumsuz anlamda salladım. Ben ona çocukluğunu yaşama fırsatı veriyorken evdekiler bunu bozuyordu. Bir çocuğun yemek vaktinde masada olmaması da ne demekti? Bir çocuk bu kadar şımartılmamalıydı. Düzenli bir yaşantısı olması için elimden geleni ardıma koymayacaktım. Kendi kendime söz vermiştim.
"Onun için telefon saatleri belirledim ve bu süre içerisinde sadece çocuk uygulamaları ile oynayabilir. Ayrıca kahvaltı ve yemek saatlerinde masada olması lazım. Bu düzene alışmalı."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Hanım (TÖRE)
Teen Fiction"Benden kaçabileceğini mi sandın? Nereye kaçsan bulurum seni. İntikamımı almadan sana yaşamak yok." O, Çınar Soyluydu. Bir çift yakıcı mavi gözlerin sahibi. * "Ben birşey yapmadım. Yalvarırım boşa beni artık. Bitir bu acıyı." Ben Gül Zaloğlu, berdel...