Videodaki müzik eşliğinde okuyun lütfen 😊
"Anne, bebeğin ayağı neden morarmış? Doktora haber verelim anne! Bebeğime bir şey oluyor!"
Harun'un telaşlı sesiyle uykulu gözlerimi korkuyla açıp bebeğime baktım. Gülsüm anne, bebeğimin alt bezini değiştirirken Harun ise bebeğin ayağını tutmuş, korkuyla bağırıyordu.
"Sakin ol oğlum..." Demesine kalmadan bedenimdeki acıya rağmen hızla yerimden kalkıp oğlumun ayağına baktım. Fakat anormal bir durum görünmüyordu.
"Ne olmuş ayağına?"
"O ayakta bir şey yok. Buna baksanan mosmor. Sesi de çıkmıyor oğlumun. Doktor nerede?"
Harun telaşla odadan dışarı çıkacakken kolunu tutup gitmesine engel oldum.
"Korkma, bir şey yok. Boya izi o. Ayak izini almışlar."
"Nasıl yani? Morluk değil mi o?" Diye şaşkın halde bebeğin ayağına bakarken Gülsüm annenin azarını işitti.
"Değil tabi. Konuşmama fırsat vermiyorsun ki anlatayım. Ortalığı ayağa kaldırmakta birebirsin. Lohusa haliyle kadını da korkuttun."
Sanki az önce ortalığı ayağa kaldıran o değilmiş gibi gayet keyifli bir şekilde bebeğimizin üzerine eğilip şikayetlenmeye başladı.
"Babanın çektiklerini görüyorsun değil mi oğlum? Sen babadan yanasın değil mi? Sen babanın oğlusun."
Odanın kapısının açılmasıyla içeri giren hemşire, bebeğimi alıp götürünce Harun da peşinden gitmişti. Birkaç dakika sonra Harun, kucağında bebeğimle içeri gitmişti. Bebeğim için için ağlarken Harun ise söyleniyordu.
"Bunlarda hiç vicdan kalmamış. Boyu kadar iğneyi batırdılar, sesimi çıkarmadım. Topuğundan kan alacaklar diye kan bırakmadılar oğlumda."
Mihriban abla bebeği Harun'dan alıp açıkta kalan bacağını kapatırken hemşire tekrar içeri girmişti.
"Beyefendi, kan alma işlemi tamamlanmadan bebeği götüremezsiniz."
"Hastanenizin kan ihtiyacını benim bebeğimden mi karşılayacaksınız? Bir damla kanı var zaten. Onu da siz sömürdünüz."
"Bu tahlillerin yapılması zorunlu. Bebeğinizin ilerde sağlık sorunu yaşamaması için gerekli önlemleri almaya çalışıyoruz."
"Biz alırız o önlemleri. Annesi, babası var burda. Dikkat ederiz oğlumuza."
Harun, hemşireye sert çıkarken Mihriban abla ise bebeği alıp çıkmıştı odadan. Hemşire de ardından çıkarken Harun'un gitmesine engel oldum.
"Ablamın yaptığını görüyor musun? Kaşla göz arasında götürdü çocuğu."
"Neden bu kadar abartıyorsun? Bırak doktorlar işini yapsın."
"Sen nasıl annesin. Kendi çocuğuna acımıyorsun."
"Benim senden çok yüreğim yandı bebeğimi o halde görünce. Ama böyle yaparak ona zarar veriyorsun. İzin verseydin çocuğun canı daha az acıyacaktı."
"Ben onun babasıyım. Onu her şeyden korumalıyım."
"Senin korumak dediğin şey, bazen ona zarar verebilir. İyiliği için gerekirse canı acıyacak, ağlayacak."
Harun'un elini avuçlarımın içine alıp gözlerine bakarak konuşurken sinirli bakışları yumuşamaya başlamıştı. Ellerimdeki elini öptüğümde huzuru hissettim ellerinde. Gülümseyerek yanıma oturup alnıma kondurduğu öpücükle verdi karşılığını. Başımı Harun'un göğsüne yaslarken koluyla bedenimi sarışı, bütün yorgunluğuma, ağrılarıma ilaç gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRE BEDEL
SpiritualBEDEL SERİSİ 2 Biz, hayatımızla ilgili planlarımızı yaparken kaderimizin, bize hiç ummadığımız yollar çizdiğinden habersizdik. Nazlı ve Harun.. Yıllardır birbirilerinden nefret ederken, kaderlerinin birlikte yazıldığından habersizlerdi. Yaşadıkları...