(39) SON PİŞMANLIK

19.8K 1.7K 461
                                    

HARUN'UN AĞZINDAN

Nazlı'yı otele bırakıp çıkmıştım ama içim hiç rahat değildi. Tuhaf bir sıkıntı vardı içimde. Aşağıda beni bekleyen arkadaşlarımın yanına giderken hala gidip gitmemekte kararsızdım. Ama bunca yıldan sonra bir araya gelmişken kırmak istemiyordum. Zaten bir daha buralara yolum düşmeyecekti.

"Baştan anlaşalım; ben alkol kullanmıyorum artık. Ve en fazla iki saat kalıp döneceğim."

"Senin kılıbık olacağın ta o zamanlardan belliydi. Karının eline vermişsin ipleri."

"O ipi çekerse Harun'un ümüğünü sıkar."

"Tamam yavrucuğum. Sütünü içirip yollarız seni. Fırça yemeni istemeyiz."

"Sonra mazallah izin vermez bir daha dışarı çıkmana."

"Ben size geldiğimde parmağında alyans yoktu Harun. Eşin önlemini almış buraya gelmeden önce."

Arkadaşlarım kendi aralarında benle alay ettikçe acıyarak izledim onları.

"Ben, ailenin ne demek olduğunu eşimle daha iyi öğrendim. Sırf geçmiş günlerimizin hatrına hamile eşimi yabancı bir yerde tek başına bırakıp sizle geliyorum. Karım için endişelenmek kılıbıklıksa onla da gurur duyarım. İnşallah sizin de benim gibi bir hayatınız olur ve beni anlarsınız."

"Ah yapma böyle Harun. Ağlatacaksın beni. Sen giderken ben dönüyordum o yoldan. Kimse için hayatını feda etmemen gerektiğini anladığında çok geç kalmazsın umarım." Diyen Beyza'ya cevap bile verme gereği duymadım.

Ben bunca zaman bu kadın için mi yanmıştım? Yoksa benim sevdiğim Beyza bu değil miydi? Evet evet bu değildi. Benim sevdiğim Beyza daha iyiydi. Sevmeyi bilmiyordu, bencildi ama böyle biri değildi. Böyle ukala ve saygısız değildi. Ya da benim gözümü kör etmişti aşkı. Sahi ben aşık mıydım böyle bir kadına? Bunca yıl yüreğime yük ettiğim neydi.

Peki ya Nazlı? Hayatta sevemem dediğim kadın! Gözümdeki perde kalkınca daha iyi anlamıştım Nazlı'nın kıymetini. Beyza gözümde düştükçe Nazlı'nın değeri artıyordu. Ve ben aylardır böyle bir kadın için, hayatıma güneş gibi doğan kadını, bebeğimin annesini üzmüştüm.

Buraya geldiğimde endişeliydim. Nazlı'ya karşı ufak da olsa bir hata yapıp onu kırmaktan korkuyordum, kendimden korkuyordum. Nazlı bana güveniyordu ve bunu her zaman belli ediyordu. Şimdi ise iyiki diyordum. "İyiki geldim ve gerçek Beyza'yı tanıdım." Yüreğimde ona dair tek kalan his pişmanlıktı. Onun yüzünden Nazlı'ya yaşattıklarımın pişmanlığı.

Israrıma rağmen alkolsüz mekana gitmeyi kabul etmemişlerdi. Hep birlikte gittiğimiz mekanda hepsi birer içki alırken ben ise alkolsüz içecek istemiştim. Önceden eğlendiğim, birlikte olmaktan zevk aldığım insanların arasında sıkılmaya başlamıştım bile. Sinan, evli olduğu halde eşine haber bile vermemişti ve bunla övünüyordu. Arayan eşini tersleyip telefonu kapatması canımı sıkmıştı.

"Kalkalım artık. Geç oldu." Deyişime tepkiler yükselmeye başladı.

"Şuraya geleli bir saat bile olmadı. Ne sıkıcı biri oldun sen."

"Siz devam edin o halde. Bana müsaade."

"Biz senin için toplandık, senin için burdayız. Sen ise kaçmanın derdindesin."

"Nazlı..." Diye söze başlamak isteyen Beyza'ya sert tavırla "Sus" diye bağırmamla neye uğradığını şaşırdı. Artık onun adını anmasına tahammülüm yoktu. Şimdiye kadar yaptıklarını görmezden gelmiştim ama sabrım tükenmeye başlamıştı.

"Bir daha Nazlı'nın adını ağzına almayacaksın. O benim karım. Çocuğumun annesi. Sizin hayatınızda ailenin bir önemi olmayabilir ama Nazlı benim hayatımın ta kendisi. Benim evliliğim, sizin ağzınızda alay konusu olmayacak kadar değerli."

ÖMRE BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin