(58) FİNAL

18.2K 1.3K 271
                                    

Biliyorum şaşırdınız ama ben de inanamıyorum hala. Final olmuşuz.

BİR YIL SONRA

"Annne"

"Aa! Ne! Anne mi dedin sen? Hayatım duydun mu? Anne dedi. Bana dedi."

"Yanlış duymuşsundur hatun."

"Hayır yanlış duymadım. Anne dedi. Bir daha söyle oğlum. Hadi meleğim. Aann-nee."

"Annnee."

"Ah kurban olurum seni yaradana. Ne güzel dilin var senin. Hadi bir daha. Babayı kıskandıralım. Hadi ann-ne."

"Oğlum baba de hadi baaabb-baaaa."

"Dur ya çocuğumun üstüne gitme."

"Ne güzel konuşuyorsun sen öyle. Bakma sen anneye. Baa-baaa. Hadi yavrum."

Üstüne gitmemizle Yusufcan huysuzlanınca kucağıma alıp sakinleştirdim. Oğlum ilk kez konuşuyordu. Bir yaşını geçtiği halde henüz yürümeye başlamamıştı. Oğlumun ağzından anne deyişini duymak paha biçilmez bir mutluluktu.

"Oğlum en çok anneyi seviyor. Tabi anne diyecek."

"Olsun be hatunum. Oğlumuz gelişsin de varsın baba demesin."

"Zaman ne çabuk geçiyor. Daha düne kadar küçücüktü. Yarın büyüyecek. Belli bir süre sonra bize ihtiyacı kalmayacak."

"Şuna bak ya koca adam olacak... Yusuf nerede?"

"Bilmem. Şimdi burdaydı. Mutfak!"

Mutfaktan gelen tıkırtılarla hızla mutfağa koşarken Yusuf'u yine dolapta bulduk. Öğlen katlayıp çekmeceye yerleştirdiğim sofra örtüleri yine yerlerdeydi. Bizi görünce otuz iki dişiyle sırıtamadı çünkü henüz dört dişi çıkmıştı. Masumca gülümserken dişleri çok tatlı duruyordu.

"Dolaplara kilit yaptırdık ama ulaşamadığı yer kalmıyor. Bu defa da çekmecelere dadandı minik fare."

Harun, Yusuf'u alıp içeri götürünce örtüleri katlayıp yerine yerleştirdim yine. Tekrar içeri girdiğimde Harun, Yusuf'u kucağına oturtmuş, konuşuyordu.

"Baaa-baa. Hadi oğlum bak baba demek daha kolay. Baa..."

"Çocuğumu sıkıştırma. Ne kadar kıskançsın sen ya."

"Sohbet ediyoruz oğlumla. Karışma sen hatun."

"Babaya bakma sen oğlum. Kıskandı bizi. Sen en çok anneyi seviyorsun değil mi?"

"Annnee." Diyerek gülümsemesiyle o yanakları ısırmamak için kendimi zor tuttum.

Yusuf benim dünyamdı. Ondan önceki hayatım çok anlamsız geliyordu sanki. Sahi Yusuf olmadan önce ne yapıyordum ben? Hayatım nasıldı. Oğlum, Rabbimin en güzel hediyesiydi bana.

Annelik bambaşka bir şeydi. Oğlumun canı yandığında benim canım daha fazla yanıyordu. Yusuf'un gülüşü huzurun anahtarıydı.

Yusuf'u yatağına koyup uyuttuktan sonra yatağa girdim. Gün boyu yoruyordu beni Yusuf. Üstelik Yusuf'tan başka üç çocuğum daha vardı benden ilgi bekleyen. Onları kesinlikle ihmal edemezdim.

Harun da ardımdan yatağa girince sardığı kolları arasına girip başımı göğsüne yasladım.

"Vay be Yusuf da büyüdü hatunum. Konuşmaya bile başladı."

"Evet hayatım. Allah'ın izniyle yakında yürümeye de başlayacak. Eğitimi çok iyi gidiyor."

"Yusuf da büyüdü. Yakında kocaman olur."

ÖMRE BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin