Üç yıl olmuştu nişanlanalı. Yasin'in okulu bitmişti ve askere gidecekti. Benim ise son yılımdı okulda. Önümüzdeki yıl ikimiz de evlilik için hazır olacaktık.
Zaman geçtikçe Yasin'le mutlu olacağımıza dair umutlarım yok oluyordu. Hiçbir şey umduğum gibi gitmiyordu. Nişanlılık dönemim kabusa dönüşmüştü neredeyse. Aileme bir şey söyleyemiyordum çünkü, onlar istemediği halde ben ısrar etmiştim Yasin'le evlenmek için. Ailemin uyarılarına rağmen ben, Yasin'le olmayı istemiştim. Artık geri dönülmez bir yola girmiştim.
Tek sorunum Yasin'le değildi. Ailesiyle de anlaşmazlıklar yaşanıyordu. Henüz düğünümüze birkaç yıl varken başlamıştı fikir ayrılıkları. Ben ise her şeyi zamana bırakmıştım. Ne eski hevesim vardı artık ne de heyecanım. Gerek Yasin'le, gerek ailesiyle yaşanan sorunlar uzaklaştırıyordu beni Yasin'den. Ona karşı eski sevgim de kalmamıştı. Sadece sabrediyordum, evlenince bazı şeyler yoluna girer diye ümit ediyordum.
Yasin'le arama gerekli mesafeyi koymaya çalışıyordum. O ise bu durumdan öylesine rahatsızdı ki dini nikah kıymaya bile karar vermişti. Tabiiki kesinlikle reddetmiştik bunu.
Arada bir birlikte dışarı çıkıyorduk ve kalabalık yerlere gidiyorduk. Bazen Tuğba ya da Betül yanımızdayken sahile gidiyorduk. Birlikte vakit geçirdiğimiz halde yetmiyordu Yasin'e. Onun amacı başbaşa kalmak ve yakınlaşmaktı. Buna izin vermeyişim hep sorun oluyordu aramızda.
Artık okula gitmediği için yine aynı sorunlar başlamıştı. Okulda olduğu dönemlerimiz daha sorunsuz geçiyordu. Mutlu olduğumuz zamanlar da oluyordu. Bazı zamanlar kalbimi çok kötü kırar ve ardından barışmak için yapmadığı kalmazdı. Ben onu affedene kadar beni şımartmak için elinden geleni yapardı.
Yine kalbimi kırmıştı ve ard arda özür mesajları gönderip duruyordu. Ne kalp kurmaktan çekinirdi ne de özür dilemekten. Bu defaki tartışma sebebimiz, Elif ablama gitmek isteyişimdi.
"Gidemezsin hiçbir yere. Ne işin var senin oralarda?"
"Senden izin istemedim zaten, haber veriyorum. Gittiğim yer ablamın evi. Şuan ailemin söz hakkı var benim üzerimde. Sen de nişanlım olduğun için haber verdim."
"Sorun da burda işte. Beni yok saymaktan vazgeç. Nişanlın olduğum için en çok benim söz hakkım var senin üzerinde."
"Peki o söz hakkı bende neden yok? Arkadaşlarınla tatile gittiğini başkalarından duyuyorum. Üstelik kız arkadaşların da varmış yanında."
"Sana teklif ettim, gelseydin onlarla gitmezdim. Senin gitmene izin vermiyorum. O Harun mudur nedir, o herifin yakınında olmanı istemiyorum."
Her zamanki gibi yine takıntı yapacak birini bulmuştu. Benim, kendisine uzak durmama rağmen başka erkeklerle samimi olduğumu düşünüyordu sanırım. Harun'u ise sadece ablamların, umre dönüşü evimize geldiğinde görmüştü. Ondan nefret etmekte haklıydı ama beni ondan kıskanmasına anlam veremiyordum. Harun, dünyada en son yakınlaşacağım erkek bile olamazdı.
Yasin beni kısıtlarken kendisi kızlarla arkadaşlık etmekten çekinmiyordu. Hatta birlikte tatile gittiği arkadaşlarının arasında da kızlar vardı. Bahanesi ise, "Sen benle gelmediğin için sana inat ettim." Yaptığı her hareket git gide gözümden düşürüyordu Yasin'i.
Birkaç gün boyunca Yasin'in aramalarına cevap vermedim. Artık sesini bile duymak istemiyordum. Bir süre ondan uzak durmak istiyordum.
İçimdekileri kimseye anlatamıyordum. Yasin benim hayatıma giren tek erkekti. Ondan başkasıyla olabileceğimi düşünemiyordum. Bana bunca yaptıklarına rağmen çok bağlanmıştım ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRE BEDEL
EspiritualBEDEL SERİSİ 2 Biz, hayatımızla ilgili planlarımızı yaparken kaderimizin, bize hiç ummadığımız yollar çizdiğinden habersizdik. Nazlı ve Harun.. Yıllardır birbirilerinden nefret ederken, kaderlerinin birlikte yazıldığından habersizlerdi. Yaşadıkları...