Gözümü yeni güne açtığımda Harun'un kolları arasındaydım. Göğsündeki başımı kaldırıp yastığa koyarak yüzünü seyrettim yakından.
Dün gece Harun'a teslim etmiştim bedenimi. Aradaki bütün duvarları yıkarak onun olmuştum. Önce kendimi mecbur hissettiğim için yaklaşsam da kendi isteğimle onla birlikte olmuştum. Aramızda sınır yoktu artık.
Yatakta canım sıkılmıştı artık. Tatil günü, uyandıran olmasa akşama kadar uyurdu Harun. Yataktan çıkıp üzerime rahat bir kıyafet giyerek mutfağa gittim. Artık kendime ait bir mutfağım vardı.
Kahvaltı hazırlarken aklım çocuklarda kalmıştı. Bugün görmediğim için özlemiştim. Avluda seslerini duymamla pencereden bakınca orda oynadıklarını gördüm. Perdenin arkasından baktığım için beni göremiyorlardı ama gözleri sürekli evimdeydi.
Üzerime uygun bir kıyafet geçirip başımı örterek pencereyi açıp çocukları izlemeye başladım. Beni farketmeleri uzun sürmemişti. "Teyzeciğim!" Diyerek pencerenin önüne koşunca içten bir gülümsemeyle karşıladım onları.
"Yeni komşularım da çok tatlıymış. Evime misafir olurlar mı acaba?" Deyişimle birbirilerine baktılar.
"Babam dedi ki, bugün rahat bırakın teyzenizi. Evinde dinlensin biraz."
"Peki o halde. Babanızın sözünden çıkmayalım. Kahvaltıdan sonra ben size misafirliğe gelirim. Olur mu?"
Çocuklar sevinçle dediğimi onayladıktan sonra evlerine girdiler. Babalarının onlara söylediğinin aksini yaptırmak istemiyordum.
Kahvaltı hazırlamaya devam ederken arkamdan gelen sesle irkildim bir anda. Harun "Kolay gelsin hatunum." Derken yanıma yaklaşmıştı.
"Sağol." Diyerek başımı eğip işime devam ederken Harun'un belime dolanan kolunu hissettim. Utancımdan başımı kaldırıp yüzüne bakamıyordum.
"Yeni evimizde rahat giyinmeni beklerken daha da kapanmışsın." Deyişiyle üzerimdeki kapalı kıyafetle eşarbı çıkarmayı unuttuğumu farkettim.
"Ben... çocuklarla konuşurken öyle şey ettim."
Sofraya tabak taşıma bahanesiyle Harun'un kollarından sıyrılıp sofrayı kurmaya başladım. Harun'un bakışları üzerimdeyken elim ayağıma dolaşıyordu. Dün geceden sonra beni böyle seyretmesi çok utanç vericiydi benim için. Gece yaşadıklarımız aklıma geldikçe uzun bir süre Harun'la bir araya gelmemeyi isterdim. Benim aksime Harun gayet rahattı.
Dolaptan aldığım tabak, titreyen elimden kayıp düşerken refleks olarak geri adım atınca arkamdaki tezgaha çarptım. Tezgahın kenarında duran peynir tabağına çarpmamla tabak yeri boylamıştı bu kez. İlk kez böyle sakarlık yapmıştım ve paniklemiştim. Cam kırıklarına basmamak için geri adım atmamla Harun kolumu tutup diğer tarafa çekti.
"Sakin ol sakin! Arkanda çaydanlık var."
"Tamam ben şimdi toplarım buraları. Sen içeri girer misin lütfen."
"Asıl sen içeri girer misin lütfen. İlk günden evi başımıza yıktın. Mutfağın geri kalanı sağlam kalsın."
"Hep senin yüzünden. Ne işin var mutfakta. Sen gelene kadar her yer sağlamdı."
"Haklısın hatunum, hep benim yüzümden. Lanet olası çekiciliğimle yıktırdım ortalığı. Bu senin suçun değil."
Harun'un, eliyle çeneme yaptığı baskıyla yerdeki bakışlarım yukarı kalkmıştı ama yüzüne bakmıyordum. Aslında içimden boynuna sıkıca sarılmak geliyordu. Alev alev yanan yanaklarımı elleri arasına alarak bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRE BEDEL
EspiritualBEDEL SERİSİ 2 Biz, hayatımızla ilgili planlarımızı yaparken kaderimizin, bize hiç ummadığımız yollar çizdiğinden habersizdik. Nazlı ve Harun.. Yıllardır birbirilerinden nefret ederken, kaderlerinin birlikte yazıldığından habersizlerdi. Yaşadıkları...