Yasin hırsla yanımızdan uzaklaşıp giderken elimin hala Harun'un elinde olduğunu farkettim. Yasin'in şokunu yaşarken elimi tutmasına engel olamamıştım. Elimi çekmeye çalışırken Harun daha da sıkmıştı elimi.
"Bıraksana elimi ya." Diye sinirli tavrıma karşın Harun gülümseyerek yüzüme baktı.
"Şimdi bu herif hiç senin elini tutmadı mı?"
Elimi zor da olsa elinden çektiğimde Yasin'in oturduğu yerde bizi izlediğini farkettim.
"Bir daha sakın deneme bunu. Elimi tutma cesaretini nerden buluyorsun sen?"
"O it, senin sahipli olduğunu bilecek, ona göre davranacak."
"Ben sahipli değilim. Hayvan değilim ben. Sahiplenilmeye ihtiyacım yok."
Harun'la konuşurken doktorun odadan çıktığını farkedince hemen annemin yanına girdim. Tuğba'nın yüzüne bile bakmadım yanından geçerken. Harun da benle birlikte gelirken, Yasin geç girmişti içeri. Tuğbanın yanına gelmesiyle Tuğba'nın uzattığı elini tuttu.
"Nerde kaldın aşkım? Merak ettim seni."
"İşim vardı aşkım. Burdayım merak etme. Bundan sonra hep yanındayım."
Yasin'in iki yüzlü hali midemi bulandırıyordu. Onun gibi biri için yıllarımı harcadığıma. inanamıyordum. Ve Tuğba gibi birine güvenip herşeyimi paylaşacak kadar yakın gördüğüm için kızıyordum kendime. İkisi de ilk kez gerçek yüzleriyle karşımdaydı. Ve ikisi de layığını bulmuştu.
Yasin'le Tuğba'nın sarmaş dolaş halinin aksine benle Harun yabancı gibi mesafeleydik. Kısa süre sonra abim yanımıza gelmişti. İçeri girer girmez Yasin'e takılmıştı gözü. Bir sorun çıkar korkusuyla endişeyle baktım abime. Abim yanımıza geldikten sonra Harun yerinden kalktı.
"Ben dışarı çıkayım. Bir şey lazım olursa haber verirsiniz." Demesiyle abim bana baktı.
"Sen de çık."
"Çıkamam abi. Annemin yanından ayrılamam."
"Çık diyorsam çık. Harun, götür Nazlı'yı, dışarda bekleyin. Bir şey lazım olursa çağırırım ben."
Abimin sert tavrı karşısında çıkmaktan başka çarem kalmamıştı. Yasin burda olduğu için beni gönderdiği belliydi. Harun'la birlikte hastanenin kafesine gidip oturduk. Bir süre Harun'la hiç konuşmadan sessizce çaylarımızı yudumladık. Ondan uzak kalmaya öyle alışmıştım ki onla konuşmak gelmiyordu içimden. Uzun süren sessizliği bozan Harun oldu.
"Biliyor musun, hala şaka gibi geliyor. Senle nişanlı olduğuma inanamıyorum."
"Biliyorum, benim gibi biriyle nişanlı olmak inanılmaz bir şeydir. Hayal bile edemezsin." Diyerek alaycı konuşmam Harun'u güldürmüştü. Aslında Harun'un bu konudaki düşüncesini merak ediyordum sürekli. Hiç sorma imkanı bulamamıştım. Belki çok geçti ama bunu öğrenmem gerekiyordu.
"Ne senin ne de benim aklımıza gelmezdi böyle bir şeyin olabileceği. Nasıl oldu ben de anlamadım. Annen, beni sana almak istediğini söylediğinde gülüp geçerdik. İmkansız gelirdi bana."
"Vay be! Senin imkansızındım demek. Böyle mükemmel birine sahip olmak her kız için imkansızdır. Kıymetimi bil."
Harun beni, benim sözlerimle vurunca zafer kazanmış edasıyla arkasına yaslanıp gülümsedi. Benim aklımda ise hala aynı soru vardı.
"Peki sen.. senin isteğinle mi oldu?" Dememle Harun'un "Hayır" demesi bir oldu. Beklemediğim cevap karşısında ne diyeceğimi şaşırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRE BEDEL
EspiritualBEDEL SERİSİ 2 Biz, hayatımızla ilgili planlarımızı yaparken kaderimizin, bize hiç ummadığımız yollar çizdiğinden habersizdik. Nazlı ve Harun.. Yıllardır birbirilerinden nefret ederken, kaderlerinin birlikte yazıldığından habersizlerdi. Yaşadıkları...