19 aralık 2017
Ellerimle sayfaları çevirdim.
Bir dergi okuyordum,modellerin olduğu. Aslında hayalim bir manken,model falan olmaktı. Kim bilir belki de gelecekte ünlü bir manken olurdum?Kitapevinde'ki insanlara göz gezdirdim. Bazıları kremit rengi koltukta yayılarak kitap okuyor bazıları ise sandalyelerde ders çalışıyorlardı. Bende kitapevinin ortasında kocaman olan ağaca yaslanıyordum. Evet kitapevinin tam ortasında koca bir ağaç vardı.
Cepimde ki telefon titrediğinde onu elime aldım.Smile Hoya
'Taehyung ile evdeyiz. Sende gel.'
Bu buradan kalkmam için yeterli sebebti. Kitap,dergi okumayı severdim ama bazı zamanlar beni cidden bayardı.
Ayağa kalktım ve ağaca yaslandığım için üstümde olan tozları silkeledim.
Çıkışa doğru dik bir şekilde ilerledim.
Kitabevinden çıkış yaptığımda telefonum tekrar titredi.
××× ××× ×× ××
'Gelirken cibs al şu ketçaplılardan.'
Hım? Telefonuma kayıtlı olmayan bir numara bana cibs almamı söylüyordu hemde gelirken.
'Kimsiniz ve neden cibs alıyorum?'
Gönder tuşuna bastıktan sonra çok geçmeden cevap geldi.××× ××× ×× ××
Namjoon.
Taehyung'un arkadaşıydı değil mi?
O pastaneden sonra onu bir kaç zaman daha görmüştüm ama son 1 aydır görmüyordum ki onu gördüğüm zamanlarda çok tekin yerlerde gördüğüm söylenemezdi.
Daha çok gay barlarda takılıyordu ve oradan en az bir erkekle çıkıyordu. Yanında 3 erkek bile-müstehcen bir şekilde- gördüğüm zamanlar olmuştu.
O yüzden onunla çok takılmamaya karar vermiştim. Çokta bir gereği yoktu?Ben bunları düşünürken zaten evime yakın olan kitapevinden, evime geldiğimi fark ettim fakat geri döndüm. Namjoon'un kutsal ketçaplı cibslerini almaya! O gezdiği erkekler alsındı ona.
Evime yakın olan 7/24 açık olan süper marketlere girdim ve direkt olarak abur-cubur reyonuna ilerledim.
Ruffles'in ketçaplılarından iki paket aldım ve ayrıca -kendime- Lays'in sade olanından üç tane aldım.Telefonumu açıp Hoseok'u aradım.
Bir iki çalıştan sonra açtı. "Efendim hyung?"
"Marketteyim istediğiniz bir şey var mı diyecektim?"
"Ah, dur sorayım." Arkadan Taehyung'a sormuştu. "Im, yok istemiyormuş bir şey."
Cevap vermeden kapattım. Bazen hoşçakal,görüşürüz gibi cümleleri söylemeye üşenirdim ve arkadaşlarım yani beni tanıyan kişiler bunu takmazdı.×××
Parmaklarımı evin ziline dokundurdum ve kapıyı açmalarını bekledim.
Yaklaşık birkaç saniyeden sonra Namjoon kapımı açmıştı.
"Hoşgeldin Jinie~" Dur bir saniye.
O az önce bana aegyo mu yapmıştı?
Bunu neye yormam gerekiyor bilmiyordum. Genellikle bunu bana Yoongi yaptığında daha çok uyumak istediğini,Jimin yaptığında dışarı çıkmak istediğini,Hoseok söylediğinde ise yeni oyuncak karakterleri istediğini söylerdi. Ama hiç tanımadığım adam hakkında pek bir fikrim yoktu. Yoksa gay bardan erkek mi istiyordu ha?
"Ha?" Dudaklarım aralık ve 'o' şeklinde duruyordum ve bu beni balık gibi gösteriyordu. Dudaklarım dolgundu ve kesinlikle üst dudağıma aşıktım.
Evlenecek olsam kendime evlenme teklifi ederdim.
Böyle dünya çapında yakışıklı erkeği nereden bulacaktım bir daha?"İçeri gelmeyeceksin sanırım?"
Bir an afalladım ve ne yapacağımı şaşırdım.
"Ha,doğru." deyip ayakkabılarımı çıkardım.
Daha dün halıcıdan gelen halılarımı kirletmek kesinlikle istediğim bir şey değildi.
Direkt olarak salona ilerledim büyük ihtimalle oradaydılar.
Aralık olan kapıdan Hoseok'un Taehyung'a yaklaştığını görünce gözlerim kocaman açılmış ve 360 derece dönmüştüm.
Eh, biraz odamda takılabilirdim.
"Ne oldu? Neden salona geçmiyorsun?" Ne diyecektim? Hoseok, Taehyung'u yiyor falan mı?
"Sanırım müsait değiller." Kıpkırmızı kesildiğini hissettiğim yüzümle ofladım. O da kapıya doğru yaklaştı bakmak için ki böylece bana da yaklaşmış oldu. Öyle çok yaklaşmıştı ki burnundan verdiği nefesi yanağımda hissediyordum.Gözlerine baktığımda odada ki manzaraya odaklanmıştı.
Benimde gözlerim oraya döndü.
Hoseok'un elleri, Taehyung'un çenesinde duruyordu Taehyung'un ise ensesinde. Aslında çok soft görünüyordu birazdan fangirl çığlığı atabilirdim.
Ki Namjoon olmasa atmıştım da.
Neyse konumuz bu değildi. Konumuz artık odağı ben olmuş olan Namjoon olmalıydı.
Gözleri beni hapse almış ellerinin teki oda kapısının pervazına yaslı duruyordu ki bu beni yarı yarıya kafese alıyordu.Neden öyle bakıyordu? Yiyecekmiş gibi. Hissediyordum yüzüm domatese dönmüştü.
Ellerimi yüzüme koydum. "Bir şey var değil mi? Ne oldu? Sivilce falan mı çıkmış? Oysa ki çok kullanışlı bir krem kullanıyordum çıkmaması için." SSomurttum. Namjoon'un bana bakmasının tek sebebi olabilirdi o da yüzümde bir şey çıkması.
Ellerime yüzümü yokluyordum ki ellerimi tuttu.
Gözlerim odağını değiştirdi ve o yaptı."Jinnie~, sadece kızardın." Yaklaştı,yaklaştı ve yaklaştı.
Artık burnu yanağıma değiyordu.
"Nasıl bu kadar kızarabildin? Taehyung öpüşüyor aslında sen değil." Ne alakaydı ki?
"O-olsun." Kahretsin! Dibimde durduğu için böyle kekelemiştim işte! İnsanın böyle dibine girilir miydi?
Küçük çaplı bir kahkaha attı.
Burnunu yanağıma sürttü. "SeokJin, öyle masum duruyorsun ki seni parçalara ayırmak istiyorum." Devam etti. "Günaha davet eden bir güzelliğin varken neden bu kadar masumsun?" Tekrar sürttü ve kokladı.
Derin bir iç çekti.
"Baksana, kokun içimde baharı getiriyor. Kokun çok davetkâr. Seni parçalara ayırmak istiyorum ama kırılırsın değil mi?" Durdu ve sadece öylece bana baktı bir süre sonra o kalın dudaklarını oynattı. "Tabi ya,kırılırsın ve seni kimse toparlayamaz. Benden başka tabi ki. Ben ise seni hem kıran hemde tamir eden olurum. Ama hiçbir zaman tam olarak olamam SeokJin. O yüzden kokunu değiştir. Dediğim gibi davetkâr bir koku,kendimi,tutamayabilirim."_______
Helö^Sizi seviyorum♡