0.39

14.8K 653 125
                                    

Arden'den

Konuma geldiğimde, derin bir nefes aldım. Kim olduğunu merak ediyordum. Hem de çok. Bir adım attım içeri doğru. Duraksadım. Bir adım daha attım yavaşça. Tekrar durdum. "E yuh oğlum ama ha! Ne heyecan yaptın!" diye söylendim. İçeriye doğru yürüdüm.

Restauranta giriş yaptığımda kaşlarımı çattım. Mavi. Her şey sadece maviydi. Masada duran mumlar, yerdeki gül yaprakları, masa, tabaklar, tablolar, duvar. Her şey benim en sevdiğim renkti. Gözlerim irileşti. "Bunu cidden düşündün mü? Bu çok güzel." diye mırıldandım.

Ortam romantikti. "Hey, seni o anlamda sevmediğimi biliyorsun, umarım Lavin'i kazdıracak bir şeyler düşünmüyorsundur." ses gelmedi. Kaşlarını kaldırdı. Omuz silkip, etrafa daha yakından baktım.

Şarkı sesiyle olduğum yerde durdum. Gözlerim irileşti. Bu şarkı, onun bana şaka yaptığı şarkıydı. Sorun bu değildi, sorun bu sesin Lavin'e ait olmasıydı. Yavaşça arkamı döndüm. Şarkıyı söylemeye devam ederek, önüme geldi.

"Selam."

Şarkı söylemeyi bırakmıştı. "Sen..." deyip, duraksadım. "Evet ben, şok oldun değil mi?" deyip güldü. Güldüm. "Yani ben aslında sevdiğim kişiye mi yazıyordum?" diye sordum. "Sen herkese yazıyordun ki pislik." deyip göz devirdi. Kaşlarımı kaldırdım. "Kusura bakma, nefsi müdafaa oldu o iş." dedim. Güldü.

Masaya doğru ilerledik. "Her şey bizim rengimiz." deyip, gülümsedim. "Vallaha canımız çıktı. Hele o gül yapraklarını boyarken. En son Miraç küfür edip, kalemi fırlatıp, televizyonumuzu çatlattı. Annemden azar yiyip öyle gitti. Çok zorluydu." demesiyle kahkaha attım. "Haketmiş ibne. İyi olmuş."

"Seni duyuyorum!"

"Ne güzel, içimde kalmamış oldu sokuk."

Homurdanma sesiyle daha da güldüm. Lavin de gülüyordu. Yemekler önümüze gelirken, Miraç, gözlerini kısmış bana bakıyordu. "Boğazında kalsın kardeşim." dedi. "Üzülürsün aşkım." deyip, öpücük attım. Suratını buruşturdu. "Sen boğul bence daha iyi. Şu tipi görmeyeyim. Bence biz seninle denk gelmeyelim." deyip, uzaklaştı. Güldüm.

"Siz çıkın yemeğe bari ya. Bu ne saçma iş."

Lavin'e de öpücük attım. "Kıskanma. Ben ikinize de öpücük atarım."

"Nah atarsın!" dedi Lavin.

"Siktir lan."

Son olarak Miraç'ın bağırmasıyla, dudak büktüm. "Tamam, ben de öpücük atmam." dedim. "Yemeğini ye çok konuşma. Sen beni öpmeden duramazsın." dedi Lavin. Göz devirdim. "Gayet de dururum." diye diklendim. Hay aklıma tüküreyim. "Öyle mi? Tamam. Dur o zaman." deyip, cüretkar bir bakış attı. Dudağımı ısırdım. "Çok büyük bir bok yedim sanırım." diye mırıldandım. Başını salladı gülerek. "Kaşındın."

"Ya hadi yediyseniz kalkın. Biz sabahtan beri bir şey yemedik. Yiyelim artık."

Aynı anda orta parmak çektik onlara. Güneş ve Kuzey birbirlerine baktılar. "Bunlar olmamış. Zaman geriye aksın." diye söylendi Kuzey. "Aç mı kaldık lan?" dedi Miraç. "Aynen." diyerek onayladı Azra. "Yo hadi biz de yemeye gidelim." diye fikir sundu Melike. Giray, "Hadi gidiyoruz." deyince ayaklandılar. "Bay."

"Oh be!" dedim.

Sakince yemeğimizi yedik. "Biraz yürüyelim mi?" diye sordu. Onayladım. Dışarı çıktık. Denizin sesi rahatlatıcıydı. Ya da Lavin rahatlatıcıydı. Ama bence benim burada olmam.

"Nasıl karar verdin bana yazmaya?" ellerimi cebime koydum. Gülümsedi. "Benim fikrim değildi. Azra'dan çıktı bu fikir. Ben de neden olmasın dedim. İyi ki demişim." dedi. Gülümsedim. "İyi ki seni engellememişim." dedim ben de. "Engelleseydin bile vazgeçmeyecektim." dedi bu sefer. "Evet, geçmezdin."

"Çok güzel girdin hayatıma. Hep vardın aslında ama bu çok güzel bir girişti kalbime." dedim. Durdu. Ona döndüm. "Seni o gün görmeseydim, böyle sevmezdim. Bir kitaba bu kadar sevgi besleyeceğim aklıma gelmezdi ama oldu işte." dedi o da. Bakışlarım dudaklarına indi.

"Sanırım bu öpmem gereken kısım ama yediğim bok yüzünden şu an yapamıyorum." diye söylendim.

"Büyük konuşmasaydın sen de salak."

"Aman be bana ne!" deyip, dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Birkaç saniye sonra kafama yediğim çanta ile geri çekildim.

"Hiç edep kalmamış, pü!" diyerek geçti yanımdan, muhtemelen yetmiş yaşlarında bir teyze. "Ne var ulan? Başka bir şey olsa ses çıkarmazsınız, kız arkadaşımızı sevgiyle öpünce yaygara koparıyorsunuz!" diye söylendim. Lavin güldü. Bu sefer o öptü. Havada kalan ellerim, belini kavradı. Geri çekildi.

"Hep mavi günlere." deyip, alnımı alnına yasladım.

Bu süreçte yanımda olanlara çok teşekkür ederim. Her hikayenin bir sonu vardır diyerekten sonlandırıyorum. Bir iki bölüm gelebilir, tam emin değilim. Sevgiyle kalın

Without me|Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin