30. BÖLÜM - IŞIK

98 6 0
                                    

Bölüm şarkısı ;
Furkan Ermiş - İçimdeki Özlemdi


"Bu saatte neden hâlâ uyanıksınız?" diye sordum, Asil'in ne yapmaya çalıştığımı sorgulayan bakışlarını hiçe sayarak içeriye adımladım. Yaşlı, uzun boylu adam omzunun üzerinden bana baktı kısa bir süreliğine. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini kısarken tüm bedeniyle döndü.

"Seni bir yerden çıkaracağım." dedi düşünür gibi. Bir eli pantolonunun cebindeydi.

"Daha önce görüşmedik sizinle." dedim ılımlı bir sesle.

Asil kapıda bekliyor, arada bir etrafı kolaçan ediyordu.

"Neden daha erken gelmedin?" diye homurdandı yine cama dönerken. Küçük bir çocuk gibi ellerini önünde bağladı. Aramızda bir iki adımlık mesafe bırakacak kadar adımlarımı sürdürdüm ve durdum. Onun hareketlerini izlemeye koyuldum. Odanın karanlığı zifiri değildi, mimiklerini dışarıdan yansıyan ışık sayesinde seçebiliyordum.

"Erken gelmemi neden istediniz?"

"Eğer erken gelseydin aydınlık olacaktı ve seni nereden hatırladığımı bulacaktım. Şimdi her yer karanlık."

Büyük bir heves kırıklığı ile iç geçirdiğinde Asil'e baktım. Oldukça normal karşılıyordu onun bu hallerini.

"Işıkları yakabilirim isterseniz." dedikten sonra alacağım cevabı merakla bekledim.

"Hadi oradan!" diye omuz silkti. "Karanlıkta ışık mı yanar hiç? Yansaydı karanlık olmazdı."

Asil'in yanında duran anahtara doğru ilerledim ve ışığı açtım. Biraz bekledi ve sonra arkasını döndü usulca. Gözlerini heyecan ve şaşkınlıkla tavandaki ışığa dikti.

"Bunu nasıl yaptın?"

Gülümsedim.

"Işıklar, karanlıkta yanar."

"Adın ne senin?" dedi huysuzca.

"Naz, sizin isminiz nedir?" dedim neden huysuzlandığını düşünürken. Cevap vermek yerine konuyu değiştirmeyi tercih etti.

"Yine gelmek istersen, ışıklar açık olduğunda gel."

Hiçbir şey söylemeden yüzümü taradı. Sonra çevresi kırışmış gözlerini devirdi.

"Peh! Seni de tanımıyormuşum zaten. Çık odamdan, uyuyacağım ben." dedikten sonra pencereden dışarıyı izlemeye koyuldu.

"Böyle nasıl uyuyacaksınız?"

Onu görecekmişim gibi yüzüne doğru eğildim. Asil kolumdan nazikçe tuttu.

"Yeter artık, onu sinirlendirmeden gidelim."

Ona gelişigüzel kafa salladım. Sonra gelecek cevabı bekledim. Yüzüme döndüğünde kaşlarının çatılmış, yüzünün gerilmiş olduğunu gördüm yaşlı adamın. Homurdandı.

"Ayakta uyumayan tek bir kimse söyle bana. Hepimiz uyuyoruz, hepiniz uyuyorsunuz!"

Gözlerimi kırpıştırdım haklı oluşuyla.

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin