Ertesi sabah kalktığımda yine rutin işlerimi yapıp yola çıktım. Yolda giderken her zamanki gibi telefonumla kulaklığımı çıkartıp müzik dinleyerek okula gittim.
Aish! Yine ordaydı işte. Yanindaki Kris denen çocuğa bana bakarak bir şeyler fısıldıyordu. Dün olanları anlattığına eminim.
Profesör geldiğinde herkes yerine geçti ve derse başladık. Daha doğrusu başladılar. Ben sadece Sehun'a bakıyordum. Ona bakınca tüm ailemin kanlar içinde yerde yattığını görüyordum ve daha çok nefretle doluyordum. Ae Cha'nın parmağını şıklatmasıyla kendime geldim.
+Daldın gittin. Noldu bir şey mi var seni üzen?
-Yok-yok bir şey. Dalmışım sadece.
+Peki
Deyip kafasını çevirdi.Profesör dersi bitirdiğinde herkes dışarı çıktı. Ae Cha'ya dönerek:
-Çaça! Ben tuvalete gidiyorum. Dönünce de kantine gideriz tamam mı?
+Peki tamam.
Tuvalete girip kapıyı kilitledim.
-Hey! Kolye!
+Efendim!
-Ben bu işi nasıl yapıcam? Yani bunun bir silahı ya da ne bileyim sihri falan var mı?
+Bildiğim kadarıyla çok eski tarihten kalma bir hançer var. Sehun da şu an onu arıyor.
-O neden arıyor ki?
+Bilmiyorum.
-Her neyse. Ben bu hançeri nerde bulabilirim peki?
+Öyle hemen bulabileceğin bir hançer değil bu. İlk önce Kizu Dağı'na gitmelisin. (Ben salladım)
-İyi de dünyada böyle bir yer yok ki.
+İşte. Bunun için Sehun'la işbirliği yaparsan senin için daha iyi olur.
-Hayır ya! Sen götüremez misin beni?
+Maalesef küçük hanım. Benim ışınlama gibi bir yeteneğim yok.
-Mecburum yani.
+Evet.
-Pekiala öyleyse.
Deyip kapıyı açıp sınıfa doğru ilerlerken Ae Cha'nın buraya doğru geldiğini gördüm.
-Ne oldu?
+Berdesin kızım sen bir saattir? Sana bir şey oldu sandım.
-Merak etme bana bir şey olmaz. (gülerek). Karnım ağrıyordu biraz sadece.
+Karnın mı ağrıyordu?
Başımı salladım.
+O zaman kantinden birer sıcak çay alalım mı ne dersin?
-(Gülerek) Olur derim.
BÖLÜM SONU...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI AŞKIM ~ Sehun
FantasyYerde cansız yatan kanlı bedenin üzerinden kalktı ve ağzının kenarından akan kanı silip sinsi bir gülüş atarak bana doğru adımlamaya başladı...