Karakolun önündeki polis, elindeki silahla bir sağa bir sola yürüyordu. Bir yandan etrafa bakıyor, her şeye karşı hazırlıklı bekliyordu. Elindeki silahı bildiğim kadarıyla Ar10'du. Adam lacivert üniformasıyla ve eklindeki silahla o kadar karizmatik duruyorduk-
Kafama bir şeyin çarpmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp gözlerimi sınıfın içerisine çevirdim. Yerde buruşturularak top haline getirilmiş bir kağıt duruyordu. Anlaşılan kafama çarpan şey buydu. Bu topların sahibini biliyordum. Kafamı orta sırada turan Caner'e çevirdim. Kaş gözle bir yeri işaret ediyordu. O tarafa baktığımda tarihçi Ufuk hocanın tahtanın önünde kollarını birbirine kenetlemiş bana dik dik baktığını gördüm. Hocanın ders anlatmayı bıraktığını fark edememiştim.
"Hava nasıl, güzel mi Anka?"
Utanmıştım. dersi dinlemiyorsam yazılıdan ben düşük alacağım sanane ki?
"Bir daha dersimde böyle dalıp gitmeni istemiyorum. Derse odaklan."
"Tamam hocam."
"Hocam aşık olmuştur, bırakın. Arkadaş daha ergenlikten çıkamadığı için."
Belinda bana bakıp sırıttı. Bu kendini ne sanıyordu? Aklı sıra beni sınıfta küçük düşürecekti. Kaşlarımı çatarak Belinda'ya ölümcül bakışlarımı fırlattım.
"Kimin ergenlikten çıkamadığını hepimiz görüyoruz!"
su vurdu ve gol! İşte benim kankam.
"Çocuklar yeter! Dersimi sabote edenleri sınıftan atacağım."
Bu lise öğretmenlerinin klişe tehdidiydi. Sınıftan atarım veya yok yazarım. Mesajı almıştık.
Zil çaldıktan sonra Su'yla kantine indik. Birer meyveli soda alıp masalardan birine oturduk. Benim en sevdiğim kivili olandı. Su'nun ki ise limonlu olandı. Çünkü tadı limona benziyormuş! Su limon hastası. Bütün bir limonu ısıra ısıra yiyebilir.
"Hocanın yanında laf sokmak kolay. Sıkıysa şimdi laf sok."
Yanımıza gelmiş boş boş konuşan Belinda'ya baktım. sınıfta ki ikizler Dilek ve İpek de her zamanki gibi arkasındaydılar. Onlara Belinda'nın ikizleri diyorduk. Charlie'nin meleklerine gönderme yaparak.
"Bana bak sen kendini ne sanıyorsun? Anka'yla böyle konuşamazsın."
Su ayağa kalkmış kahverengi gözlerini Belinda'ya dikmişti. Bunu yapması Belinda'yı daha çok sinirlendirmişti. Eliyle masaya vurdu.
"Sende benimle bu şekilde konuşamazsın!"
"Evet konuşamazsın!" Belinda'nın ikizleri aynı anda onaylamışlardı.
Olaya el atmam gerekiyordu.
"Belinda belanı arama git buradan." dedim.
Ben de ayağa kalktım. Belinda bana daha da yaklaştı.
"Belamı arıyorum, göstersene!"
Sinirimin yukarı doğru tırmandığını hissedebiliyordum.
"Dayağa mı susadın sabah sabah!" sesimi yükseltmiştim.
"Karateye gidiyorsun diye kendini bir şey zannetme. Polis olacağım diye de dolanıyorsun ortalıkta. Senden bir b-
Bu sefer dananın kuyruğu kopmuştu. Karateye gidiyordum ve orada elimiz elma toplamıyordu. Ayrıca evet, polis olmak istiyordum. Hayallerime karışamazdı. Sen polis olamazsın diyenlere ayrı bir zaafım vardı. Sözünü yarıda kesip karnına dizimi geçirdim. İki büklüm oldu. İnleyerek yere çöktü. Kantinde kilerin işlerini güçlerini bırakıp bizi izlediğini yeni fark ediyordum. Bazıları tezahürat bile yapıyordu. Bazıları da yerde ki Belinda'ya acımakla meşguldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sonsuza kadar (Tamamlandı)
Teen FictionRuhları ve akılları aynı noktada buluşmuş iki insan; Anka ve Su. "sonsuza kadar" dediler, "sonsuza kadar dostuz." Maceralarını, hayallerini, üzüntülerini, sevinçlerini birlikte yaşayan iki dost. "bu sonsuzluk işareti bizi temsil etsin." dedi Su, "On...