Giray, kolunu Alp'in omzuna atmış yüzlerinde kocaman sırıtma ile boş sokakta ilerliyorlardı.
"Resmen bunları yenmekten bıktım." diyen Giray'ın sesindeki alay, yüzündeki gülümsemesine eşlik ediyordu.
Alp yandan, Giray'a bakarken. "Onlar yenilmekten bıkmadı ama." dedi.
Giray gülümserken elini boş ver anlamında salladı. Kaşlarıyla ilerideki parkı işaret ederken, "Oturalım mı?" dedi.
"Olur." diyen Alp ile beraber ikisinin birbirine yapışmış bedenleri bir bütün hâlinde parka doğru ilerledi.
Saat gecenin on biriydi ve bu yüzden parkta tek bir çocuk dahi yoktu. En köşede oturmuş bira içen adam hariç bomboştu.
Girişe en yakın banka otururken Giray, kolunu Alp'ın omzundan çekerek bankın arkasına doğru attı. Diğer eliyle ise sigarasını çıkartarak dudaklarının arasına yerleştirdi. Cebinde çakmağı arıyordu ki Alp, sigarayı dudaklarından alarak yanına koydu.
Giray çatık kaşlarıyla ona döndü. "Ver şunu Alp." derken sert çıkan sesi, Alp'i de germişti.
Alp kendinden ödün vermeyerek gülümsedi. "Önce sözünü tut." dedi ve aralarında duran beş santimi de kapatmak istercesine ona doğru kaydı. "Hatırlıyor musun?"
Giray'ın bakışları önce Alp'in dudaklarına ardından gözlerine çıkarken, yandan sırıtmaya başladı. "Hatırlamıyorum."
Alp gözlerini kısarak karşısındaki adama baktı. "Öyle mi?"
"Öyle." dedi Giray fakat alayla gülüyordu. Saniyesinde az önceki gerginliği gitmişti ve bunu karşısındaki adama borçluydu.
"Yazık oldu." diyerek tam geri çekilecek olan Alp'i yakasından tutan Giray, sertçe kendine çekerek dudaklarını dudaklarına bastırdı.
Alp anında yumuşayıp ona doğru iyice sokulurken, Giray'ın yüzünü avuçlayarak öpüşüne karşılık verdi.
Giray, Alp'in alt dudağını dişlerinin arasına alıp ısırarak kendisini geri çekti. İkiside nefes nefese kalırken, tamamen çekilmek yerine alınlarını birleştirerek öylece durdular.
"Geriye kaldı dört." diyen Giray, nefes nefese konuşuyordu.
Hislerini dorukta yaşıyordu. Bir bilinmezliğin içinde yalpalanarak yürürken Alp, ona ışık olmuş ve kalbini aydınlatmıştı. Bunun için minnettar olsa da içindeki korkuyu bastıramıyordu.
"Hım," diye mırıldandı Alp, Giray'ın aklından geçenlerden bir haber.
Giray derin bir nefes alırken hiç düşünmeden tekrardan dudaklarını dudaklarına bastırmıştı ki çalan telefonla ikisi de duraksadı.
Alp geri çekilirken, "Hay sikeyim." diye homurdandı.
"Şu dizi klişesini cidden yapacak mıyız?" diyen Giray, cebine uzanan Alp'e baktı. Gerçekten o telefona bakacaktı.
Giray bir an dahi tereddüt etmeden Alp'in eline aldığı telefonu aldı ve sevdiği adamı yeniden kendine çekerek dudaklarını dudaklarına bastırdı. Alp şaşkınlıkla gözlerini irice açarken, Giray dudakları onun dudakları üzerinde olsa bile gülümsemeden edemedi.
Yeniden birbirlerinden ayrılırken Giray sırıtmaya başladı. "Şimdi bakabilirsin." diyerek telefonu Alp'e uzattı. "Sonuçta kaybeden sensin."
Alp ne tepki vereceğini bilemez hâlde Giray'a bakarken, farkında olmadan yüzünü saran gülümse mutluluğun ta kendisiydi.
Alp başını iki yana salladı. "Uslanmaz bir yavşaksın." demesiyle Giray şen bir kahkaha attı.
"Öyleyimdir."
•••
Sanırım ben bunları yiyeceğim ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin
Short StoryBoyxboy #tamamlandı. | kısa hikâye | texting En yakın arkadaşınıza aşık oldunuz mu?