Hikayeye geçmeden önce burayı okuyun, olur mu? Size bir şey söylemem lazım. Lütfen bölümleri dikkatli okuyun kfkdglsşf Anlattığım şeyleri çok sonra soran kişileri görünce üzülüyorum resmen 😔 Evet, Yankı kadın bir arkadaşımız. (Niye herkes erkek demiş anlamadım. Benim aklımda hep kadın canlanıyor :dd ayrıca erkek ismi değil iki cinsiyetin de kullandığı bir isim :3) Ayrıca Gökçe'nin ölümü 2005 senesinde oldu ve katil bulunamadı. 2016 senesinde başka bir kadın cesedine rastlandı ve Gökçe'yle ölümleri benzer şekilde. Üstelik ikisinin de bileğine siyah bir kurdele bağlanmış. Açık açık söylettirdiniz bana hajdkglf Öptüm kocaman, iyi okumalar! <3
~Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk iki kişiliktir.
Ataol Behramoğlu
-7 Mart 2005/ Pazartesi
166 gün kala.''Anne!'' diye seslendi Gökçe, tuvaletteki Zeynep'e. Kadın cevap bile vermedi çünkü aynada kendini izlemekle meşguldü. Aslında izlediği kendisi değil, kusurlarıydı. Gözlerinin kenarında kendini belli etmeye başlayan kırışıklıklar ve renklerden arınıp beyaza bürünen saç tellerine bakıyordu kadın, kendine değil.
Zeynep'ten cevap gelmeyince Gökçe, ''Sofrayı kurdum!'' diye seslenmeyi sürdürdü.
Zeynep biraz rahat bırakılmak için cevap vermek zorunda olduğunu hissedince, ''Tamam, geliyorum,'' diye seslendi. Saçlarındaki birkaç beyaz teli koparıp çöpe attıktan sonra ellerini yıkadı ve nihayet tuvaletten çıktı. O sırada oğlu Semih, çayları koyarken Gökçe de menemeni tabaklara dolduruyordu.
Gökçe kadını görünce bir şeylerin ters gittiğini anladı ve üzülmeden edemedi. Annesinin şu sıralar garip bir sıkıntı içinde olduğunun farkındaydı ama ne olduğunu tam olarak kavrayamıyordu. Semih'in babası Murat da onlara katılınca bu konu hakkında düşünmeyi bırakıp sofraya oturdu.
Sessizlik içinde bir süre yemeklerini yemeyi sürdürürken, ''Tuzluğu uzatır mısın?'' dedi Murat, doğrudan Gökçe'ye bakarak. Gökçe yanındaki tuzluğu adama uzattı. ''Menemen çok güzel olmuş,'' dedi Murat, dudaklarında çarpık bir gülümsemeyle. ''Sen mi yaptın?''
''Hayır,'' dedi Gökçe. ''Annem yaptı.''
Adamın yüzündeki gülümseme bir an solar gibi oldu ama hemen eşine dönüp, ''Eline sağlık,'' dedi.
''Bugünkü sınavına çalıştın mı?'' dedi Semih.
Gökçe, bir an için yalan söylemekle gerçek arasında tıkılı kaldı ve sonunda yalana sığınıp, ''Evet,'' dedi.
''Bu sene üniversite sınavına gireceksin,'' dedi Semih. ''Notlarının etkisi olacak, yüksek tutmaya çalış. Büyük gün ne zaman?''
''İki hafta sonra.''
''Umarım hayallerine kavuşursun.'' Semih konuşurken, Gökçe tek hayalinin buradan gitmek olduğunu neredeyse söylemek üzereydi.
''Bugün kaçta gelirsin?'' dedi Zeynep. ''Dolapların altını temizleyeceğim. Semih'le yardımınıza ihtiyacım var.''
''Aslında annemle babamın yanına gidecektim,'' dedi Gökçe. ''Ama yardıma ihtiyacın varsa yarın giderim.'' Zeynep başını onaylar gibi salladı. Gökçe bu kadına anne diyordu ama aslında teyzesiydi. Sadece korkunç bir kaza sonucu annesiyle babası vefat ettikten sonra küçük kızı yanına almış, öz oğlu Semih'ten hiç ayırmamıştı. Ayırsa bile bunu Gökçe'ye hiç hissettirmemişti. Kız neredeyse on yaşından beri bu evde yaşıyordu ve artık Zeynep'i annesi olarak görüyordu.
''Artık çıkmam lazım,'' dedi Gökçe. ''Derse geç kalıyorum.'' Yanında oturan Semih'i yanağından öptükten sonra annesine el salladı ve Murat'a selam verme gereği duymadan çantasını alıp evden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜLER KONUŞAMAZ
Teen Fiction"Karanlıkta kalınca gözlerini sımsıkı yumardı çünkü kendi yarattığı karanlık, maruz kaldığı karanlıktan daha vicdanlı gelirdi." 21 Ağustos 2005. Saat 02.53 Sadece eğlenmek için beş arkadaş yola çıktılar. Fakat gecenin sonunda eve dört kişi döndüler...