Herkese merhaba güzellikler! Burayı biraz boşladığımı fark ettim. Bunun için çok özür dilerim ama herkesin yaptığım açıklamayı gördüğünü baz aldığım için ekstra buradan paylaşmaya gerek yoktur herhalde diye düşünmüştüm. Tamamen hata dolu bir düşünce... Lafı uzatmadan direkt konuya gireceğim. Ölüler Konuşamaz'ın finalini sayfalar üzerinden sizinle paylaşmak istiyorum. Dolayısıyla burada paylaşmayacağım. Fakat bu zamana kadar Wattpad üzerinden bu hikayeyi takip edenlerin mağdur olmasını da istemiyorum. Bir süredir ne yapacağımı düşünüyordum. Şöyle bir çözüm düşündüm, çoğunluğun istediği tarzda bir final yazmaya ve bunu buradan paylaşmaya karar verdim. Bu final sizin için. Gerçeklikle alakası yok. Tabii... Olabilir de :) İyi okumalar. Çok seviliyorsunuz!
*
2019...Alper, bir sandviçi daha sepete koyarken mutfaktan seslendi: ''Gökçe, hadi!''
Gökçe üst katta saçlarını kuyruk yaparken, ''Geliyorum!'' diye cevap verdi. Saçlarıyla işini bitirince boy aynasından kendini inceledi ve memnuniyetle gülümsedi.
Gülümsemesi, karnında hissettiği hafif bir krampla sarsıldı. Bu küçük acıyla birlikte suratını buruşturdu.
Alper'in, Gökçe'yi sakladığı yerden çıkarmasının ve 2005'te Gökçe'ye saldıran kişinin parmaklıklar ardına hapsolmasının üstünden üç sene geçmişti. Gökçe, yıllar sonra arkadaşına sarıldığında iki kızın gözyaşlarına nasıl teslim olduğunu anımsayınca tebessüm etti. Yankı, Gökçe'nin bu hayattaki tek dostu, onu her hatasıyla kabul edecek tek insandı. Birbirlerine sahip oldukları için ne kadar şükretseler azdı.
Yaklaşık sekiz ay önceyse, Gökçe mide bulantısı ve baş dönmesi şikayetiyle hastaneye gittiğinde hamile olduğu haberini almıştı. Nedense bir çocuk sahibi olacağını hiç düşünmemiş, hatta bu ihtimale imkansız gözüyle bakmıştı. Hastaneye giderken kanser olacağından bile şüphe etmişti ama bu... Kesinlikle aklına bile gelmemişti.
Alper'e hamileliğini söylediği an yaşadıklarını anımsadı. Alper büyük bir mutlulukla Gökçe'ye sarılmış, Gökçe'nin şüphelerini görünce hüzne kapılmıştı.
Gökçe, bebeğini aldırmayı aklının ucuna bile getirmedi. Ona muhtaç bir cana arkasını nasıl döner, ondan nasıl vazgeçerdi? Şüphesiz yapamazdı ama çok korkuyordu. Bir varlığın sorumluluğunu üstlenmek... Üstelik erkek bir varlık! Nasıl başa çıkacaktı acaba?
Karnındaki kıpırdanmalar artınca bir elini karnına götürdü ve bebeğin ayağını hissetti. ''Doğduğunda bu tekmelerin yüzünden seni dayak manyağı yapacağım.''
''Her şey yolunda mı?''
Gökçe, Alper'in sesini duyunca başını kapıya çevirdi. Karnını gösterip, ''Artist,'' dedi. ''Asla yerinde durmuyor.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜLER KONUŞAMAZ
Teen Fiction"Karanlıkta kalınca gözlerini sımsıkı yumardı çünkü kendi yarattığı karanlık, maruz kaldığı karanlıktan daha vicdanlı gelirdi." 21 Ağustos 2005. Saat 02.53 Sadece eğlenmek için beş arkadaş yola çıktılar. Fakat gecenin sonunda eve dört kişi döndüler...