Ve eminim ki insanlar, yıkım ve karmaşanın getirdiği gerçek acılardan asla vazgeçmeyeceklerdir. Acı çekmek... Bu, bütün bilincin tek sebebidir.
Yeraltından Notlar/ Dostoyevski30 Ağustos 2016
Yankı'nın kaşları çatıldı. Şaşkın bakışlarının kendisini komik duruma düşüreceğinden çekinip toparlanmayı denedi. Zihni ister istemez adamın yüzünü ve adını taramaya başlamıştı ama ne bu simayı ne de Bay R. ismini anımsayabiliyordu. Bildiği tek Bay R. , bir kitaba ait olan bir kahramandı, o kadar.
''Sen kimsin?'' diye sorusunu yineledi. Bu sefer ılımlıdan ziyade biraz sert çıkmıştı çünkü bu yersiz gizem onu biraz ürkütmüştü.
Adam şaşırmış gibi duruyordu. ''Söyledim ya.''
Yankı, bu çekişmeden bir sonuç alamayacağını anlayınca sükunetini korumaya çalışarak mezara iyice yaklaştı. Dua ettikten sonra toprağın üzerindeki ölmüş otları kopardı.
''Ona iyi bakıyorsun,'' dedi yabancı.
''Gökçe'yi nereden tanıyorsun?''
''Kendimle baş başa kalmak istediğim bir anda yanımda belirmişti.'' Bay R. bunu öyle bir söylemişti ki, sanki o anı yaşıyor gibiydi.
''Seni neden tanımıyorum?''
''Onunla arkadaş sayılmazdık,'' dedi adam. Bunu çok rahat bir şekilde söylemişti ama Yankı işin böyle olmadığını hissetti.
''Sana bir kahve ısmarlayabilir miyim?'' dedi. Belki de bu gizemli, kendisine kitap karakterinin adını takan ruh hastasından kayda değer bir şeyler çıkardı ve Gökçe'nin katiline bir adım daha yaklaşırdı.
Adam gülümsedi. ''Hayır,'' dedi. ''Ama çok ısrar edersen bir bardak çay ısmarlayabilirsin.''
Yankı dudaklarına bir gülümseme yerleştirdi. ''Elbette.''
*
Yaklaşık yarım saat sonra Yankı ve Bay R., bir kafede oturmuş sessizce birbirlerine bakıyorlardı. Çay ve kek servisi çoktan yapılmıştı.
''Anlat bakalım,'' dedi Yankı. ''Buralı mısın?''
''Hayır,'' dedi adam. ''Normalde Bursa'da yaşıyorum. Buraya ablamı ziyarete geldim.''
''Neden?''
Bay R. şaşırmış gibiydi. ''Ablam çünkü.''
''Ha,'' dedi Yankı. ''Tabii.''
''Peki sen biraz anlat,'' dedi. ''Neden beni buraya çağırdın?''
''Gökçe'yle çok yakındık,'' dedi Yankı. ''Ama senin ne adını ne yüzünü anımsıyorum.''
''Okullarımız farklıydı,'' dedi. ''Yüzümü anımsaman imkansız.''
''Neden bizi tanıştırmadı?''
''Biz bile doğru düzgün görüşemiyorduk ki,'' dedi Bay R. . ''Ayrıca siz kadınlardaki şu olayı anlamıyorum. Arkadaşınız her şeyini sizinle paylaşmak zorunda mı?''
Yankı dudaklarını büzerken gözlerinden düşündüğü belli oluyordu. ''Yakınlık derecesine göre değişir.'' Karşısındaki genç adam gülümsemek dışında bir tepki vermeyince, ''Onunla ne kadar yakındınız?'' diye sordu Yankı.
''Sadece birkaç kez yüz yüze, birkaç kez telefonda konuştuk, o kadar. Gazetede cinayetlerle ilgili çıkan haberleri okuyunca hazır buradayken gelip mezarını ziyaret etmek istedim.''
''Yani sevgilisi falan değildin,'' dedi Yankı ama bu cümle bir yargıdan çok soru barındırıyordu.
''Hayır,'' dedi Bay R. Dudaklarında alaycı bir gülümseme peyda olmuştu. ''Onun aşk hayatı çok karışıktı.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜLER KONUŞAMAZ
Genç Kurgu"Karanlıkta kalınca gözlerini sımsıkı yumardı çünkü kendi yarattığı karanlık, maruz kaldığı karanlıktan daha vicdanlı gelirdi." 21 Ağustos 2005. Saat 02.53 Sadece eğlenmek için beş arkadaş yola çıktılar. Fakat gecenin sonunda eve dört kişi döndüler...