Parti Evi

386 37 24
                                    


Christopher Gibbs ve Harry Styles'la aynı masada sarhoş olmamın üzerinden tam olarak bir hafta geçmişti. Harry Styles ile o günden beri herhangi bir karşılaşmam olmasa da Chris ile birden fazla telefon konuşması yapmıştım. 
 
  Beni arayıp onunla çalışmamı istediklerini, bir proje için tam da aradıkları kişi olduğumu söylemişti.
   Modeli olmamı istiyordu. Anthony beni masaya bu yüzden çağırmıştı.
  Chris istediği için.
 
   Bense bu konu hakkında ne hissedeceğimi bilmiyordum. Daha önce hiç düşündüğüm veya hayal ettiğim bir şey değildi ve ne diyeceğimi şaşırmıştım.
  
   ''Lütfen hayır demeden önce biraz düşün.'' demişti.
Ama bahsettiği proje için-büyük bir marka için reklam filmi mi neydi- bir hafta içinde karar vermem lazımdı.
  Ona düşüneceğimi söylemiştim ama gerçekten hiç ilgilenmiyordum.

  James'in siparişleri hazırlamasını beklerken girişi izlediğimi fark etmemiştim. 

  ''Birini mi bekliyorsun?'' diye sordu gerçekten meraklanmış gibi. Birini mi bekliyordum?

 ''A-hayır, kimi bekleyebilirim ki?'' dedim. 

''Bilemiyorum, günlerdir sanki birisini bekliyor gibi girişi izleyip duruyorsun.'' diyip sırıttı elindeki cin toniği hazırlarken. Öyle mi yapıyordum? 

 ''Hayır sadece dalmışım.'' dedikten sonra tepsiyi alıp servis etmek üzere bardan ayrıldım.

G-Eazy'e cin toniğini uzattıktan sonra tepsideki diğer içkileri pek de tanımadığım insanlara dağıttım. Tekrar bara doğru ilerlemek üzereyken arkamdaki masadan bütün vücudumun donakalmasına sebep olan sesi işittim. 

  ''Bakar mısın?'' diye seslenmişti. O olup olmadığından emin değildim ama ihtimali bile beni olduğum yere çivilemeye yetmişti.

 Arkamı döndüm ve tüylerimi diken diken eden bakışlarıyla karşılaştım. 

Masasına doğru ilerledim. Yanında birkaç hafta önceki gibi Blair Spencer oturuyordu. Bu sefer sadece ikisi vardı. Harry bu sefer sadece siyah yarım kollu bir tişört ve siyah kumaş bir pantolon giymişti ve gümüş haç kolyesi boynundan sarkıyordu. Blair mükemmel ve uzun bacaklarını üst üste  atmıştı ve beyaz sade elbisesi ve açık kahverengi düz saçlarıyla sadece büyüleyici görünüyordu. Bir o kadar da itici.

 ''Buyrun ne alırdınız?'' diye kibarca sordum titrediğimi belli etmemeye çalışarak. Neden titriyordum?

''İkimize de birer viski getirir misin?'' dedi benimle göz teması kurmadan, sadece Blair'e bakarak.

 Nedenini bilmiyordum ama şu an karnıma yumruk yemiş gibi hissediyordum. Bir hafta önce aynı masada yan yana oturuyorduk, şimdi ise yüzüme bile bakmadan onlara viski getirmemi söylüyordu.

Beni öylece tanımamazlıktan gelecekti yani?

Ne bekliyordun ki, seni yanına falan oturtmasını mı? 

Düşüncelerimden sıyrılıp sadece kafamı sallayarak viski getirmeye gittim. 

Geri döndüğümde viskileri masaya bıraktım ama hararetli öpüşmeleri yüzünden varlığımı pek de fark etmediler. Kızın eli Harry'nin tişörtünün altından karnına dokunuyordu. Harry de onun yüzünü ellerinin arasına almış, sertçe öpüyordu.
 
  Bu görüntüyü kafamdan silmek istiyordum. Arkamı dönüp diğer servisleri yapmak üzere oradan uzaklaştım.
 
  Ama gururum incinmişti. Belki sadece beni tanıdığını belli edecek küçük bir gülümseme verebilirdi. Bunun yerine yüzüme bile bakmamıştı.
  Silkelenip işimi yapmaya devam ettim.
Bu gece uzun olacağa benziyordu.

  ****

Pazar günü Janette'in deniz manzaralı odasında ona makyaj yapıyordum. Yarım saat içinde insanlar babasının partisine gelmeye başlayacaktı ve biz de deniz kenarındaki malikanelerinde hazırlanıyorduk. Anthony Silver, bugün birçok ünlü insanın davetli olduğu bir kutlama partisi düzenliyordu. L.A.C.E.'in 15. yılını kutlamak için.
   Tabi ki biz de davetliydik. Son konuşmamızda partide görüşürüz dediği için Chris Gibbs'in de partide olacağını düşünüyordum.

Fame Trap // h.s.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin