"Harry... Albümünün yayınlanmasına az kaldı ve satışlar başlamadan zaten reklam yapmamız gerekliydi. Ben, sadece iki kere görüntülenmenizle bile insanlardan bu kadar iyi tepkiler toplayan bir ilişkiden daha iyi bir reklam göremiyorum." diye Harry'i ikna etmeye çalıştı menajeri.
Chris ise bana, özellikle de Harry Styles gibi, ünlü birisiyle ilişki içerisinde olmamın ve adımızın beraber anılmasının ismimi duyurmamda ve markalarla yapacağım anlaşmalarda olacak etkilerinden bahsediyordu.
Bana göre bu resmen yalan söylemekti. Görünüşe göre Harry de öyle düşünüyordu çünkü bu fikre hiç sıcak bakmamıştı.
"Harry, özellikle senin bunu yapmaya ihtiyacın var. Tamam, aranızın iyi olduğunu kanıtlamanızla o iftirayı susturmuş olabilirsiniz ama hala diğer dedikodular unutulmuş değil. Aynı hafta içinde görüntülendiğin kadınlar da... Dikkatleri başka bir yere çekmeye ihtiyacımız var. Tabii Elisha da kabul ederse?" dedi bakışlarını bana çevirerek.
Ne diğeceğimi bilemeden sırayla herkese baktım. Ne demem gerekiyordu ki?
"Sen ne düşünüyorsun Elisha?" bu sefer Chris.
"Ben- bilmiyorum. Ne yapmamızı bekliyorsunuz ki?" diyerek soruyla karşılık verdim.
"Çok bir şey değil, sadece birkaç defa, öncekilerden biraz daha samimi görüntülenip, bir iki davete birlikte katılmanızı." diye hemen cevapladı Chris.
"İki haftadan az bir süre sonra Harry bir ödül törenine katılıyor. Oraya çift olarak gidebilirsiniz. O zamana kadar da bir iki defa evine gidersin." diye ekledi Jeff.
"Hatta bugün gidin." dedi Chris.
"Evet, bugün Harry'nin evinde kaldıktan sonra geri dönersin. Törene fazla zaman kalmadı."
Bu, zaten yapmakta olduğumuzdan farklı bir şey değildi. Tek farkı, milyonlarca insana bir çift olduğumuzu inandırarak yalan söylemekti.
Bu biraz daha ciddiydi. Harry'le bakıştık.
"Sen öyle diyorsan Chris..." diyebildim sadece.
O benim menajerimdi. Ne diyebilirdim ki.
"Bana bunu yaptırdığınıza inanamıyorum Jeff." dedi Harry.
****
"Ben... hızlıca bir duş alabilir miyim? Sakıncası yoksa?"
Saat 7 civarıydı ve evine yeni gelmiştik ama benim saçlarım ve cildim hala tuzluydu. Ayaklarımda da kumlar vardı.
"Tabii, gir. Bir şeye ihtiyacın olursa söyle." dedi arabanın anahtarını girişteki komodinin üzerine bırakırken.
"Teşekkürler, ne taraftaydı? Banyo yani." diye çekinerek sordum. Bir şey isterken hep rahatsız oluyordum.
"Dur sana göstereyim." dedi önden gidip merdivenleri çıkarken.
Peşinden basamanları çıkarken kafamı başka bir yere çevirmek zorunda kaldım çünkü deniz şortunun altından belli olan kalçasına bakmamak çok zordu.Koridor boyunca yürüyüp bir kapıyı benim için açtı.
Dolaptan iki beyaz havlu çıkarıp bana verdi.
"Teşekkür ederim." dedim içeri girerken.
"Yanında kıyafetin var mı?" diye sordu.
"Ah, evet. Evet çantamda var."
"Tamam. O zaman ben çıkayım. Benim de banyoya ihtiyacım var." dedi.
"Ah özür dilerim. Önce sen gir, ben bekleyebilirim." dedim hemen az önce girdiğim kapıdan çıkarak. Onun da banyoya girmek isteyeceğimi düşünmeden hemen atladığım için utanmıştım.
Başını öne eğerek utangaç bir şekilde güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fame Trap // h.s.
FanficHarry'e baktım. Dün gece bardaki haline benziyordu. Mutsuz, çaresiz bir çocuk gibi. Dün gece dayanamadığım haline benziyordu. Ne yaşadıysak yaşayalım, içimde bir yerde, onu bu halde terk edemeyecek bir parçam vardı. Onun bu haline dayanamayacak. ...