Kendimi geri çektiğimde en az benimki kadar şaşkın bir yüz ifadesiyle bana baktı."N-ne... sen- ne?" Aramızdaki arkadaşlığı ve buna dair her şeyi mahvedebilecek bir şey yapmıştım ama artık geri adım atmak için çok geçti.
Kucağına tırmanıp oturdum. Ellerimle kafasını saçlarından kavradım.
Eğer bunu yapmak istemiyorsa söyleyebileceği kadar bir süre gözlerinin içine baktım. Şaşkınlıkla bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.
"Elisha napıyorsun?" sesinde olumsuz bir şey algılayamadım, sadece şaşkınlık duyuyordum, bu devam etmem için yeterliydi.
Saçlarından tutup kendime çektim ve sertçe öptüm. Elleri bedenimin iki yanında ne yapacaklarını bilemeyerek havada kalmıştı. Ellerini alıp belime yerleştirdim. Dilimi bir kez daha ağzına ittiğimde beni şaşırtarak karşılık verdi.
Ah bu yanlıştı, çok yanlıştı ve bu her şeyi daha heyecan verici yapıyordu. Karnımda yaramaz bir kasıntı, bacaklarımın arasında itaatkar bir zonklama vardı; bana ne isterse yaptırabilecek...Pürüzsüz dudakları benimkilerle temas ederken tahmin edemeyeceğim kadar güzel hissettiriyordu. Dili ustaca benimkinin etrafında dolaşıyordu.
Sonunda direnci tamamem kırıldığında ellerini kalçama indirdi. İki eliyle birden kalçalarımı avuçlarının arasına aldığında öpüşmemizin arasından inledim. Saçlarını daha sıkı tutup bedenimi onunkine daha sert bastırdım. Bu sefer inleyen o oldu.İnlemesi sayesinde gaza gelerek dudaklarımı boynunda gezdirdim. Tam olarak değdirmiyordum bile, şeytanca bir hareketti ve bütün vücudunun irkildiğini fark ettim. Boynunu ısırdım ve aniden saçlarımdan kavrayarak beni durdurdu, şaşkınlıkla inlememe neden olarak. Ah bu çok iyi hissettiriyordu.
"L-leesha..." onu susturmak için öpmeye başladım ama saçlarımdan tekrar kavrayarak kafamı onunkinden uzaklaştırdı.
"Durman lazım." Sesi netti ama konuşurken zorlanması beni daha fazla tahrik etti.
Boynuna doğru uzanmaya çalıştım ama kavrayışını daha da sıktı; tekrar inledim.
"Ciddiyim eğer daha fazla devam edersen..." devamını gözlerime bakarak anlattı ama zorlamaya devam ettim."Ne olur?" tırnaklarımı karnına değdirerek pantolonunun düğmesine indirdim.
Gözlerini yumdu."İşleri... geri dönülemez bir noktaya getirmeden durmalıyız."
Peki ya çoktan geri dönmek istemediğim bir noktadaysam?
Ellerimi ensesine koyarak öpmeye devam ettim. Bana hala karşılık veriyordu. Elbisemi bacaklarımdan sıyırıp üzerimden çıkardım. Gözlerini göğüslerime dikti, sonra gözlerini sıkıca kapattı. Yutkunup başını arkaya attı. Daha önce bir erkek beni bu kadar çıplak görmemişti ve bu bakışları ve benden etkilenmesi bana yaramaz bir haz vermişti.
"Siktir git Leesha!" Birden atılıp boynumu öpmeye başladı. Bunu beklemiyordum ve yüksek sesle inledim. Dudakları boynumdan aşağıya doğru iniyordu. Altımda sertleştiğini hissettiğim şeyle gözlerimi yumdum. Çok yoğun bir histi, oldukça yabancı bir histi ve daha fazla istiyordum. Kendimi pantolonunun altında hissetiğim sertliğine ileri geri hareket ettirmeye başladım.
"Elisha dur..." ama kendisi de durmuyordu.Dudaklarını sütyenimin açıkta bıraktığı göğüsüme ulaştırdı. Yavaş öpücükler bırakmaya başladı. Hissettiğim zevkten gözlerimi açamıyordum. Hareketlerimi hızlandırdım. Daha sert daha hızlı sürtünmeye başladım. İnlemelerimiz düzenli bir hal almıştı. Elimi pantolonunun düğmesine götürdüm ve daha neler olduğunu anlamadan kendimi altında buldum. Beni yatağa yatırmış ve bileklerimden tutup başımın iki yanına yerleştirmişti.
Gözlerimi kapatıp devam etmesini bekledim. Bir kaç saniye temasta bulunmayınca gözlerimi araladım. Tek yaptığı bana bakmaktı."Durma lütfen!" Yalvardım.
Bakışları sertti. Hiç bir şey söylemeden gözlerimin içine baktı.Sonra yavaşça bileklerimi bırakıp üzerimden kalktı. Yatağın üzerindeki tişörtünü alıp üzerine geçirdi.
Gerçeklik yavaş yavaş yüzüme çarpmaya başlamıştı ve vücudumdaki bütün kan yüzüme hücum etti. En iyi arkadaşımı ayartmıştım!
Ellerimle yüzümü kapatıp nefeslerimin düzene girmesini bekledim.
"Ben-" beceriksizlikle yapmak üzere olduğum özür cümlemi yarıda kesti.
"Bir şey söylemek zorunda değilsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fame Trap // h.s.
FanficHarry'e baktım. Dün gece bardaki haline benziyordu. Mutsuz, çaresiz bir çocuk gibi. Dün gece dayanamadığım haline benziyordu. Ne yaşadıysak yaşayalım, içimde bir yerde, onu bu halde terk edemeyecek bir parçam vardı. Onun bu haline dayanamayacak. ...